Ядре translate Turkish
66 parallel translation
А глубоко в земном ядре - в Преисподней обрекались на муки вечные те, кто поверил Бесу.
Yerküre çekirdeğinin derinlerinde Şeytan tarafından kandırılanların sonsuza kadar acı çekeceği cehennem yer alıyordu.
Согласно данным м-ра Спока, в ядре около 40 хромосом, которые готовы соединиться и разделиться.
Çekirdeğin içinde üremeye hazır 40'tan fazla kromozom var.
Мы находимся в хромосомном теле в клеточном ядре организме.
Kromozom kütlesine geldik... organizmanın çekirdeğinde.
Он в ядре, возле хромосомных тел.
Çekirdeğe yerleşti, kromozom kütlelerinin yakınına.
Мы находим туннель, пору в ядре, и приближаемся к святая святых биологии.
Bu kutsal sırlara ulaşabilmek için nükleusu çeviren zarda bir delik buluyoruz.
Собранные в ослепительном ядре и рассеянные по спиральным рукавам, здесь горят 400 миллиардов солнц.
Isikça çok parlak olan merkezinde, yogunlasmis bir durumda ve spiral kollarinda olmak üzere, 400 milyon günesten olusur.
Квазары могут быть гигантскими пульсарами, вращающимися с бешеной скоростью, или многочисленными столкновениями миллионов звезд, тесно расположенных в ядре галактики, или цепной реакцией взрывов сверхновых в таком ядре.
Kuasarlar hızla dönen pulsarların dev versiyonları sanki ya da milyonlarca yıldızın çarpışması ve galaktik bir çekirdekte toplanması gibi veya süpernovaların zincirleme reaksiyon ile odaklaşmasına benziyor.
Некоторые астрономы считают, что квазар возникает при падении миллионов звезд в гигантскую черную дыру в ядре галактики.
Bazı astronomlar kuasarların bir galaksinin çekirdeğindeki devasa karadeliğe düşen yıldızlardan ibaret olduğunu düşünüyor.
Несмотря на это большинство массы атома сосредоточено в ядре.
Yine de atomun ağırlığı çekirdektedir.
Так как каждый атом электрически нейтрален, то количество протонов в ядре атома должно быть равным числу электронов в далеком электронном облаке.
Bütün atomlar elektrik yükü olarak nötr olduğunda çekirdekteki protonların sayısı elektron bulutundaki elektron sayısına eşit olur.
Более высокие температуры в ядре заставят внешнюю часть Солнца расширится, и Земля начнет медленно нагреваться.
Daha yüksek sıcaklıklarda çekirdek, dış katmanı genişletecek ve Dünya yavaş yavaş daha sıcak olacak.
В центрах шаровых скоплений и в ядре галактики могут пульсировать массивные черные дыры - объект будущих исследований.
Küresel kümelerin merkezlerinde ve galaksinin çekirdeğinde hırlayan ve tıkırdayan karadelikler olabilir. İlerideki araştırmaların ve keşiflerin konusu olan karadelikler.
5 миллиардов бит в нашей энциклопедии жизни, в ядре каждой нашей клетки.
Hayat ansiklopedimizde 5 milyar birim bilgi mevcut hücrelerimizin çekirdeklerinde saklı.
Если мы направим поток частиц на цель, это может вызвать разрушительную ядерную цепную реакцию в ядре.
Saptırıcıyı aktif hale getirin. Eğer partikül ışını gönderirsek, çekirdekte yıkıcı nükleer etki oluşturabiliriz.
Вы правы, подтверждаю отсутствие частиц в ядре.
Merkezde hiç parçacık algılamıyorum.
Как ваши дети оказались пойманы в ядре?
Yavrularınız çekirdekte nasıl hapsoldular?
Взгляни на термоядерные реагенты в ядре.
Çekirdekteki şu füzyon tepkimesine baksana.
Следите за перепадами питания в вторичном термоядерном ядре.
2. füzyon çekirdegindeki güc dalgalanmalarini gözlediginden emin ol
Они находятся в ядре.
Kernel deler.
Если комета войдёт в червоточину, силитиум в её ядре вызовет каскадную реакцию...
- Kuyrukluyıldız solucan deliğine girerse,... çekirdeğindeki silityum zincirleme reaksiyona neden olur.
Последний раз я видел его в центральном ядре.
En son onu gördüğümde merkezdeydi.
И так с каждой новой смертью душа погружается глубоко в недра земли достигая наибольшего уровня очищения, и просвещения в самом ядре.
Her ölümde ruh yerin bir kat altına doğru iner her katta ruhu biraz daha temizlenir en sonunda çekirdekte aydınlığa erişir.
Главный компьютер в Центральном ядре.
Ana bilgisayar Merkez Çekirdek'te.
Обрабатывающий прибор в ядре каждого корабля боргов.
İşlemci aygıtı çekirdeğinden, her Borg gemisinde vardır.
Лучше мертвый здесь, чем мертвый в ядре.
Çekirdekte ölmektense iyi burada ölmek.
Он был чернорабочим при ядре.
Çekirdek işçisiydi.
Наблюдается ранняя стадия разрушения в варп ядре - камера реактора, порты инжекторов - везде есть признаки распада.
Warp çekirdeğinin ilk zamanlarında ki etkilerini görüyoruz- - reaksiyon odası, enjektör portları- - bütün hepsi, moleküler ayrışma izi taşıyor.
Она основывалась на ядре Unix, которое было лицензировано ATT.
ATT den lisanslı Unix kernelleri temellerinden yola çıkılmıştı.
- Всё ущё в центральном ядре.
Sulibanlılardan olabildiğince uzak kalmaya çalışın.
