Aynasız translate English
798 parallel translation
Hey, aynasızın elindeki de ne?
Hey, what's that cop doing there?
Bu aynasızın ne işi var burada?
What does that bull want in here?
Senin gibi bir aynasız asla Rico'ya kelepçe takamaz.
No buzzard like you will ever put any cuffs on Rico.
Senin gibi bir aynasızın bana asla kelepçe takamayacağını söylemiştim.
I told you a little buzzard like you will never put any cuffs on me.
Ellerini onun üzerinden çek, seni lanet aynasız!
Take your hands off her, you damn copper!
Baş aynasız!
The top copper!
Hey, aynasız o çam yarmalarına uzaylı olduğumu söyle!
Hey, flatfoot, tell those bulls I'm an alien.
Aynasızın biri San Francisco'nun en fenalarından hem de.
He's a copper, And the toughest one out of Frisco.
Dan'ı kilit altına aldı. Aynasız anahtarı bu cebine koydu.
Dan is in the brig, the copper's got the key here.
Kocam olacak aynasız kendini zeki sanıyor, ama ben ondan bir adım öndeyim.
That flatfoot I married thinks he's smart, but I'm just one jump ahead of him.
Tüfeği çevir aynasız.
Put your gun up, copper.
Orada banyo yok, seni aynasız.
There ain't any shower there, copper.
Hadi, aynasız.
Come on, copper.
Hadi aynasız! Gelde kurtar kızı.
Come on out and get it.
Seni gidi soğuk nevale aynasız seni!
You frozen-faced flatfoot.
Git başka yerde vızılda. Aynasızlardan hoşlanmam.
Go buzz somewhere else I don't like bluebottles
Aynasız geliyor.
Here comes the beef trust.
Aynasız eğri yürüyor olmalı.
That cop don't walk right or something.
Hey, aynasız!
Hey, flatfoot!
Aynasız argoda profesör anlamına geliyorsa, o zaman ben aynasızım.
Well, if bull is the slang word for professor, then I'm a bull.
Sen öyle san aynasız!
That's what you say, copper!
- Sadece bir aynasız.
- Only a flatfoot.
Aynasızın duyabileceği şekilde söyle.
Louder so the cop can hear ya.
- Ağır ol aynasız.
Watch it, copper.
- Kim demiştin aynasız?
- Who was that, copper?
Ben'Manda'diye birini tanımıyorum aynasız.
I don't know anybody by the name of Moose, copper.
Peoria'lı aynasız. - Olamaz.
- That's Hardy, the flatfoot from Peoria.
Bir aynasız.
A shamus.
- Adın ne, aynasız?
- What's your name, copper?
Burada ne kadar bekleyeceğiz, aynasız?
How long do we have to wait here, copper?
Ve bana da aynasız deme.
And don't call me copper!
Ona aynasız demememizi istiyor.
He says don't call him copper.
Biz de sigara içebilir miyiz, aynasız?
Is it all right if we smoke too, copper?
Sağ ol, aynasız.
Thanks, copper.
Hey, dur bir saniye aynasız.
Hey, now wait a minute, copper.
Üstünü ara aynasız, silahı var!
Frisk him, copper, he's got a gun!
- Eller yukarı, aynasız.
- Stretch, copper.
Burada hiç aynasız yok.
- There's no police around here.
- Burada hiç aynasız yok.
- What? - There's no police here.
Ya da kırışık pantolonlu, eski püskü ceketi olan aynasızın tekine dönerim.
Or end up a bull in a crummy jacket and wrinkled pants.
Aynasız değilim.
I'm not a Copper and this ain't a touch.
Sana zeki olduğumu ispatlayacağım, aynasız.
I'll prove I'm smart, copper.
Bu ense vuruşuydu, aynasız.
That was a rabbit punch, copper.
Her yer aynasız kaynıyor.
They've got scouts out everywhere!
Çekil yoldan aynasız, hadi.
Get out of the way, copper, go on.
- Evet, bir aynasız.
- For me? - Yes, a cop.
Bir aynasızın blöf yapmasını izlemekten... daima zevk almışımdır.
It's always a pleasure to watch a cop four-flush.
O aynasız telefon numarasını öğrenecek.
That copper'll grab this number.
Şu adi aynasız.
That dirty cop.
Şu aynasızın biraz aklı olsa, parayı alıp bizi bırakırdı.
This flatfoot had any sense, he's supposed to take it and let us go.
Aynasız damladı.
The fuzz.