Ağrıyor translate English
5,245 parallel translation
Kaburgalarım hâlâ ağrıyor.
My ribs are still a little sore.
Anasının gözü gibi ağrıyor.
Hurts like a mother.
- Dunkie, miden mi ağrıyor? - Tamam.
Dunkie, having some belly troubles?
Karnım ağrıyor.
My tummy's aching.
- Biliyor musun, benim... benim başım ağrıyor.
You know, I s- - I have a headache.
Boynum ağrıyor.
My neck hurts.
- Biraz başım ağrıyor.
I have a slight headache.
Hadi Miko, seçeceksen seç çünkü ayaklarım ağrıyor.
Come on, Miko, make your pick cause my feet hurts.
- Birazcık başım ağrıyor.
- I have a little headache.
- Carl'ın dişi ağrıyor.
- Carl's teeth hurt.
Yine kulağın mı ağrıyor yoksa?
It's not your ear again, is it?
Bu elim çok ağrıyor.
This hand is killing me.
- Başım ağrıyor.
I'm just dizzy. I'm dizzy.
Başım ağrıyor biraz.
Just a little dizzy.
Bilirsin, bazen başım ağrıyor.
You know, sometimes I get these headaches.
Katie sersemlemiş ve midesi ağrıyor.
Katie over here... she's groggy, she has stomach pain.
Bir yerin ağrıyor mu?
Are you in pain?
Midem ağrıyor biraz.
I've just got a bit of a stomach ache.
Sadece sırtım ağrıyor.
Yeah, it's just my back playing up.
Senin için kalbim ağrıyor aşkım.
My heart aches for you, lover.
Başım ağrıyor.
I have a headache.
3 bileğin boyadan dolayı ağrıyor sanıyordum.
About three I thought your wrist hurt because of painting.
Bütün vücudum ağrıyor.
My whole body hurts.
Ofiste geçirilen uzun bir günden sonra bacaklarınız yorulmuş ve ağrıyor olmalı.
After a long day in the office, your legs must be tired and aching.
Midem ağrıyor, Rahibe Hildegarde.
I had a stomach ache, Sister Hildegarde.
Hayır, benim... karnım ağrıyor.
No, I've... I've got a tummy ache.
- Deli gibi başım ağrıyor.
- I have a killer headache.
Kafam çok kötü ağrıyor.
It hurts so bad.
Başım çok ağrıyor.
I have a splitting headache.
Başım ağrıyor.
My head is aching.
Benim bütün vücudum ağrıyor. Hey, lolipop, tavuk.
My entire body is aching.
Jelibon, Bir sorunu halletmeye kalktığında başın ağrıyor, değil mi?
Jelly Bean, your head hurts when you try to solve problems, doesn't it?
- Aslında ağrıyor.
- It actually does.
sadece biraz başım ağrıyor, gerçekten.
I'm just headachy, really.
Ciddiyim, nefes alırken ağrıyor.
Seriously... it hurts when I breathe.
Birazcık ağrıyor. Fazla değil.
( Sighs ) An ache, really.
Başım ağrıyor.
My head hurts.
Evet. Başım biraz ağrıyor.
Oh, yeah, just... head hurts a little bit?
- Çok ağrıyor olsa gerek.
Ugh! That sounds painful.
- Karnım ağrıyor.
- Yeah. My guts are sore.
Boğazım ve başım ağrıyor.
I've got such a sore throat and my head's aching.
Evet sadece başım ağrıyor.
Yeah, just a headache.
Ağrılı gözlerim kraliçeyi ve prensesi görmek için sabırsızlanıyor.
Me sore eyes can't wait to see the queen and the princess.
Baş ağrısı yaşıyor musun?
You're getting headaches now?
Başım bir nedenden dolayı ağrıyor.
God, my head hurts for some reason.
Anna bebeğin ağrısı var, Anna bebeğin canı yanıyor...
Baby Anna pain, baby Anna pain...
Ayakkabı bağcıklarımı bağlamak için her eğildiğimde vücudumun her noktasını ağrı kaplıyor.
Every bone and muscle in my body screams with agony when I attempt to tie my shoelaces.
Ama ağrımıyor ki.
But they don't hurt.
Arkadaşınız zaten azami dozda ağrı kesici kullanıyor.
Your friend's already on the highest dosage of painkillers.
- Reggaeton başımı ağrıtıyor.
That reggaeton shit gives me a headache.
Başım ağrıyor.
Right. My head hurts.