Aramızda translate English
14,478 parallel translation
Kardeşin hayattayken Lara ile aramızda hiçbir şey geçmedi.
While he was alive, there was nothing between Lara and me.
Seninle seks yapmak istiyordum çünkü aramızda bir elektrik var sanmıştım.
I wanted to have sex with you because I thought that we shared something.
Ekselansları, Size söylemem gereken birşey var. Çok gizli ve kesinlikle aramızda kalmalı...
Your highness, what I have to tell you is top secret and must remain strictly between us...
Crusoe aramızda hatta en şüpheci şaşırttı.
Crusoe surprised even the most skeptical among us.
O kadar barıştan söz ettin ki artık aramızda barış yapmanın vakti geldi, sence de öyle değil mi?
You spend so much time talking about peace, I think it's time we made peace with each other, don't you?
İnsanlar, Deri Değiştirenler'den çamur doğumludan korktuklarından daha çok korkar çünkü aramızda fark edilmeden yaşayabilirler.
People fear Skinshifters more than any other Mudborn because they can live amongst us undetected.
Aramızda bir hain var.
We have a traitor among us.
Aramızda bazı konuklar olabilir mi?
Would it appear we have guests among us?
Çevireyim. Aramızda bir şey olup olmadığını bilmek istiyorsun.
Translation, you want to know if Jace and I are a thing.
Aramızda bir şey yok.
Nothing's going on between us.
Aramızda yeni bir oyuncu var anlaşılan.
We seem to have a new player.
Kendisi bugün aramızda yok.
He couldn't be here this afternoon
Bay Flaherty'nin artık neden aramızda olmadığını biliyorsunuzdur.
Well, I'm sure you're aware of the circumstances surrounding Mr. Flaherty's departure?
Ruiz artık buralarda olmayabilir ama biz bir şeyler ayarlayabiliriz aramızda.
Ruiz might not be around anymore, but I bet that we could work something out.
Tamam, anladım. Aramızda konuştuğumuz bir konuydu, evet.
Oh, okay, um... it's something that we talked about, yeah.
Aramızda kalsa nasıl olur?
What if he never finds out?
Aramızda kalsın.
Keep it confidential.
Sevgili Yeva bana en büyük arzusunun ebeveynleri ve aziz Ana'nın aramızda olması olduğunu söylemişti.
My darling Yeva told me that her greatest wish was that her parents and our dear Ana were here.
Yeva'ya onların aramızda olduğunu söyledim.
I told her I know that they are.
Bu aramızda kalsın, tamam mı?
Keep this between us, all right?
Hepinizin farkında olduğundan emin olduğum dedikodu, rapor, aramızda yaşayan yeni uzaylı türünün gözükmesi gibi durumlar var.
As I'm sure you're all aware, there have been rumors, reports, and sightings of a new breed of alien living among us.
Aramızda bir hain olduğu bilgisi elime geçti.
It has come to my attention that we have a traitor among us.
Kübalı, Porto Rikolu ; aramızda fark yok, biliyorsun değil mi?
Like, we're all the same, Cuban, Puerto Ricans.
Bu aramızda tam olarak çözüme kavuşmadığı için belki de direkt olarak onlarla temasa geçmeliyim.
Since this really isn't working out between us, maybe I should just deal with them directly.
Öyle, ama bu aramızda kalmalı.
He is, but we have to keep this quiet.
Ben hem sana selam vermek hem de şunu söylemek için aradım ; Aramızda her ne yaşanmış olursa olursun sen her zaman benim annemsin.
Well, I called to say hi and I also called to tell you that no matter what's happened between us, you're always my mother.
Bak aramızda dargınlık yok.
Uh, look, there's no love lost between us.
Sadece onlar değil, bütün köy aramızda olanları biliyor.
It's not just them. All the town knows we have a thing going.
- Aramızda.
- Between you and me.
Özel bir mesele. Aramızda kalsın.
A private matter.
Güvenli bir yere gidip bunu kendi aramızda halletmeliyiz.
We should get somewhere safe... - figure this out on our own terms.
Ayrıca, bunun hiçbir önemi yok, çünkü aramızda hiçbir şey yok.
It really doesn't matter because there's nothing going on.
Bayanlar ve baylar aramızda bir polis var.
Ladies and gentlemen, our boys and girls in blue.
Öğretmen arkadaşlarla aramızda ufak bir meblağ topladık.
We took up a collection amongst the teachers and such.
- Aramızda kalacak mı?
- Between you and me?
- Aramızda köstebek olması. - Ben olduğumu düşünüyorsun.
You think I'm the leak.
Sana baba figürü lazım, bizim aramızda olan gibi ama paralı.
You need a father figure, like you had with me, only with money.
Rocco'yu görmek bile, sanki Logan'ın aramızda olduğunu hissetmek gibi.
Seeing Rocco, it's like Logan is still with us.
Her neyse, ben ve iş arkadaşlarım, aramızda bir tane sağlıklı bir zihin ve beden bulamadık.
Anyway, me and my colleagues, we couldn't come up with one sound mind and body between us.
Lakin aramızda kalsın Kahire'nin benim yaşam biçimime bir hayli uygun olduğunu duydum.
But strictly entre nous, one has heard that Cairo is considerably more... accepting of my particular way of life.
Aramızda yaşamak üzere dünyaya atılmış. Kendini korumak ve fark edilmemek için asırlar boyunca farklı kimliklere büründüğünü farz ediyoruz.
He was cast to Earth, to live among us, assuming different identities over the centuries to protect himself, unnoticed,
İnsan şekli, aramızda rahatça dolaşabilmesi için gayet sıradandır.
His human form is unexceptional, so that he may walk easily among us.
Jemma, uygun bir zaman olmadığını biliyorum. Ama dün akşam aramızda geçenleri konuşabilir miyiz?
Uh, Jemma, uh, I know it's not a good time, but can we speak about what happened between us last night...
- Aynen. Bu yüzden aramızda geçen şeyleri...
Um, so, that's why, as... as... as things progress with our, um...
Kimse aramızda bir bağlantı kurmadı.
No one linked him to me.
Lydia, bu aramızda kalmalı. Çünkü kovulabilirim.
Lydia, this is gonna have to be just between us, since I can get fired for it.
Ama benimle konuştuğunda zihninin bir köşesinde iblisin göründüğünü ve şu anda bizzat aramızda olduğunu söyledi.
But when she spoke to me, she say from the back of her mind she seen that demon, and he be with us now in the flesh.
Seni tekrar aramızda görmek güzel Roy.
It's good to have you back, Roy. You've been missed.
Lütfen aramızda kalsın.
Please don't tell Madam...
Aramızda geçenleri düşünüyordum da, şey...
I've been thinking about it... about us...
- Aramızda yaşanan hiçbir şey...
Anything that happened between us...