170 translate English
625 parallel translation
Şimdi 170'e gidiyorum madam.
I'm going into 170 now, madam.
Şu odalar boş... 176, 170, 168, 166.
These rooms are not taken. 176, 170, 168, 166.
142, 144, 169, 170, 172, 174, 176, 177, yüz-yüz-yüz yetmiş sekiz, göre : haklarından mahrum edilecek ve vurularak.. idam edilecektir!
142, 144, 169, 170, 172, 174, 176, 177, one hun-hun-hun-hundred seventy eight it is ruled : they are to be deprived of all ranks and at-at-attainted and be executed by shooting!
Enlem 15 derece güney boylam 170 derece batı.
Latitude 15 degrees south... And longitude 170 west.
- Evet. 15 güney ve 170 batı.
- Yes. 15 south and 170 west.
İlk geldiğimde 170.000 civarındaydı.
The first time I was here, it was about 170,000.
Peki 170 yen diyelim mi?
Well, shall we say 170 yen?
Bir B-25'in normal kalkışı saatle 170 km hızla 460 metrede olurken tam bomba ve benzin yüklü bir B-25'in 100 km hızla 150 metrede nasıl kaldırılacağını size öğretecek.
Instead of the normal B-25 takeoff in 1,500 feet at 90 miles an hour, he's going to show you how to do it with a full load of bombs and gas in 500 feet at 50 miles an hour.
Üçüncünün 170 yıl önceyi düşünen bir aklı varsa, 170 yıl ileriyi düşünen dördüncüyü isterim.
If the third has a mind that can only think 170 years back, I want the fourth to be thinking 170 years ahead.
- ATT kaçtan gidiyor? - 170 dolar.
- What's ATT selling for?
170.000!
170,000.
170.000'deyiz.
We're at 170,000.
Üçüncü viteste 120 Km, dörtte 170.
Seventy-five miles per hour in third, 105 miles per hour in fourth.
- Kemerlerdeki izlere bakarak, Clint bu gemide 150-170 kadar fare olduğunu garanti ederim.
Well, from the tracings on those beams, Clint, I can guarantee 150 to 170 rats on this ship.
Amerika'da 170,000 avukat varken, Japonya'da sadece 5,900 avukat var.
Japan has only 5,900 lawyers, while America has 170,000.
St. Anthony'nin 170,000 doların üstünde borcu var.
St. Anthony's debt is now over $ 170,000.
Tabi beklenmedik şekilde 170,000 dolar bulunmazsa.
Unless you suddenly find $ 170,000.
Ama bahsedilen paranın 170,000 dolar olduğunu duydum.
But the amount I heard mentioned was $ 170,000.
St. Anthony, Peder Burke, ve 170,000 papel.
St. Anthony's, Father Burke, and 170,000 bucks.
455 00 : 33 : 38,170 - - 00 : 33 : 40,240 Ona "sevgilim azizem, kıymetlim, tatlım" dersiniz. Kolunuzu verin ona.
Offer her your arm.
170 metrekare kumaş alacağımızı söylediler.
A little while back we were notified we were going to receive 2,000 yards of cloth.
170 devirde sabit kalın.
Steady up on 170.
10 deniz mili ve 170 devir mi?
170 at ten knots.
Bende 640 litre var yani bir süre daha kalabilirim.
I've got 170. I'll stay with it for a little while.
Leylak Bar'da borçlandığın müşterilerin için 170,000 yen ödedim. Yani, burada benim için çalışmakta serbestsin.
I paid the 170,000 yen your guests owed at the Lilac so you'd be free to work for me here.
180 Drahmi'den 170 Drahmi'ye indireceğiz.
From 180 drachmas we'll bring it down to 170 drachmas.
Doğu'ya doğru 170 mil uzakta.
It's over a 170 miles due east.
Zar atıcı 170 ödüyor.
Dealer pays 170 mon.
50,000!
170,000!
Yedi kase pirinç her biri 20 mons ve bir et 30 mons... toplam 170 mons.
Seven rice bowls at 20 mons each and a meal at 30 mons... that's 170 mons.
Bilgisayar 170 saat bildiriyor, Mr. Spock.
Computer indicates 170 hours, Mr Spock.
Dış yüzey ısısı 2.170 derece.
Skin temperature now 2170 degrees.
Aracımız şu anda 120 deniz mili yüksekte, kalkış noktasından 1 70 mil uzakta.
Our vehicle is now 120 nautical miles altitude, 170 miles downrange.
Sana 170,000 tane olmasını söylemiştim.
I told you I must have 170,000.
170 bin dolar dolandırdım ben.
I heisted over 170 grand.
Bir göz atın, 170 $ ve iki altın saat.
Look here! I have here, $ 170 dollars and two gold watches!
Mobilyaların parasını ödeyebiliriz, steyşın vagonu geri alabiliriz... ve kutlama yapmak için 170 dolar kalıyor.
We can pay off the furniture, we can get the station wagon back... and we've got $ 170 to celebrate with.
170 dolar Sam Amca'nın hesabına gidiyor.
$ 170 goes to Uncle Sam on account.
170.
- Listen... 180.
- 150, 160, 170.
- 150, 160, 170.
Yanımda oturan adam yaklaşık 80 kiloydu.
The guy sitting next to me was about 170 pounds.
Bu konuda başarılı olmalıyım çünkü bana komuta onuru verilen birliklerle birlikte yaklaşık 170.000 düşman askerini ele geçirdim ya da öldürdüm.
At this I have been quite successful... since the troops, which I have had the honor to command... have, to date, killed or captured... some 170,000 of our enemies.
Ve ben onarım mağazasının kaydettiği mili benimkinden çıkardığımda, 170 buldum. 40 mil daha fazla. Şey, elbette.
I have two eyewitnesses who will swear that Senator Madison visited you not once but several times during your confinement at St Anne's Home.
Memurlar 170 ve yaklaşıyor.
Officers are 170 and closing.
Yaklaşık 170 cm boyundaydı.
About 170-cm-tall...
İlk olarak, mavi köşede 77 kilo ağırlığında, Stockton'lu...
Introducing first, in the blue corner... weighing 170 pounds, from Stockton...
Mücevherlerin tüm ederini almayacaksın elbette yaklaşık üçte ikisini alacaksın 170,000 Pound diyelim. Sana çok iyi davranacak.
I have already contacted a certain gentleman in Amsterdam.
- 170.000 Sterlin mi?
- You'll get it in cash.
Andrew Wyke'mış gibi davranan birinin mücevherleri 170.000 Pound karşılığı sattığını keşfeder ama gene de bana ödeme yapmak zorundadırlar. Kara talih.
It discovers that someone impersonating Andrew Wyke... sold the jewels for 170,000 pounds cash, but they still have to pay me.
- Nakit alacaksın.
You won't get the full amount for the jewels, of course, but you'll get about two thirds, say, 170,000 pounds.
Nakit.
- 170,000 quid?