Каждая звезда это тонкий баланс между взрывной силой термоядерной реакции в ее ядре, которая хочет ее разорвать ее на части, и силой гравитационного притяжения, которая хочет сжать ее до размера мячика.
Her yıldızda hassas bir denge vardır, çekirdeğindeki füzyon gücü ki bu onu patlatmaya çalışır, ve kütlesinin yerçekim kuvveti, ki bu da onu top gibi sıkıştırmaya çalışır.
Микросхемы ОРЕОЛ должны быть невесомыми и должны помещаться в полом ядре для предотвращения тепловой индукции.
TALO veri çipleri neredeyse ağırlıksız, ısı iletimini engellemek için etrafları boş.
Если в ядре планеты что-то скрыто, то оно там было с самого начала.
Gezegenin çekirdeğinde bir şey gömülüyse, başlangıçtan beri orada olmalı.
Главный компьютер Халькона должен находиться в центральном ядре.
Halcon'un ana bilgisayarı merkezi çekirdeğin yakınlarında olmalı.
Чтобы правильно понять процессы, происходящие в ядре Солнца, нужно попытаться представить себе невозможное.
Güneş'in çekirdeğinde neler olup bittiğini gerçekten anlamak için neredeyse "hayâl edilemez" olanı hayâl etmenin bir yolunu bulmak gerekir.
Но в солнечном ядре такие высокие давление и плотность, что две частицы при столкновении, как это ни удивительно, сливаются.
Ancak Güneş'in çekirdeğindeki basınç ve yoğunluk o kadar yüksektir ki iki nesnenin çarpışması birleşmelerini sağlayacak cinstendir.
Возможно, эти взрывы - результат атомной реакции в ядре Солнца.
Bu patlama kuvvetinin çekirdekteki nükleer reaksiyonlardan geldiğini düşünebilirsiniz.
В атмосфере, в короне Солнца, температура такая же, как в ядре.
Ancak Güneş'in atmosferi koronada sıcaklık çekirdekteki kadar yüksek.
В солнечном ядре имеется определенный запас топлива.
Güneş'in çekirdeğinde belirli miktar yakıt vardır.
На протяжении жизни, не только здесь, но и во Вселенной, когда звезды умирают, особенно те, чья смерть драматична, массивные звезды, которые производят тяжелые элементы в своем ядре, обеспечивая семена для следующих поколений звезд, планет, на которых будут составные части жизни.
Yaşam döngüsüne baktığınızda, yalnızca Dünya'da değil aynı zamanda Evren'de yıldızlar ölürken, özellikle de görkemli biçimde ölenler yani çekirdeklerinde ağır elementler üreten büyük kütleli yıldızlar bir sonraki yıldız nesline bu tohumları miras bırakırlar ki bu da, sonraki neslin gezegenler barındırma ve bu gezegenlerin de yaşamın bileşenlerini içerme olasılığını arttırır.
В ядре нашей галактики, Млечного Пути, есть район, который ничто не может покинуть.
Galaksimizin çekirdeğinden hiçbir şey kaçamaz.
Даже мне сложно разглядеть все данные в системном ядре, но...
Veri çekirdeğindeyken her şeyi görmek benim için bile çok zor, ama...
Найти ее можно в Ядре.
Ve o Abyss'in en derin seviyesinde bulunuyor.
В них много калия, как и в земном ядре.
İçinde bolca potasyum var. Aynı dünyanın merkezi gibi.
Насколько мы можем судить, количество производимой Солнцем энергии, мощность протекающей в его ядре термоядерной реакции - величина неизменная.
Biliyoruz ki Güneş'in enerji üretimi, yani füzyon tepkimesinden açığa çıkan güç,... aslında değişmez bir sürekliliktedir. Bildiğimiz kadarıyla da değişmeyecek.
Кроме того, напрашивается интересный вопрос, откуда на энцеладе может взяться такое количество тепла, ведь он слишком мал, чтобы сохранить в своём ядре какой-либо значимый источник тепла?
Eğer Enseladus üzerindeki gayzerler de buna benziyorsa, bu yüzeyin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusun olduğuna dair merak uyandıran bir olasılığı ve çok ilginç olan bir soruyu da göz önüne getirmekte çünkü Enseladus çekirdeğinde gerekli sıcaklığı tutabilecek büyüklükte değil. Haliyle bu sıcaklığın kaynağı nedir?
Все больше и больше железа появляется в ядре звезды, пока почти все оставшееся топливо не иссякнет.
Yıldızın çekirdeğinde gitgide daha çok demir birikmeye başlar ta ki neredeyse arta kalan tüm yakıt tükenene kadar.
Поздний завтра в ядре Земли?
Dünyanın çekirdeğinde kahvaltı mı?
От астральных предков, живущих в пламенном ядре солнца, в глубины моей души... перенесённая потоками энергии через 93 миллиона миль открытого космоса. И эта высшая мудрость... она заполнила меня, и я стал само спокойствие.
Astral ataların güneşin ateşli çekirdeğindeki meskeninden ruhumun derinliklerine kadar uzay boşluğu boyunca 93 milyon kilometrelik bir enerji şeridinde taşındı ve bu güzel bir bilgi olarak içimi doldurdu ve katıksız bir huzur içinde kaldım.
Мне показалось, или ты бы хотел вылететь на ядре из пушки?
Bir tane top atışı yapmak istediğini mi gördüm?
Не только у физической планеты, но и в ядре сознания.
Gezegenleri sadece fiziksel olarak tanımakla olacak bir şey değil bu bugün gezegenlerin ebatlarını ve dönüş hızlarını bilebiliyoruz
происходящие в солнечном ядре.
Güneş çekirdeğindeki füzyon tepkimelerindense 100 kat fazla.