50 dolar translate English
4,175 parallel translation
Sakso 50 dolar, tam muamele istersen 100 dolar.
- Hi. - It's 50 for a blow, 100 for a full whack.
Tanrım, eğer öpüşürseniz size 50 dolar veririm.
My God, I'll give you 50 bucks if you guys kiss.
Her birinin değeri yaklaşık 1,50 dolar Onları çıkarır mağazalarda 25 dolara satarım yüzde 1500 kar.
Each piece costs at around $ 1.50 is seeing them in the store for $ 25
Evet. bana haftada 50 dolar fazladan ödeme yapıyor.
Yup. He pays me an extra 50 bucks a week.
50 dolarım yok.
I don't have 50 bucks.
Bir de borcum olan 50 dolar?
Plus the 50 that I owe you. All right?
Eğer satmak istersen 50 dolar veririm.
If you're interested in selling that I'd give you $ 50 for it.
Evet, ben ciddiyim. İçinde 50 dolar var.
Yeah, I'm serious.
Bu yüzden de Ulusal yarışma sonrasına kadar beklemen için sana 50 dolar vermeye hazırım.
Which is why I'm willing to offer you $ 50 just to let this all go until after Nationals.
50 dolarını rafın üstüne bıraktım. Kalanıyla yiyecek alacağım.
I'm leaving $ 50 for you on the mantel, but I'm buying groceries with the rest.
Kazanan 50 dolar ödül ve azgın seyircinin takdirini kazanacak.
Winners get 50 bucks and the accolades of dozens of hooting hillbillies.
Allison'ın uçağı, Dominik kara marketinde tanesi 50 dolar eden oksikodonlarla dolu.
Allison has got a planeload of oxycodone worth $ 50 a pop in the Dominican black market.
Şanslı oyuncumuza 150 dolar veriyoruz.
Give the lucky player $ 1 50.
Kazanabileceğiniz en yüksek miktarın 150 dolar olduğunun farkında mısınız?
You realize the most you can win is $ 1 50?
Cüzdanından her hafta 50 dolar alıyorum.
So I take $ 50 from your wallet every week.
Ama eğer dünyadaki en iyi yemek yiyen adamı yenebilmek için elinden gelenizin en iyisini ortaya koyabileceğinizi düşünüyorsanız... Bu perşembe yanınızda 50 dolar ve sağlam bir iştahla beraber James Woods High park alanına gelin.
But if you think you have what it takes to beat the best eater in the world, come down to the James Woods High parking lot this Saturday with $ 50 and a large appetite.
Şimdi bize gereken sadece 50 dolar.
Now we just need the 50 bucks.
Peter, sırf Chriss suratını sosislilerle doldursun diye 50 dolar falan vermeyeceğiz. Pekala, öyle olsun.
Peter, we're not spending $ 50 so Chris can stuff his face with hot dogs.
Buyur 50 dolar.
Here's 50 bucks.
50 dolar.
$ 50.
Hödük kavanozuna hiç 50 dolar atmamıştım.
I've never put $ 50 in the douche bag jar.
Ayrıca az evvel benden 50 dolar aldın.
And you just took $ 50 from me.
Ayrica az evvel benden 50 dolar aldin.
And you just took $ 50 from me.
Oturma planına ulaşmama 50 dolar kaldı.
I'm $ 50 away from a seating chart.
Albay benden Kazan'a 50 milyon dolar göndermemi istedi.
The Colonel asked me to send $ 50 million to Kazan.
50 milyon dolar Eric, insanlar bunun için her şeyi yapar, özellikle Alex.
For $ 50 million, Eric, people are capable of doing anything. Especially Alex.
- 50.000 dolar lazım bana.
- I need the 50 grand!
50.000 dolar, canlı da ölü de olur.
Fifty grand... dead or alive, huh?
Eğer Morelli'yi yakalayan ben olsaydım şu anda 50.000 doların üzerinde oturuyor olurdum.
York it up! If it had been me who clapped Morelli I'd been sitting on fifty grand right now.
Kefaletini ödemedi. 50.000 dolar değerinde bir adam.
He skipped bail. He's worth 50 grands.
50.000 dolar dünyamı değiştirir.
$ 50,000 changes my world.
Kazansaydı 50.000 dolar alacaktı.
Yeah, if he won, it would've been 50.
50.000 dolar.
Fifty grand.
Sevgili amca, burada 29,095 dolar var kalan 50,000 doları % 10 faizle geri iade edeceğiz.
Dear Uncle, here's 29,098 dollars. We'll get you the remaining $ 50,000 and add 10 % interest.
Ve sizin için sadece 46 dolar, 50 sent.
And it's yours right now for only 46.50! Yeah!
- Korsan. - 50 bin dolar kefalet ödedim tahliyesi için.
- Rover. - Cost me 50 grand to bail him out.
En az 50 milyar dolar.
Least 50 billion dollars.
50 bin dolar oyuna sokuluyor.
Calling 50,000 coming in.
189 dolar 50 sent.
Looking at $ 189.50.
O basit bir kolye değil, Mitch. Değeri 50 bin dolar.
It's not just any necklace, Mitch, it's worth over 50 grand.
Sarah'ın Kevin'le düğüne gelmesine 50 dolarımı koyuyorum.
Beth : 50 bucks she comes to the wedding with Kevin.
Siz burada, bu duruşma sonucunda on yıl hapis cezasına ve 50 milyon dolar para cezasına çarptırıldınız.
You are hereby sentenced to ten years in prison and a fine of $ 50 million.
50 bin dolar.
$ 50,000.
Tabii paranın satın alabileceği masadaki en iyi viskiyi şimdi içersen sana 50 bin dolar vereceğim.
If you won't drink... this decanter of the finest scotch that money can buy, right now. 50,000.
Burada en az 50 milyon dolar değerinde sanat eseri var.
There's at least fifty million dollars worth of art down here.
Borcunuz 3,5 dolar.
That'll be $ 3.50.
50.000 dolar, senin.
$ 50,000. Take it.
50 bin dolar demek.
50 grand, huh?
50,000 dolar eder.
That's $ 50,000.
Bir şirket 50,000 dolar harcayacaksa bunun görüşülmesi gerekir.
But when a company is planning on spending $ 50,000, there needs to be a discussion.
Vergi borçlarım vardı. Çünkü Lucky Strike gittikten sonra şirkete 50,000 dolar sermaye koyabilmek için varımı yoğumu paraya çevirmiştim.
I owed taxes on my portfolio, which I liquidated to put $ 50,000 into this firm after we lost Lucky Strike.