Abdul translate English
755 parallel translation
Abdul, Hymandis şefine geldiğimizi haber versin.
Have Abdul tell the Hymandis chief we're on our way.
- Açın, Abdul.
- Open up, Abdul.
Abdul, Carl ve Sascha orada kalır, yoksa satmam.
Abdul, Carl and Sascha stay with the place or I don't sell.
Dimitrios incir paketleme işçisiydi ; daha o zamandan sabıka kaydı vardı. Abdül.
At that time, dimitrios worked as a fig-packer who already had a criminal record... abdul.
Abdül İdris.
Abdul dhris.
Onun payı da var.
Abdul's my partner.
Abdül İdris'astılar,... ama Dimitrios Makropoulos'u suçlayan bir itirafta bulundu.
Abdul dhris was hanged, but he made a confession implicating a man named dimitrios makropoulos.
- Abdul.
- Oh, Abdul.
- Abdul, Bay Kornblow'u gördün mü?
- Abdul, have you seen Mr. Kornblow?
Tanca'lı Abdül Ahmet'in gemisi.
The boat of Abdul Achmed of Tangiers.
Abdül İsmail.
Abdul Ismail.
Abdül'ün ölümü hakkında ne söyleyeceklerini biliyorsun, değil mi?
You know what they'll say about Abdul's death, don't you?
Abdül'ü öldürmek için yola çıktın.
You did set out to murder Abdul.
Seni bulmak kolay olmadı, Abdül.
You haven't been easy to find, Abdul.
Zamanımı harcıyorsun, Abdül.
You're wasting my time, Abdul.
Haydi, Abdül.
Come on, Abdul!
Allah'ın yeryüzündeki gölgesi Sultan Abdülhamit Han'ımızın dileği odur ki imparatorluğundaki Ermeni tebasına bu tür terör eylemlerinin hoş görülmeyeceği ilk ve son olarak öğretilmelidir.
Tsk, tsk, tsk. It is the wish of our sultan Abdul Hamid the Resplendent, the shadow of God on Earth that the Armenian subject people throughout his empire be taught, once and for all, that acts of terror cannot be tolerated.
Öyle, ben size hizmet ettim, siz de, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, Sultan Abdul Hamid'e.
That is, I served you and you served your sultan Abdul Hamid, the shadow of God on Earth.
Abdul, haydi, Abdul!
Abdul! Come on, Abdul.
Hey, Abdul...
Hey, hamal.
Hey, Abdül.!
Hey, Abdul.!
Abdül!
Abdul!
( Hollers ) Hey, Abdul!
( Hollers ) Hey, Abdul!
Zorlukla Abdul, zorlukla.
Hardly Abdul, hardly.
Hayır Abdul, eğer bir dahi olsaydım bunu anlardım.
No Abdul, if I were a genius I would understand this.
Git getir onları Abdul.
Go and fetch them Abdul.
Ara sıra küçük sırlarımı bana bırakmalısın Abdul.
You must occasionally leave me my little secrets, Abdul.
Teşekkür ederim Abdul.
Thank you Abdul. Different?
Şeyh Abdül Rahim.
Sheikh Abdul Rahim.
Ben seni, Prens Abou Abdul ibn-Abdul hakkında azarladım...
I scolded you about Prince Abou Abdul ibn-Abdul...
- Abdul.
Abdul 15 foot 4!
Kemal Atatürk'ün Abdül adlı koca bir hayvan koleksiyonu vardı.
Kemal Ataturk had an entire menagerie all called Abdul.
Ben anlıyorum mösyö Abdul.
I understand, Mr. Abdul.
"... ve Abdul Jadot'a bırakıyorum "
"... transfer it to Abdul Jadot. "
Şeyh Abdul Ben Bonanza'nın çadırından mı attın?
Throw out of the tent of Sheikh Abdul Ben Bonanza?
Ben, Abdul Ben Bonanza seni televizyonda gördüm.
I Abdul Ben Bonanza have seen TV.
Sör Şeyh Abdul Ben Bonanza ve bayanlar baylar!
Sir Sheikh Abdul Ben Bonanza, Ladies and Gentlemen.
Ve şimdi Şeyh Abdul Ben Bonanza'yı davet ediyoruz.
And now I shall ask Sheikh Abdul Ben Bonanza to rise and be upstanding.
Şeyh Abdul Ben Bonanza, artık kaldırabilirsiniz örtüyü!
Sheikh Abdul Ben Bonanza, she's all yours!
Şimdi de Emanuel Desperados'nun sürdüğü Rolls-Royce'uyla Şeyh Abdul Ben Bonanza yaklaşıyor.
And now you can see Sheikh Abdul Ben Bonanza arriving in his Rolls-Royce driven by Emanuel Desperados.
Nereye gidiyorlar? Onlar Abdul Lala'nın zevceleri!
They's Abdul Lala's wives!
Abdul Lala'yı memnun etmenin getirisi çoktur.
What pleases Abdul Lala brings many advantages!
Yüce şanlı Abdul'u nasıl reddedersin?
You dare refuse the great, illuminated Abdul?
Sana bir şey söyleyeyim Abdul Lala.
Let me tell you something Abdul Lala!
Silahları nereden buldunuz Abdul? Silahlar!
- Where did you get the guns, Abdul?
Sen Kerim Abdül Cabbar'sın.
You're Kareem Abdul Jabbar.
Günaydın Abdul!
Morning, Abdul!
Abdul Ben Hassan'a sorun.
Try Abdul Ben Hassan.
Söyleyecek bir şeyi var mı diye sor Abdul.
Abdul, ask him what he has to say.
Bekleyemem.
But, abdul, i know where i can get the money.
Abdul?
Abdul?