Alamam translate English
4,486 parallel translation
Birinin beni görmesi riskini alamam.
Sorry. I can't risk being seen.
Yeterince çabuk alamam.
I couldn't get it fast enough anyways.
Alamam, Betty.
I can't, Betty.
Pardon ya, gitarı alamamıştı.
Oh, no. Wait. He didn't get the guitar.
Hiçbirinin alamam.
I can't get to it.
Ama her şeyi mahvetme riskini göze alamam.
But I can't risk you ruining everything.
Sana söz verdim. Çoğu bunu bile alamamıştır.
I have given you my word, and that is more than most ever receive.
Bunu geri alamam.
And I can't take it back.
Mike Ross. Ve bunu geri alamam.
And I can't take it back.
500.000 doları alamamış da olabilirim ama en azından buradan ceset torbasında değil, canlı olarak ayrılıyorum.
I may not get $ 500,000, but at least I'm walking out of here on my own terms, not in a body bag.
- Üniversiteye gitmedi. Çünkü bursu alamamıştı.
- She didn't get to go to college because she couldn't take the scholarships
Bunu hafife alamam.. Biliyorsun, ben son harika..
I don't undertake this lightly.
Davetiyesiz içeri alamam.
I can't let you in without one of these.
Davetiye veya site kartınız olmadan sizi içeri alamam.
I can't let you in without an invitation or a residence id.
- Bu kadar tasarruf etmeni sağlayabilirim. - Eva, seni işe alamam.
- This is what I can save you.
su an Bobby'yi yanima alamam.
I can't have Bobby with me now.
su an Billy'yi yanima alamam.
I cannot have Billy with me now.
Yağmur bu kadar şiddetliyken alamam.
No, not with the rain this heavy.
Hayır senin yemeğini alamam.
No, I can't take your food.
Tamam, Mahkeme emri olmadan sizi alamam.
Okay, I can't let you in there without a warrant.
Kirayı ödeyemem. Mürekkep alamam. Ve tuvalet kağıdı olmak için de çok sertler.
I can't pay rent, I can't buy ink, and it's far too rough for toilet paper.
Bu riski alamam.
I can't risk it.
Çocukları alamam.
I can't get to the kids.
Her ne kadar çok sevsem de, Böyle bir riski alamam. Böyle bir eseri gerekli belgeler olmaksızın satın alamam.
As much as I love it, I simply can't risk purchasing a piece of this caliber without the proper paperwork.
Şey, satışı geri alamam.
Well, I can undo that deal.
Alamam mı sanıyorsun?
You think I won't take it?
Sana lüks eşyalar, lüks arabalar, pahalı kürk mantolar güzel takılar ve porselenler alamam!
I can't buy fucking luxuries and fancy cars and expensive fur coats and fine jewelry and chinas!
Paramı böyle bir saçmalıkla ziyan etmeyi göze alamam.
I can't afford to be wasting money on this shit.
Onu artık alamam.
I can't take it anymore.
Soru sormadan genç bir kızı içeri alamam.
I can't just take in a teenage girl, no questions asked.
- Onu kamyonete alamam.
- I can't let him in that van.
- İstediklerini alamamışlar.
They didn't get what they need. - Oh, God.
Onu alamam.
There's no way I'll take it.
McCrane konusunda hiçbir risk alamam.
I'm not risking anything with McCrane.
Ben de limon kokusu alamam.
I have trouble smelling lemons.
- Alamam.
- I can't.
- Bu riski göze alamam.
I can't take that chance.
Yani derinizin altında tamamlanamamış, tam olarak insan formunu alamamış olan ikiziniz sizin vücudunuzdan beslenerek yaşıyor.
Well, it's an incomplete twin that never developed into a fully-formed person but still exists as a growth feeding off your body.
Daha kötü olmasını göze alamam.
I can't risk it getting any worse.
Yani... yaptığım şeyi geri alamam.
So... I can't take back what I did.
Açıkçası mükemmel bir iddia, ama ne yazık ki vize başvurusunu dikkate alamam.
Actually, it's an excellent claim, but unfortunately I can't consider a visa application.
Hayır, Ben, ben bunu alamam.
No, I-I can't take that.
Mesele şu ki, erkek arkadaşım Damon dün gece Wes ile konuşmaya gitti. Ve o zamandan beri onları kimse görmemiş, kimse onlardan haber alamamış. Ve bu beni endişelendiriyor, anlıyor musun?
The thing is, my boyfriend Damon went to talk to Wes last night... and no one's really seen or heard from either of them since... and it kind of worries me, you know?
Karşılıksız alamam.
I can't turn it down.
Parayı gün sonuna kadar alamam.
I would have it by the end of the day.
O zaman sandalyelerinizden alamam, ve bütün bu etkinliği protesto ederim.
Then I can't buy any of your chairs, and I protest this entire event.
Ama anlamak zorundasın, yaşarken verdiğim kararlar, onları geri alamam.
But you got to understand, the decisions I made when I was alive, I can't take back.
Bunlardan birkaçını yanıma alamam anlamına gelmiyor.
Doesn't mean I'm not taking a couple of these with me.
Seni yeniden kaybetmenin riskini alamam.
I won't risk losing you again.
mümkündür, fakat bu ben ondan gerçek hikayeyi alamam demek değildir.
Probably, but that doesn't mean I can't get the real story.
- Alamam.
I can't.