Ayran translate English
173 parallel translation
Ayran.
- Buttermilk.
- Biraz da ayran.
- And some buttermilk.
Sandviç ve ayran olduğunu duydum.
I heard something about sandwiches and buttermilk.
Masalları ciğerli sosis ve ayran ile karıştırmamalısın.
You shouldn't mix fairytales with liverwurst and buttermilk.
- Bizimle bir bardak ayran içmeye ne dersiniz?
- Would thee care to join us in a glass of buttermilk?
- Ayran?
- Buttermilk?
- Ayran.
- Buttermilk.
- Üç ayran, Hollandalı.
- Three buttermilks, Dutchy.
- Ayran?
- Buttermilks?
Burada ayran bulunmaz. Bunu biliyorsun, Nell.
You know I don't keep buttermilk in here, Nell.
Şunun şurasında içtiğiniz ayran!
You'd better take it easy on that buttermilk!
Niye ayran içmeye devam etmedin?
Why couldn't you stick with buttermilk?
- Ayran, lütfen.
- Buttermilk, please.
Jeremiah, Bay Peterson'a ayran ver.
get Mr. Peterson some buttermilk.
Çay, kahve, ayran gibi alkolsüz içkiler içerim.
I drink tea, coffee, liquid yogurt,.. soft drinks, water...
Daha önce Tanrı'nın elini görmemiş... ağzı açık ayran budalaları gibi bakmasanıza!
Don't stand there gawping like you've never seen the hand of God before!
Yayık ayran... istediğinizi alın.
Buttermilk... Take what you like.
Ayran olacak.
It's buttermilk.
Sana bir bardak ayran getireyim.
I'll bring you a glass of buttermilk.
Bir yudum viski yada yumuşak bir yatak, veya bir bardak ayran gibi. veya, söyle, ah...
Like a sip of good whiskey or a soft bed or a glass of buttermilk or say, uh...
Ayranı unutma.
Don't forget the buttermilk.
Buradaki ağzı açık ayran budalaları.
Every chin in this store.
Ernie, ayranımı unuttun!
Ernie, you forgot my buttermilk!
İnanılmaz bir vücudu var. Hele memelerini bir görsen... ayağa kalkıp, yayık ayranı diye yalvarırsın.
She's got the most incredible body, and a pair oftitties... makeyou want to stand up and beg for buttermilk.
-... neden ayran aldın?
- And why did you buy buttermilk?
- Ayran mı almışım?
- I bought buttermilk?
Ayran boğazımda takılı kaldı!
This buttermilk is stuck in my throat!
Ayran 17, burası Cobra.
Pop smoke. Over.
ekmek arası ızgara köfte marul, dometas ve mayonezli ve ayran.
Grilled chicken sandwich with mayonnaise and lettuce and tomato. And a vanilla milkshake.
iki tane ayran.
Two vanilla milkshakes.
Seni hasta eden şeyler için yayık ayranı gibisi yok.
Nothing like buttermilk for what ails you.
Biraz yayık ayranına ne dersin?
How about some more buttermilk?
3 yumurtalı omlet, ayran iki beyaz ve yanında meyve.
A 3-egg sunny, tall buttermilk pigs, browns, double white and side berries.
lsaac'la ben arabada otururken ayranımız kabarmaya başladı.
Me and Isaac started getting kinda frisky in the car.
Aptal! Ben burada dayak yerken sen ayran içiyorsun!
I'm getting a beating and you're enjoying a yogurt-drink!
Bunlar yayık ayranından mı?
ARE THESE BUTTERMILK?
Madem öyle yukarı buyurun. Bir ayran falan için sonra yemeğe geçeriz.
At least come up and have a drink before dinner.
Eğer bacımız bir ayran içerse...
Would she care for a drink?
Belkide bitkilerle beni ayran tek fark, Yaşadığım değişim konusunda yalan söylemem.
Maybe the only distinction between the plant and me... is that afterward, I lied about my change.
Bu benim gecem olduğuna göre ve ayran gönüllü sevgilim Patrick orada olacağı için, ki kendisi sana karşı anlaşılmaz bir bağlılık duyduğu için bu güzel elbiseyle albenini kapatacağız.
So seeing as it's my night, and my fair-weather jack-of-no-trades boyfriend Patrick is going to be there and he has some sort of unholy attachment to you we're gonna keep your wiles covered under this lovely subdued dress.
Ben konuştuğum esnada bile, siz milyonlarca kanepede yayılmış ayran budalaları gerçeklikle bağınızı kaybediyorsunuz. Gerçi bana göre gerçeklik fazla abartılan bir kavram.
Even as I speak, millions of you slack-jawed couch potatoes are losing your grip on reality which in my opinion, is highly overrated anyway.
Şişede ayran.
Yogurt shake in the flask.
Seni küçüklüğünden beri tanıyorum. Bildiğim bir şey varsa o da yardıma muhtaç bir kadın gördüğünde tam bir ayran budalası kesildiğin. - Budala falan değilim.
I've known you all your life, and if there's one thing I've noticed, you are a stone sucker for the damsel in distress.
Ayran!
Buttermilk.
Ayran 17'ye.
I would do it for you, Curtis.
Burası Ayran 17.
Cobra, Cobra.
Ayran 17.
Contact on your visual.
- Kobra'dan, Ayran'a.
- Please.
Kobra, Burası Ayran 17. Görüş alanınızda, duman patlatın.
Uh, Cobra, Buttermilk 17.
Belkide ağzı açık ayran budalası gibi davranmamamız gerekiyordur.
Maybe we shouldn't look a gift horse in the mouth.
Bakma, ayran.
Don't look, buttermilk.