Anson translate English

Bay Anson, silahları çıkarın ve beklemede kalın.

Mr. Anson, break out the weapons, mister, and stand by.

- Anson Harris'i denetliyorum.

- I'm checking Anson Harris.

Merhaba, Anson.

Hi, Anson.

Ama adım Karen Anson. İyi.

My name's Karen Anson.

Az sayıdaki Sunderland deniz devriye ve bombardıman uçağını saymazsak Anson uçağı haricindeki uçaklar, alelacele biraraya getirilmişti.

To the exception of the hydroplanes Sunderland, that was few, e of the Anson, all the others aircraft were palliative.

Anson Parker.

Anson Parker.

Honus Wagner, Cap Anson...

Honus Wagner, Cap Anson...

Genç olan, Anson, hayattan daha yeni lezzet almaya başlamıştı, Fransa'daki hizmetinden sonra gittiği hastaneden daha yeni çıkmıştı.

The younger man, Anson, was just startin'to enjoy life having recently left hospital after service in France.

Doğru, Anson.

Right, Anson.

Burası dağ değilse, sınırları yeniden çizmek gerekir... Bizi de İngiltere'ye dahil edin, Allah korusun.

Well, if this isn't a mountain, then Anson might just as well redraw the border and put us all in England, God forbid.

Bu Bay Garrad ve adım Anson.

This is Mr. Garrad, and my name's Anson.

Bilim nedir, Bay Anson?

And what is science, Mr. Anson?

- Bay Anson.

- Mr. Anson.

Allah aşkına, Anson, takıntılı.

For God's sake, Anson, crank harder.

Asla! Bay Anson, şaşırttınız beni, böyle bir hata ile.

I'm surprised at you, Mr. Anson, makin'a mistake like that.

Neyse teşekkürler, Ben Reginald Anson.

Thank you anyway. Reginald Anson.

Siz Aden'e hiç gittiniz mi Bay Anson?

Have you been to Aden, Mr. Anson?

Siz Bay Anson?

You all right there, Mr. Anson?

Bay Anson'a da bir tane.

And one for Mr. Anson.

İyi geceler Bay Anson.

Good night, Mr. Anson.

Doğru, Anson, günün düzeni :

Right, Anson, the order of the day :

Anson!

Anson! - Yes.

Gel, Anson.

Well, come on, Anson.

Allah'ım.

Oh, God. Anson.

Anson. - Bir telgraf çekmek istiyoruz.

- We'd like to send a telegram, please.

- Kes sesini, Anson.

- Shut up, Anson.

Ben Anson, George.

It's Anson, George.

Haydi bitirmeye git... Hala ölçmek için ışık varken Bay Anson.

It was touch and go to finish while there was still light for Mr. Anson to measure.

Ve Betty Anson'la Ffynnon Garw'da sabahladı.

And so it was that Betty and Anson stayed a night on Ffynnon Garw.

Peki Anson, gerçekleştirme prosedürü için ararsa, ne yapayım?

Well what do I do if Anson calls about substantiation procedure?

Birilerinin Seattle'a uçup, Anson'ın kalbine kazık saplaması gerek...

Someone's got to fly to Seattle and drive a stake through Anson's heart...

- Yani Anson'la anlaşacak mısın?

- So you're gonna deal with Anson?

Hedeflere ulaşmaya söz vermiştin, Anson hisse başına bir dolar altmış demiştin.

You promised to meet the projections, Anson a dollar sixty per shares is what you said.

Mühim olan bugün, Anson.

Today is what counts, Anson.

Baer / Grant Yayıncılık yok Baer / Grant Yayıncılık yok Anson Baer yoksa.

There's no Baer / Grant Publishing no Baer / Grant Publishing without Anson Baer.

Muhtemelen denize açılmış senin ne cehennemde kaldığını merak ederek, emeklilik günlerinin tadını çıkarıyordur, Anson.

He's probably out there sailing and enjoying his golden years, wondering where the hell you are, Anson.

Bunun iyiliğin için olduğunu farzet, Anson.

Think it's in your best interest, Anson.

- Anson Baers, şehirde, Ritz Carlton'daymış.

- Anson Baers in town at the Ritz Carlton.

- Oyun, Anson Baer mi?

- Is Anson Baer the game?

Anson?

Anson?

Neredesin Anson?

Anson? Where are you, Anson?

Cevap ver.

Anson. Come back, Anson.

Anson'ı arıyorum.

Calling Anson.

Neredesin Anson?

Where are you, Anson?

- PC Anson.

- Shut it!

- Bay Anson!

- Mr. Anson!

Anson?

- Anson?

- Anson.

Anson.

- Anson!

- Anson!

Anson.

Anson.

Oh, Anson.

Anson. Morning.