Altında translate English
52,626 parallel translation
Leydi Mal, büyü kitabınızı güvertenin altında bulduk.
M'lady Mal, we found your spell book below deck.
Neyse, merak etme her şey yakından izleniyor ve kontrol altında tutuluyor.
Anyway, you shouldn't worry, because all of this is being closely monitored and controlled.
Göz önünde olmanın ve farklı hayran kitlelerine kendinizi tanıtmanın yolunun bu olduğunu biliyordum. Sosyal etkinliklere katılmak ve farklı bir ışık altında giyinikken görünmek önemliydi.
And I knew that that is the way to stay relevant, to brand yourself to different fans, and to get yourself going out there in a social scene, in a different light with your clothes on.
Evimiz diyebileceğimiz bu cennet gibi harika bir yerde, tam da muhteşem Hollywood simgesinin altında.
so that we could build a life together in this absolutely delightful little paradise that we get to call home, here under the glorious Hollywood sign.
Oyuncular kadar kontrol altında olmayan insanlara prezervatif kullandırmak zaten oldukça zor.
Just because it's so difficult to get people who aren't being tested like the performers are to use condoms in the first place.
Seni oralara gitmeye zorlayamam ama biraz daha fikir edinmek istersen her şey elinin altında.
I can't force you to visit them, but if you'd like a little more insight, head for the stars.
Ama sen kaydırağın altında düştüğümde yakalamak için bekliyorsun.
But you're there at the bottom of the slide to catch me when I fall.
Ama buna da öküz altında buzağı aramak denir.
It's just the... It's the grasping for blame.
Ve onun altında
And underneath that
Nedenini açıklayamıyorum ama orada, yıldızların altında otururken günlerdir ilk kez kendimi huzurlu hissettim.
And I can't explain it... but sitting there under the stars... I felt at peace for the first time in days.
Büyük ihtimalle de benim komutam altında kazanılacaktır.
And it is most likely to happen under my direction.
Tek sancak altında toplanmaları için bir şehit yaratmış olursun.
You will have given them a martyr to unite them.
Sancak tarafına dümeni kırıp ateş altında kalmaya hazırlanmamız lazım.
We should veer to starboard as far as is possible and be prepared to take fire when we do.
Aman ha sorularımızın altında ezilmeyelim sonra.
We could suffer under the weight of our respective questions.
Şu koşullar altında kabul ederim.
These are the terms under which it will happen.
İkincisi ; eğer koşullar elverişliyse bazen ceset suyun altında "sabunlaşma" dediğimiz bir kimyasal değişim geçirir.
And then secondly, if the conditions are right, sometimes a body that's been left in water undergoes a chemical change called saponification.
Kardeşi de Jordan gibi altı yaşından itibaren gözetim altında.
The younger brother, who, like jordan, was taken into care before he turned six.
Ancak cesedi incelerken cesedin uzandığında yaranın hemen altındaki bölgede kalan tuhaf bir şey dikkatimi çekti...
But when I was examining the body I noticed something a bit odd about the area directly below the wound as he was laying.
Onların kontrolü altında olup adamlarını öldürmelerini mi istiyorsun?
Under their thumb, killing your people?
Baltanı el altında bulundur.
Keep that hatchet handy.
Normal şartlar altında ben sana bunu çok yakından tekrar tekrar gösterirdim aslında.
Now, under normal circumstances, I'd be showing you that real close over and over again.
Şu anki şartlar altında sohbet etmemiz uygun olur bence.
Well, I suppose a conversation would be acceptable under the current circumstance.
Açıkçası İGP'deki çalışmalarım Kara Kutu Programı'nın himayesi altında olduğu için bunu konuşmam yasak.
In truth... the bulk of my work for the HGP fell under the auspices of the Black Box Program, of which I am not at liberty to discuss.
Rick, işlerin kötü gitme ihtimaline karşı başka bir kozumuz da bulunsun diye burada kalmamızı istiyor. Kurtarıcılar'ın kontrol altında tuttuğunu sandığı güvenli bir yer daha.
