Шепчу translate Turkish
32 parallel translation
Твое имя я шепчу Всегда и везде
Adını fısıldıyor olacağım ve sonsuzdan sonra da
ТЫ мне СНИШЬСЯ и вдруг я понимаю, что трогаю жену и шепчу спросонья твоё имя.
Kısaca seni rüyamda gördüm. Birden, karımı okşarken senin ismini söylediğimi fark ettim.
Я шепчу спокойной ночи
Sana iyi geceler diyorum.
"Я притворяюсь, что шепчу Джейк подумает, что я рассказываю секрет, и во всем признается откроет секрет и подтвердит все, что я нашептал тебе на ушко."
"Büyük bir sır fısıldar gibi yapıyorum, Jake bir sır söylediğimi sanıp bir sırrı itiraf ederek kulağına fısıldadığım her şeyi teyit edecek."
Представь, что в то время как ты качаешь все эти мерзкие фотки из интернета, Я сижу рядом и шепчу тебе : "Остановись. Не доводи до греха".
Şunu düşün, bu kızı internetten indirdiğinde... yanında oturmuş sana diyorum ki, " Dur.
- Я шепчу.
- Fısıldıyorum zaten.
- Я шепчу.
- Fısıldıyorum.
А теперь шепчу.
Şimdi fısıldıyorum.
Обычно я просто наклоняюсь и шепчу одну вещь им на ухо.
Genelde yalnızca eğilip kulaklarına tek bir şey fısıldıyorum.
Я шепчу чтоб голос не испортить.
Sesimi korumak için fısıltıyla konuşuyorum.
Я шепчу прямо вам в ухо.
Kulağınıza kulağınıza fısıldıyorum.
И украдкой шепчу я слова
though rarely spoken I know you believe
- Я не шепчу.
- Fısıldamıyorum.
Мне тоже, только я шепчу его.
Benim de. Ama ben fısıldarım.
Почему я шепчу? Док!
Niye fısıldıyorum ki?
"Шепчу : танцуй! Еще, еще движенье! Как бег волны, пусть вечно длится танец." ( Цитирует "Зимнюю сказку" )
Dans ettiğinde deniz dalgası gibiydin, bundan başka hiçbir şey yapmamalısın.
- Я шепчу?
- Ben fısıldayabiliyor muyum?
Ну, я и сейчас, временами, шепчу это.
Ara sıra öyle fısıldarım.
Ночами я шепчу твое имя
# Geceler boyu sayıklıyorum adını #
С тех пор я каждую ночь пробираюсь к ней в комнату, как только она заcнёт, и шепчу на ухо : "Школа бизнеса".
O günden sonra her gece uykuya daldıktan sonra gizlice odasına girip ve kulağına "işletme fakültesi" diye fısıldıyorum.
Я шепчу в суде чтобы выглядеть умнее.
Zeki görüneyim diye mahkemede fısıldıyorum.
Я шепчу, чтобы меня не услышали демоны.
Fısıldadım, böylece iblisler beni duyamayacaktı.
Я слишком велик, чтобы провалиться, так что я шепчу на ухо своему наиболее жуткому последователю...
Batmayacak kadar büyük biriyim, bu yüzden ürpertici takipçimin kulağının içine fısıldıyorum...
Антоним — шепчу.
Fısıldamak. - Bunun neyi var ya?
Я представляю как... Я шепчу ей на ухо
Zihnimde onun kulağına fısıldadığımı canlandırıyorum.
И когда я притягиваю тебя ближе, я шепчу что - то тебе на ухо.
Ve seni kendime çekiyorum, ve kulağına bir şeyler fısıldıyorum.
Я гневно шепчу, потому что мой телефон еще не зарядился, а Кэролайн в соседней комнате пытается вспомнить, как заниматься сексом.
Öfkeyle fısıldıyorum. Çünkü telefonum hala şarj olmadı ve şu an Caroline başka bir odada nasıl ilişkiye girileceğini hatırlamaya çalışıyor.
Я шепчу?
- Fısıldıyor muyum?
Почему я шепчу?
Neden fısıldıyorsam...
Вы все, конечно, теряете нанежду, но я день и ночь сижу и держу её за руку и в один прекрасный миг она приходит в себя она растеряна и напугана, а я наклоняюсь и шепчу ей на ушко : я твой муж.
Hepiniz ümidi kesiyorsunuz ama ben kesmiyorum. Her gece yanında kalıyorum, elini tutuyorum. Ta ki kendine geldiği ana kadar.