Adamım translate English
101,547 parallel translation
Adamım Taylor, kamyonetteki, iyi mi o...
My man Taylor, in the truck, is he...
Iyi adamım
My good man.
Bak beni yanlış anlama adamım.
Look, don't get me wrong, man.
Acele et adamım.
- Hurry up, man!
Adamım, neler oluyor?
Man! What's going on?
Adamım, adamı deli edersin.
Man, you're in for such a treat.
Neden karını dinlemiyorsun adamım?
Why don't you listen to your wife, man?
Bay Lockhart, adamım, kötü hareket.
Mr. Lockhart, man, bad move.
Ben iyi bir adamım.
I am a good man.
Ne istediğini bilmiyorum, adamım.
I don't know what it is you fucking want, man.
- İşte benim adamım.
My man.
Adamım, eve dönmek güzel söyleyim!
Man, I tell you, it's good to be back home!
Yanılıyorsun adamım Yapmalısın.
You're wrong, man. You do.
Bu ciddi berbat adamım.
This is seriously fucked up, man.
Her seferinde adamım.
Only every time, man.
Sen halledersin adamım.
You can handle it, man.
Hey, adamım, sadece araba stereosunu düzeltirim dostum.
Hey, man, I just fix car stereos, man.
Beyaz saçlı adam mı?
The white-haired man?
- Bizim adam mı sence?
You think it's for our guy?
İki paramedik ve bir yaralı adam senden kaçtı mı?
Two paramedics and one wounded guy outran you?
Çantamız kamyonette olduğu için morfin verme fırsatım olmadı ve adamın nabzı matkap gibi atıyor.
I didn't get a chance to administer morphine because our kit's in the truck, and his pulse is racing like a jackhammer.
Son olarak, şu ana kadar tahmin edebilirsiniz ki şartlı tahliye memurunuz sizi söyledi, Bayan Raines doğru şartlar altında, bu adamı bulmamda yardım etmeye razı olabilirsiniz.
Finally, as you may have guessed by now, your parole officer said that you, Ms. Raines, under the right circumstances, might be willing to help me locate this man.
Adamın kim olduğunu bilseydim bile, yapmazdım.
If I even knew who this guy was, which I don't.
Belki de sorarak fazla ileri gidiyorum fakat senin bu adam yeryüzünün neresinde?
Maybe I'm crossing the line by asking, but where on earth is that man of yours?
Adam ve kaynağa ihtiyacım olacak.
I'll need men and resources.
Bu adam genç odaklı yardım kuruluşlarında çalışmış.
This guy has been involved in youth-based charities.
Adam ve kaynak lazım.
I'll need men and resources.
Ama pek film adamı değilim.
But... I'm not a movie guy any more.
Bu vahşi yaratığı görüyorum Kim nasıl dünyada olduğunu bilmiyor, Ve onu seven adam
I'm seeing this wild creature who doesn't know how to be in the world, and the man who loves her, who wants to hold onto her, but can't.
Botlarımı alan o adam değildi.
That freak didn't take my boots.
Kaynağım Simon Eckhart idi, Apis'te çalışan İngiliz adam.
My source was Simon Eckhart, the English guy from Apis.
Bilmiyorum herkes bu adamı tanımadığıma, beni ikna etmeye çalışıyor kocam, çocuklarımın babası.
I don't know... all of a sudden, everyone's trying to convince me that I didn't know this man, my husband, the father of my children.
Adamın hiçbir şekilde yanında bulunmadım.
I wasn't anywhere near the guy.
Ben Adam.
I'm Adam. Come on, let me give you the warp speed tour.
Adam, günlerini bu soğuk ve boğucu yerde geçirmek mi istersin yoksa birini gülümsetmek için Tanrı vergisi yeteneğini kullanmak mı?
Adam, do you want to live in a cold, cramped cage day after day, or use your God given gifts to make someone smile?
Ben de değilim. Ben kemik adamıyım.
Yeah, well, neither am I. I'm a bone guy.
Sen öncelikli bakım merkezi adamı değilsin!
You're not an Urgent Care guy!
Bunu, etrafına kurdukları kafesi göremeyen adam mı söylüyor?
This from a man who can't even see the cage that's getting built around him.
Zach, ambulans çıkışından gizlice sıvışan çıplak bir adam mı gördüm?
Zach, is that a naked man streaking across the ambulance bay?
Ne yani, sen 170 yaşında bir adam tarafından mı kurtarıldın?
What, you were saved by a 170-year-old man?
Önceki şartlı tahliye memurun sizi söyledi, Bayan Raines bu adamı bulmamızda yardım etmeye istekli olabilirsin.
Your former parole officer said that you, Ms. Raines, might be willing to help me locate this man.
Sokağın aşağısındaki bir hotelde kurulmasına yardım ettiğim operasyon tuzağına yakalanmasın diye sevgilimi bir adamı vurmaması için durdurmaya çalıştım.
Well... I tried to stop my hit man boyfriend from getting caught at a hotel down the street in a sting I helped set up after cutting a deal with the FBI so I could get my kid back.
Daha önce amcamla tanıştım mı?
Have I met uncle Adam before?
Aman Tanrım, Adam!
Oh, my god, Adam!
Adam, sen- - orada mısın?
Adam, are you- - are you there?
Bu adamı kabare binasından falan mı buldun?
Did you scrape him off the cabaret floor?
Fakat eminim yeteneklerine sahip bir adam Bu basit isteği yerine getirmenin bir yolunu bulabilirsin.
But I'm sure a man with your abilities can find a way to accommodate this simple request.
Tamam, sanırım yeterince belaya neden oldun. Bir akşam için genç adam.
Okay, I think that you have caused enough trouble for one evening, young man.
Broussard'ın hücresinin kilit adamı olan Alexander Quayle'i tarafımıza çekmek için beraber çalışmıştınız.
You worked together to turn Alexander Quayle, a key member of Broussard's cell.
Bu adam sana yardım etti.
This man helped you.
O adamı bıçaklamadığımı gördün mü?
Did you see me stab that guy?
adamim 23
adamım benim 32
adamımsın 21
adamımız o 17
adamı 23
adamın 29
adamın biri 39
adamı rahat bırak 23
adamı duydun 40
adamı duydunuz 27
adamım benim 32
adamımsın 21
adamımız o 17
adamı 23
adamın 29
adamın biri 39
adamı rahat bırak 23
adamı duydun 40
adamı duydunuz 27