Accountant translate English
1,925 parallel translation
Ricky Watkins adlı bir muhasebeci.
It's an accountant named Ricky Watkins.
Kuru temizleme mekanizmasını muhasebeciye ayarlamam lazım.
I just need to justify my dry cleaning carousel to my accountant.
- Bir muhasebecin mi var?
- You have an accountant?
- Muhasebeci kostümüm var.
- I have an accountant costume.
- Seni muhasebeci sanıyordum.
I thought you were an accountant.
Hayır, muhasebecim oraya bir vergi sığınağı kurmamı istiyor.
No, my accountant wants me to set up a tax shelter there.
DC'de bir şirket merkezinde muhasebeciydi.
Some accountant from corporate headquarters in DC.
Bones, kayıp muhasebeciyi bulduk.
Bones, we just found our missing accountant.
Yani, Dave Shepard muhasebeci mi?
So this Dave Shepard guy is an accountant?
- O bir muhasebeci.
- He's an accountant.
Bana bir muhasebeci, bir avukat, bir diş hekimi göster.
Show me an accountant, a lawyer, a dentist.
Bir... muhasebeci.
An, an accountant.
Adam bir muhasebeci, ve ensesi kalın.
He's an accountant, he's loaded.
Muhasebecisi ile konuşacakmış.
Talk to her accountant.
İyi bir muhasebeci bulacağım.
I've got to find a good accountant.
Hey, iyi bir muhasebeci alabilirim.
Hey! I can buy a good accountant.
Babam muhasebeciydi.
My father was an accountant.
Kutsal vergi memuru mu?
What - - Holy tax accountant?
- Masa başıydı, bir muhasabeciydim.
- Desk job. I was an accountant.
Birisi muhasebeciyken, neden gidip de vampir olur?
How's someone go from being an accountant to being a vampire?
Savcılık limanda defterlerimi tutan muhasebeciyi sıkıştırıyor.
The D.A.'s squeezing the accountant who did my books at the port.
Rezian'ın muhasebecisi onu satmak üzere.
Rezian's accountant's about to give him up.
Muhasebeci... sonraki iş.
The accountant... later.
Ancak sonuç itibariyle, Robert çekici bir hedef değil,... kaliteli bir muhasebeciydi.
Robert was a glorified accountant. Not a very sexy target. And your people didn't see anything?
Bunları, adli muhasebecilerimizden aldım.
Got these from our forensic accountant.
Şimdi girersek ateşe başlar ve muhtemelen ilk olarak muhasebecinizi vurur.
WELL, SO ARE WE. IF YOU STORM IN NOW, SHE'LL SHOOT, AND CHANCES ARE SHE'LL START WITH YOUR ACCOUNTANT.
Muhasebeciydim.
I was an accountant.
Isaac Reed'de Gillum'un muhasebecisi.
Isaac reed is gillum's accountant.
Ben onun muhasebecisiyim.
I'm his accountant.
Ben bir muhasebeciyim.
I'm an accountant.
Muhasebecim benden çaldı.
My accountant stole from me.
Sadece bir muhasebeci olduğumu biliyorum ama bütçe moda gibidir.
i know i'm-i'm just an accountant, but budgets are a lot like fashion you'd rather not see red.
Bir muhasebeciye ait kartvizit.
The business card of an accountant?
Annie, bir muhasebeciyi getirdi.
Well, Annie here brought in a tax accountant,
Açıkcası, muhasebeci- -
Well, the accountant was obviously...
Eğer muhasebeci bir gay ise ve mesai saatleri dışında... dışında görüşüyorlarsa- -
And if the accountant was gay, and they were meeting After working hours- -
Muhasebecisiyle birer içki içti diye ibne olduğunu mu?
that because he had a drink with his accountant, That makes him a queer?
- Jones adında bir muhasebeciyle...
You know if he was, um, seeing an accountant
Temizlikçim bana muhasebeci olduğunuzu söyledi.
My housekeeper told me you were an accountant.
Babam muhasebeci.
My dad's an accountant.
Bense acemi bir muhasebeciydim. - Muhasebeci "miydiniz"?
I was the inept accountant.
Gemiyle gidecektik.
The company was sending me. We had an accountant named Özlem.
- Baban muhasebeci değil miydi?
- Wasn't your father an accountant?
Belki kahraman değilimdir Eğer normal bir işim olsaydı Muhasebeci, öğretmen
Maybe I had absolutely no hero... and I had a normal job, an accountant, a turnleraar.
Muhasebeci miydi?
An accountant?
Belki ilerde, üst düzey bir muhasebeci olabilir!
Maybe he'll be a senior accountant!
- Muhasebeciniz.
- Your accountant.
Muhasebeci olmamı istiyordu.
He wanted me to be an accountant.
Sen şişirilmiş bir muhasebeciydin.
You were a glorified accountant.
Zeki bir S.S. muhasebecisine, o zamanlar zeki olduğumu düşünürdüm, sorumluluk verildi.
A clever SS accountant - well, I thought I was clever at the time - was put in charge.
Dinle, ben sadece muhasebeciyim.
Look, I'm an accountant. I'm just an accountant.