English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Apprentice

Apprentice translate English

962 parallel translation
Aşçılığı, çırakken öğrendim.
I learned cooking when I was an apprentice.
Bir büyücü ve çırağı hakkındaki efsane.
A legend about a sorcerer who had an apprentice.
Bay Kralik, Matuschek Mağazası'nda işe 9 yıl önce bir çırak olarak başladı.
" Mr. Kralik started with Matuschek and Company nine years ago as an apprentice.
Sizden öncekine hemşire çırağı olarak yardım etti.
She helped your predecessor as a nurse apprentice.
- Siz çırak hemşire olmalısınız?
You'd be the nurse apprentice?
- O ceza aldı ve yerine beni gönderdiler.
- She was punished, so they appointed me as your apprentice.
İlk edebi eserlerini kasap çırağı iken verdiğini duymuştum...
I hear he made his literary debut as a butcher's apprentice.
Senin gibi gelecek vaad eden bir çırak daha görmedim.
I've never had a more promising apprentice.
Ya çırak olarak birkaç yıl çalışmamı, ya da sanat okuluna gitmem gerektiğini söylediler.
They say I ought to spend a couple of years as an apprentice, or go to a trade school.
Çoğunlukla Pip diye bilinen bir çırağın var mı?
Yes, sir. Have you an apprentice commonly known as Pip?
Lapérouse'un garson yamağı.
" Apprentice waiter at Laperouse.
Yetimhane kuzusu.
A parochial apprentice.
Tabut yapan biri tarafından getirilmişti.
He was apprentice down here to a coffin maker.
Ben tiyatroda bir çırağım.. .. ve sizden öğreneceğim çok şeyler var.
I am an apprentice in the theatre, and have much to learn from all of you.
"ÇIRAK ARANIYOR"
"apprentice WANTED"
O daha apranti.
He's an apprentice.
Bir terzi dükkanında çıraklık yapıyordum.
I was an apprentice in a dressmaking shop.
Çırak geyşa olmama yardım etmenizi dilemek için.
To ask you to help me to become an apprentice-geisha.
Bu günden itibaren adın Miyoei. Böylece bir hanımın çırağı oldun.
From today you will be called Miyoei, thus you become apprentice to the Mistress.
Miço olarak katılmıştım.
I joined as an apprentice.
Sizi Saigon kıyılarına indirene kadar kendinizi Birleşik Devletler hükümetinin misafirleri olarak görmemeniz için hiçbir neden göremiyorum.
I can see no reason why you and your apprentice shouldn't consider yourselves guests of the United States government until we can set you ashore at Saigon, do you?
Yardımcım, Conseil, ve ben de Paris Ulusal Müze'den Pierre Aronnax.
my apprentice, Conseil ; and I am Pierre Aronnax of the Paris National Museum.
Benim ilgileneceğim çok şey vardı, bu yüzden Ned Land'le ilgilenmesi için yardımcımı görevlendirdim.
There was much to occupy me, so I left my apprentice to deal with Ned Land.
Asistanım, günlüğümü aldığınızı söyledi.
My apprentice tells me you have taken my journal.
Halan ile amcanın yanında bir çırak olarak kalabilirsin.
You can be an apprentice here and stay with your aunt and uncle.
- Çırak mı?
- Apprentice?
Çırak mısın?
Apprentice?
Senin yerine geçecek yeni çırak bu.
Well, Jasio, here's the new apprentice to replace you.
Oğlumu çırak olarak aldı.
He took my son as an apprentice.
Sokağın aşağısında stajyer kapıcı olarak çalışıyor.
He works as an apprentice janitor down the street.
Karım beni çırağımla aldattı.
My wife took up with my apprentice.
Evet, belki biraz daha yaşlandığımda, ben senin çömezin olabilirim.
Yeah. Maybe when I get a little bit older, I can be your apprentice.
Şey, ne zaman senin çömezin olacağım?
Well, when I'm gonna be your apprentice,
- Doktorun asistanı.
- It's the doctor's apprentice.
Çıraklık günlerimin yararı oluyor ara sıra.
My apprentice days come in handy again.
Bir çırağımız var, efendim.
Uh, we got an apprentice, sir.
- Bu damga tam bir kopyadır. Keşiş'in sahip olduğu'nun aynısı. Bastille'de ki bir çilingir çırağının yaptığı bir iştir.
This seal is an exact copy of a seal used by monk work of apprentice of Maitre Antoine, the locksmith of Bastille.
Mosaku, yaşlı bir adamdı ve Minokichi, onun çırağıydı, 18 yaşında bir oğlan.
Mosaku was an old man and his apprentice Minokichi was a boy of 18.
Edgar sanki bir büyücü çırağı gibi büyü etkisi altındaydı.
Edgar was bewitched like the sorcerer's apprentice.
Halen çırak sayılırım ama gittikçe ustalaşıyorum.
I'm still an apprentice, but it's going to get much better.
Sadece doğal güzel olması Otsuya ve babasının çırağı... canlı ve aynı çatı altında aşk.
It's only natural to have the lovely Otsuya and her father's apprentice... live and love under the same roof.
Sadece basit bir çırak değilsin.
You're just a lowly apprentice.
Stajyer Hrma Milos, emrinizde.
Apprentice Hrma Milos reporting to work.
Beyaz şortlu sendikanın adamı, kırmızı şortlu ise kasap çırağı.
White shorts is a Union man and red is a butcher's apprentice.
Çırak öldü mü, Babacığım?
Is the apprentice dead, Daddy?
Bu kasabın çırağı...
It's just that butcher's apprentice...
Siang Birader de onun öğrencisidir
Brother Siang is her apprentice
Buradan ayrıldığımda, Köylülerim bana kayalıklara kadar eşlik etmişlerdi.
When I left to be an apprentice, the villagers escorted me to the headland.
Seni, Barnaby, aptal çıraktan beceriksiz memura yükselttim.
You, Barnaby, I'm promoting you from idiot apprentice to incompetent clerk.
Böyle bir çırağı olduktan sonra hiç de garip değil!
Is it any wonder, when you've got this sort of apprentice? !
Tahei'de çömlekçinin yerindeki çırak.
There's the apprentice at Tahei the potter's place.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]