Aldık translate English
24,920 parallel translation
Converse'ten haber aldık, burada bir kampanya düzenlemek istiyorlar ve bizimle çalışmak istiyorlar.
We just heard from Converse, and they want to do a promotional event here in town, and they want us to pitch.
İzni aldık.
We got the warrant.
- Aldık.
We did.
Nancy ile her konuşmamda hiçbir yere gitmeme kararı aldık derdim.
I always told Nancy I would let her know if we ever decided to go anywhere.
- BARO'dan uzlaşma teklifi aldık.
We're being offered a plea bargain by the AUSA.
- Bir ihbar aldık.
And we've run into an issue of compliance.
Kızıl vebadan uzak güvenli bir yerin varlığı söylentilerini aldık.
We heard rumors about a safe place to live, far from the red death.
Bir kaynaktan ihbar aldık.
We got a tip from a source.
Bu mülkten otomatik alarm aldık, arama doğrudan 911'e ulaşmış.
We received an automated alarm from this residence, the call went straight to 9-1-1.
Nişanlım ve ben yeni satın aldık.
My fiancé and I just bought it.
İşe aldıkları kız kayboldu
Well, the girl they hired went missing
Hayır, son zamanlarda komşularından bir takım gürültü olduğuna dair şikayetler aldık.
No, we've had some recent complaints from your neighbors about the noise.
Ne zaman yeni barmenler aldık?
Okay, when did we hire new bartenders?
İşimize yarabilecek her şeyi aldık.
We took everything we could use.
Ben ve ekibim her belgeye, her kütüğe baktık... ve ekibinizin her anahtar üyesini aldık.
Me and my team have been over every file, every log, and deposed every key member of your crew.
Üzgünüm Bayan, ama Kaptan Meylan'dan emir aldık...
I'm sorry, Ma'am, but we got orders from Captain Meylan...
Geçmişte çok yara aldık.
We've been burned in the past.
Doug, şirketinizi biz satın aldık.
Doug, we bought your company.
Romanya istihbaratının müdahil olduğu bilgisini aldık.
We just got word Romanian Intelligence was involved.
Biz aldık.
- We have.
İstasyona ait olmayan silahlar aldık.
We loaded up with non-station weapons.
Hepimiz makineyi yenme eğitimi aldık.
We're all trained to beat the poly.
Yeni bir bombalama ile ilgili uyarı aldık.
We just got a warning about more bombings.
Daha fazla bombalama olacağı yönünde uyarı da aldık.
And we just got a warning about more bombings.
Kızın telefonunu izlemeye aldık.
We tracked her phone.
Gürültü şikayeti aldık.
Go! Got a noise complaint.
Hayır, fakat kulüp güvenlik kamerasından resmini aldık.
No, but the club security cam did.
Bir çağrı aldık ve yanlışlık olduğunu düşündük.
We got a call from dispatch thought it was a mistake.
Özünü aldık.
We have your grace.
Bu işi aldık çünkü iyi polislerin arkasını kollayacak birilerine hiç olmadıkları kadar ihtiyaçları var.
I took this gig because now more than ever, good cops need someone looking out for them.
Tüm sabah boyunca postalar aldık.
We've been getting deliveries all morning.
Bayan Keating ile ilişkili birinden DNA eşleşmesi aldık.
We got a DNA match to someone who was associated with Ms. Keating.
Hatalarından ders aldığını bu yüzden de savcılık için tekrar seçildiğini söyledin.
You said yourself you learned from your mistakes, that's why you were such a diligent S.A.
Birinin bu kıyafette bi cesedi bulması yedi saat mi aldı?
Took someone seven hours to find a dead body dressed like this?
Kızıl veba gibi yavaş yavaş yayıldı. Maruz kalan herkesi etkisi altına aldı.
Like the red flu, it arrives silently, infecting everyone it touches.
Ve aldığın her can seni daha güçlü kıldı.
And every kill has made you stronger!
Hastalık izni aldım.
Called in sick.
Ne olduğunu ona artık söyleyemezdi yoksa aptal gibi hissederdi. O yüzden parçayı yerden aldı ve yedi.
Well, she couldn't tell him what it was now or he'd feel stupid so she picked the piece up and ate it.
- Çalıntı malları aldığın kız.
- The one you bought stolen goods from.
Bu yüzden de mağazaya gidip erkekler için kısırlık testi aldım. - Neden?
So I went to the store and I got a male fertility test.
Daha yeni bir şirket satın aldık.
We just bought a company.
Miami'nin dışında bir daire aldık.
Bought a little condo outside of Miami.
Alışverişe çıkıp yeni çekmecen için bir kaç aksesuar aldım.
So, I went shopping for... just a few accessories - for your drawer.
Oradaki üniversiteden tam zamanlı hocalık teklifi aldı.
He's up for a full professorship at the university there.
Kızlar arkadaşlarının doğum günü partisine gittiler ve Lizzie, Josie'nin hediye çantasını aldı.
The girls had their friend's birthday party, and Lizzie took Josie's goodie bag.
Ben bir adamımı çıkarmak zorundayım ki Kevin değerli küçük kızını işe aldırsın.
Right, right, so Kevin makes us hire his precious little girl. Meanwhile, I got to un-hire one of my guys.
Artık onlar da korkunun tadını aldı.
Six soldiers gave their lives to help eradicate those who would poison, corrupt, and kill our children.
Partnerliği yıllar önce aldım, ve buradaki bayan da kız arkadaşım.
I got partner a long time ago, and my friend here is actually my girlfriend.
Son bir haftadır aldığım için sıkıntı yok.
Not after the week I've been having.
Bin dolarlık çek aldım.
I've got a check here for $ 1,000.
Bunu kardeşinin New York'taki cinayeti ile bağlamak polislerin biraz vaktini aldı ama yaptıklarında bize verdiğin DNA'yı onlara yolladık ve aracın içinde bulunan DNA ile kusursuz bir eşleşme yakaladılar.
Now, it took the local cops some time to connect it to your sister's murder in New York, but when they did, we sent them the DNA you gave us, and it was a perfect match for DNA found inside the vehicle.