All right translate English
365,191 parallel translation
Gelecek ay görüşürüz.
All right, man.
Tamam.
All right.
- Tamam. Yavaşça, yavaşça.
All right, slowly.
- Peki.
- All right.
Neden polise gidemeyeceğimizi anlıyorsun, değil mi?
You understand why we can't go to the cops, right? All right?
Sıkıntı yok.
It's all right.
Ama öldürmediler.
But they didn't. He's all right.
Öldürmek zorunda da değilsin, tamam mı?
And you don't have to. All right?
Tamam, siz gidip orada bekleyin.
All right, you guys go wait over there.
- Tamam, gidelim.
All right, let's go.
- Tamam.
All right.
Arabayı havaalanında uzun süreli park alanına bırakacağız.
All right, so we'll drop the car off at the airport longterm parking.
Tamam. Bak, arabamda kan istemiyorum.
All right, look, no blood in my truck.
Tamam, şimdi de... Kaldır.
All right, now...
Boşver.
It's all right.
Tamam, gidiyoruz.
All right, let's go.
Tamamdır, hadi parçalayalım.
All right, let's tear it up.
Her şey yolunda mı?
Everything all right?
Pekala, gidiyorum.
All right, I gotta go.
Pekala.
All right.
Pekala. Hadi.
All right, let's go.
- Pekala.
- All right.
Her şey yolunda mı?
Is everything all right?
Pekala, hairka Katie!
Ah! Well, all right, Katie.
Bir doktor.
All right, he's a doctor.
Dinleyelim bakalım.
All right. Let's hear it.
Sana iyi şanslar o zaman.
- All right, it's your job?
Peki. Görüşürüz.
All right.
- Olur, dostum. - Güzel.
All right, man.
Pekala, dostum.
All right, man.
Kafanızı eğin, tamam mı?
Keep your heads low, all right?
Pekala, tüm numaralar sende değil mi?
All right, you have all the numbers, right?
- Pekala, sadece sizin için.
- All right, just for you.
Pekala adamım!
- All right, man!
Kafalarınızı eğin, tamam mı?
Keep your heads low, all right?
Yatağın altı, değil mi?
Underneath the bed, all right?
- Pekala, hadi.
- All right, come on.
Tamam mı?
All right?
İyi misin dostum?
You all right, mate?
İyi misiniz?
All right?
Sorun değil, o kadar kötü değil Roger.
It's all right, it's not that bad, Roger. Yeah?
Tamam lütfen, aşırı tepki verme.
All right now please, don't overreact.
- Evet Duane, işi daha da bozma.
- Yeah, all right, Duane. Don't make it worse.
Pekala, işler iyice bozulmadan bir şeyler söyleyeyim.
All right, can I just have a word before things get too heated?
İyi misin Janet?
Are you all right, Janet?
İyi misin?
Are you all right?
İyi misiniz?
Are you all right?
Pekala.
All right...
- Tabii isterim dostum ya.
All right.
Tamam, tamam.
All right, all right.
Peki.
All right.