Array translate English
1,044 parallel translation
Phoebus ışıklarını saçtığında hasat zamanı gelecek,... oraklarla kuşanıp,
When Phoebus'soft rays The harvest will array, Armed with sickles,
Ön sensör dizisinde tanı programı çalıştırılması öneriyorum.
Recommend we run a diagnostic on the forward sensor array.
Tamam, programı yeniden yükleyelim, sadece iskele ışını.
OK, let's do a program reload, port array only.
İskele algılayıcı ışını hâlâ devredışı.
Port sensor array remains offline.
Seyrüseyer algılayıcı dizisi işlemiyor.
Navigational sensor array inoperative.
Milyonlarca yıldır bu volkanlardan püsküren küller muhteşem çeşitlikteki türlerin geliştiği Serengeti'nin büyük otlaklarını besledi.
Ash, spewing from these volcanoes for millions of years nourished the great grasslands of the Serengeti where a wondrous array of species evolved.
Bağlanır bağlanmaz test etmek için sizi arayacağım.
I can see the array. I'll give you a call for a protocol test when it's hot.
Fakat anten donanımı...
Yeah. But the antenna array,...
Fakat Lorenzo, SWAT timi komple öldü. Ve anten donanımı da gitti.
But Lorenzo's SWAT team is dead, and the antenna array is gone.
Anten donanımı için gittiler.
They went for the antenna array.
Fazer ünitesinden gücü alıp, Makine Dairesi Kontrol Sistemine aktardım.
I diverted power from the phaser array and dumped it in the Engineering control system.
Büküm alanı ünitesinde keskin bir yükselme okuyorum.
I read a spike in the warp-field array.
Algılayıcılarımız faydasız.
Our sensor array is useless.
On beş takım, iki hafta ve o kadar büyük bir alan pek de hoş kombinasyon değil.
15 teams, two weeks and one long-range array. Not a great combination.
Birden çok alanı tarayabiliyoruz.
We're multiplexing the array.
Sancak tarafının başka bir alt işlemciye daha ihtiyacı var.
The starboard array needs another subprocessor.
Ana algılayıcı dizisini yeniden ayarlayabiliriz.
We can reconfigure the primary sensor array.
Şimdi de ışınlayıcı tipini gezegensel algılayıcı dizisine yönlendir.
Now, redirect transporter mode to the planetary sensor array.
Kim yaptıysa, algılayıcıları atlatmak için gezegensel algılayıcı dizisini kullanmış.
Whoever did it used the planetary array to bypass the sensors.
Argus Dizisi'ne, Federasyon'a ait uzayın kıyısındaki uzayaltı teleskopuna vardık.
We have arrived at the Argus Array, a remote subspace telescope at the very edge of Federation space.
Dizi'nin güç reaktörü çok dengesiz.
The reactors that power the Array are very unstable.
Dizi'nin 1.8 km uzağında kimliği belirsiz bir cihaz saptıyorum.
I am picking up an unidentified device 1.8 kms from the Array.
Dizi'yi bozanın o şey olduğuna bahse girerim.
I bet that's what damaged the Array.
Dizi'yi kurtarmak istiyorsak, ona ihtiyacımız var.
Look, if we want to save the Array, we need him.
Bilgisayar ve Dizi arasındaki bağlantı çalışıyor mu?
Is the interface between the computer and Array working?
Komutları Dizi'ye iletiyoruz.
Transmitting commands to the Array.
Patlama, tüm Dizi boyunca... bir zincirleme reaksiyon yaratacak.
The explosion will create a chain reaction along the entire length of the Array.
Dizi'yi güvenceye alabilmek için gerekliydi.
It was necessary in order to secure the Array.
Enkaz yüz km ² alana dağılmış.
Debris covered 100 square kilometers. - Is it a weapons array?
Buradaki yön bulma saptırıcısı donanımı ya da geriye kalanı.
What we have is a navigational deflector array. - Or what's left of one.
Kurtarılan saptırıcı donanımının nasıl olup da Ferengi'lerin eline geçtiğini bulmayı umuyoruz.
We hope to find out how the salvaged deflector array ended up in the hands of the Ferengi.
Neden Vulkan kalkanından istesinler ki?
Who'd want a Vulcan shield array?
Bulgularımı sizin kendi iletişim dizilerinizle kıyasladım.
I have compared my findings with your own transmission array.
Savaş gemisi ön silahlarına güç veriyor.
The war bird is powering up its disruptor array.
Size karşı üstün gelmemde elbette şansın da etkisi var.
Chance has allowed me to array against you.
Başkan Bush Sovyetlerin barış görüşmelerini reddeti.
and taking control of their lives and reaching out your hand to people who need it. That's a common array of concerns.
Bu durumda, zamanımı ön fazer dizilerinin bakım denetimlerini yapmakta kullanırım.
In that case, I will use the time to check the forward phaser array.
Şimdi uzun menzilli sensör dizilerine erişmeye çalışıyorum.
I am now attempting to access the long-range sensor array.
Ön sensör dizileri devreye giriyor.
Forward sensor array coming on line.
Sizden ana fazer dizileri ile yedek jeneratörler arasında bir yan bağlantı kurmanızı istiyorum.
We need a bypass between the phaser array and the secondary generators.
Kaptan, füzyon reaktörlerini kalkanlara aktardım.
Captain, I've transferred fusion reactors four through nine into the shield array.
Hayır algılayıcılarımız hasar gördü.
No, the explosion damaged our main sensor array.
Köprü, bütün ışınlayıcı devreleri hata arama moduna geçtiği için geçici olarak devre dışı kaldı.
Bridge, the transporter array is in a diagnostic mode.
Bir dizi emitörü yönlendirmek üzere Zayra lV de ki Yıldız üssündeydim.
I was called in to reroute an emitter array on Zayra IV.
Faz uyaranları yayınlayıcı dizisine bağlı.
The phase inducers are connected to the emitter array.
Bir tanı moduna birim kilitlemek, yalnızca şablon arabelleği boyunca durağan bir madde dizisi gönderir.
Locking the unit into a diagnostic mode just sends matter array through the pattern buffer.
Rezonatör dizisini değiştirmişsiniz.
You've changed the resonator array.
Şimdiki pozisyonumuzun yaklaşık 400.000 km. güneyinde bir anten dizisi var.
There is an antenna array 400,000 kilometers south of our present position.
Dizi bize uzak.
The array is directed away from us.
- Farklı bir sonar olabilir mi?
- How about a towed sonar array?
Patlama Dizi'yi yok edecek.
The explosion will destroy the Array.