Acımıyor translate English
3,753 parallel translation
Acımıyor artık.
It doesn't hurt anymore.
Bir yerin acımıyor mu?
You're not hurting anywhere?
Hiç önemli değil acımıyor, Ne diyordun?
Oh, no, don't worry about it, really. What were you gonna say?
Sen acımıyor musun?
Don't you?
Şimdi kazayla olmuş öğrendim ya yüzüm acımıyor bile.
You know, my face doesn't even hurt anymore, now that I know that it's an accident.
Bebeğime acımıyor musun?
Don't you pity my baby?
Acımıyor mu?
- Okay. Doesn't that hurt?
Arabadaki keçi kılını açıklıyor, adamımız bu.
Explains the goat hair from the car, that's our guy.
Sanırım bu hikaye "Hiç kimse aşk konusunda geri çevrilmiş bir kadından daha tehlikeli olamaz" sözünü açıklıyor.
This might actually be the origin story of hell hath no fury like a woman scorned.
sanırım beynim acıyor.
I think I hurt my brain.
Kesilmişim gibi acıtıyor beni aşkım ~
♪ hurts me as if I've been cut. ♪
Çok zor bir şey bu ve canımı çok acıtıyor, o yüzden...
It's too hard and it hurts too much. So...
Poşet, oğlum bak bu sanırım, lazım, falan filan fazla artık ya içim acıyor, yoruldum acıktım.
Loser... I guess, have to, maybe, these words are too much. It hurts.
Kesinlikle. Bu Aiden'ın başına gelenleri tam olarak açıklıyor. Tamam mı?
Definitely sounds like what happened with Aiden.
- Bunu duymak isteyen yok. - Canım acıyor.
- I don't want to hear it.
Bunlarım hiçbiri dondurulmuş balığın varlığının sebebini açıklamıyor.
Well, neither of which explains the presence of the frozen fish.
- Bacağım acıyor.
- My leg!
Oğlumu bir kızı öperken gördüm ve kalp kaslarımdan yaralandım ve acıtıyor.
I saw my son kissing a girl earlier and I damaged my corpuscle muscle and it hurts.
Güneş'in bir yıldız olduğu bir kez anlaşıldıktan sonra bu, evreni anlayışımıza büyük bir pencere açıyor. Çünkü düzenli olarak görebildiğimiz tek yıldız güneş.
Once it was realised that the sun was a star, it opens up an enormous window to our understanding of the universe, because the sun really is the only star that we can properly see, and by looking at the sun,
Evet, adamım. Kulağına yaban mersini kaçınca çok acıyor.
Yeah, man, see, when a cranberry gets lodged in the ear, it hurts.
Canım acıyor!
Ow! Ow. Ow, it hurts!
Bu tarz yazılar, yaratıcılığımı açığa çıkarıyor, üzgünüm.
I'm sorry if this kind of writing opens me up creatively.
Güzel, çünkü o egzersizi bir kez yapmıştım ve birini düşürmüştüm dikiş atmaları gerekmişti. - Hâlâ acıyor.
Good, because I did that once, and I dropped the person, and they had to get stitches.
Hiç kimse bilmiyor... bu yüzden aldığım her cezayı... ve her acı darbe... benimle birlikte doğmuş suçluluk duygusunu hatırlatıyor.
Who knows I was punished because I loved tortured
Canım acıyor!
It hurts!
Canım acıyor!
It hurts.
Şurası sanki bıçaklanmışım gibi arada bir acıyor.
It sometimes hurts here as if I've been stabbed.
Şurası sanki bıçaklanmışım gibi arada bir acıyor.
It sometimes hurts over here, as if I have been stabbed by a knife.
Her yerim acıyor.
I'm going to die.
Ne zaman seni görsem canım acıyor.
Every time I see you... it hurts.
Kim ne derse desin, intihar insanı acıktırıyor.
I'm telling you, suicide makes you hungry, I don't care what anyone says.
Chani, kalbimin öyle hızla çarpmasına yol açıyorsun ki sağ kolum ağrıyor ve nerede olup ne yaptığımı unutuyorum.
Chani, you make my heart beat so fast that my right arm hurts and I forget where I am and what I am doing.
Bacağım acıyor.
My leg hurts.
Diğer bir şey de, mıknatıslarda başa bela delikler açılıyor olması.
The other thing is that they're drilling these bloody holes in the magnets.
Warp gücünü geliştirdiğimizden beri kimseyi dondurma ihtiyacı duymadık bu da buradaki arkadaşımızın en ilginç özelliğini açıklıyor.
We haven't needed to freeze anyone since we developed warp capability, which explains the most interesting thing about our friend here.
Ama sonra yavaş yavaş yapraklarım açılmaya başlıyor ve sonra da sonunda kendimi tanıyorum ve seksten keyif almayı öğrenmeye başlıyorum.
And then, gradually, the petals start to... to open, and... and then I finally learn about myself, and I learn how to... -... to enjoy sex.
Tanrım, açılmıyor...
God, it won't op..
- Tanrım, çok acıyor
- Oh, God, that's painful!
Kardeşim, canım acıyor.
Sister, it hurts.
- Acımıyor.
Grouch.
Ah. Acıyor. Aman Tanrım.
Oh, that hurts.
Ayrıca Amber'ın babası çocukluğumuzdan beri açığımızı arıyor.
And besides, Amber's dad has been gunning for us since we were kids.
İşin aslı, düşmanımızı anlayamıyoruz ve Mazer Rackham'ın koca filoyu nasıl mağlup ettiğini kimse layıkıyla açıklayamıyor.
"The truth is we really don't understand our enemy." "And no one ever adequately explains" "how Mazer Rackham actually defeated the entire fleet."
Tabii acıyor amına koyayım!
Fuck, yeah, it hurts, man!
Ayağım acıyor, Daisy.
My feet hurt, Daisy.
Ayağım acıyor.
My feet hurt.
Kahretsin! Aaaaahh! Tanrım ellerim çok acıyor. Evet.
aku know.
Sana karşı dürüst olmadım ama inan bu içimi çok acıtıyor.
I haven't been truthful with you, and, believe me, it hurts.
Acıyor amına koyayım!
It fucking hurts!
Of be, tüm bu ağır sigara dumanı bıçak yaralarımı acıtıyor.
Man, all this corncob pipe smoke is irritating my stab wounds.
Ayağım çok acıyor!
I know!