Rick wants us to stay here in case things go wrong so there's another card to play, another safe place the Saviors think they control.
Bizim yanımızda savaş. Onları bozguna uğratalım ki, bir daha hiç kimse onların hercai kötü niyetlerinin altında acı çekmesin.
Fight with us, and we shall defeat them so that no one will suffer under their capricious malevolence ever again.
Tüm noktalar gözetim altında.
All points are covered.
Ve öyle sanıyorum ki bunun nedeni, zihninin kontrolün altında olması konseptinin senin için gerçekten erişilemez olan tek şey olması.
And I think it's because the only truly unapproachable concept for you is that it's your mind within your control.
Keşke tutumunu kontrol altında tutma yeteneği olsaymış.
I wish he had the ability to check his attitude.
Beğenmediysen çöp lavabonun altında.
The trash is under the sink, if you hate it.
Her şey kontrol altında, ama daha çok para lazım.
It's under control, but I need more money.
Hoşuma gitmiyor değil ama dört, altı dakika içinde sona eriyor ve bu sırada ikimiz de bedensel yaralanma konusunda risk altında olmuyoruz.
I like it, but, you know, it usually times out between four and six minutes, and neither of us are in any remote danger of physical injury.
Planlarının altında yatan düşünce gerçekten çok anlamlı.
Listen, I think the idea behind what you're doing, it's extremely noble.
Kaptan Vane asıldığından bu yana ortaya çıkan direniş hareketi ise kasaba hariç adanın tamamını denetim altında alacak kadar kuvvetlenmekten başka bir hal almadı.
has done nothing but grow strong enough to control almost every part of this island outside of Nassau.
Bu kırbaç Maymun'u 500 yıldır kontrol altında tutuyor.
That whip has kept Monkey under control for 500 years.
Orta düzey yöneticileri ve film yıldızlarını. Paralarını annelerinin kızlık soyadları altında Denver Wells Fargo'ya yatıranları.
Middle managers and movie stars, people who park their money in a Denver Wells Fargo under their mother-in-law's maiden name.
Arabanın altında kalmıştı fakat aramızda bir bağ vardı.
Car got her, but we'd grown attached.
Merak ediyorsanız diye söylüyorum, Maurice LeFay de gizemli koşullar altında öldü, onu üç numaralı kurban yapıyor.
Maurice Lefay, in case you were wondering, also died under mysterious circumstances, making him victim number three.
Ray'in şüpheli koşullar altında öldüğünü söyleyelim.
Tell him ray died under suspicious circumstance,
Anahtarı paspasın altında.
The keys are under the mat.
6 aydır dışarıda, otobanın altında yaşıyor. Bunu dinle.
Been out six months, living under the highway.
Deli Sweeney, büyük zorlukların altında, zor günler geçiren biri gibi gözüküyorsun.
Mad Sweeney, you look like a man who's fallen on hard times from a great height.
Yaylım ateşi altında buz ay kırıldı.
The ice moon fractured under the barrage.
Yatağının altında.
It's downstairs by his bed.
Onu susturmalıyız veya bu seçenek elimizin altında olmalı.
We need to shut him down, or at least have that option available to us.
Neyin risk altında olduğuna bak, Carrie.
Look at the stakes here, Carrie.
Aslında altı yaşına kadar baleye gittim.
I've actually taken ballet since I was six.
Altı yaşında bir çocuk.
He's six!
On altı yaşında kaç tane kızın sosyal bilinci böyle yüksektir ki?
What other 16-year-old even has a social conscience, you know?
Baba yapma, Monterey'de on altı yaşında beyaz bir kız internette bekaretini satıyor?
Dad, come on. A 16-year-old white girl from Monterey selling her virginity online?
Otoyolun altında.
Ground lot, under the highway.
Vergi kaçakçığından suçlu bulundu ve iki yıl gözetim altında tutuldu.
Now we see the light.