English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Ağış

Ağış translate English

12,875 parallel translation
Misafir ağırlayalı çok uzun zaman oldu.
It's been so long since I've entertained.
Buchanan'ın ağızlığı çıktı!
Buchanan's mouthpiece goes out!
Leonard'a zaferi getirecek olan şey sol kroşesi ama ayrıca iki bacağına birden ağırlık veriyor.
The key to Leonard is his left jab. But it's also working in tandem with those legs.
Yüzün biraz ağırlaşmış gibi.
You look a little heavy in the face.
Çamur çok kalın ve ağır, Canavarların gelmesini engeller.
The mud's so thick and heavy, it blocks the monsters from coming up.
Burnunun olduğunu fark ettin mi Ağır bir akışı geçiriyor mu?
Have you noticed that your nose is having a heavy flow day?
Ağ örgün nerede?
Where's your net?
Bütün ağır topları çağırıyor.
He's calling all the shots.
- Ağır bayan sıkıcı Affedersiniz.
- Excuse me, boring heavy lady.
Şu anda büyük tahta sandıklarda, ağır tenekeler içinde.
Right now, it's packed in heavy tins inside big wooden crates.
Orijinal ambalaj çok ağır.
The original packaging, it's too heavy.
Indianapolis düşman gemilerini ve uçaklarını indirmek için tasarlanmış ağır bir kruvazördür. Ama silahlarımız denizaltılarına karşı işe yaramıyor.
The Indianapolis is a heavy cruiser designed to take out enemy ships and aircraft, but our guns are useless against submarines.
Belge işi çok ağır olur.
The paper trail's too heavy.
Çok ağırmış ya!
So heavy.
Buna göre, bir suç, herhangi bir ağır suç işlenmesi sırasında, kişi hayatını kaybederse, o ağır suçu işleyen kişiler, taammüden olmasa bile, cinayetle itham edilebilirler.
Which states if a death occurs during the commission... Of a felony, any felony... The persons responsible for that felony...
- Çok ağırmış.
- Is that difficult!
Ş ž ehrin altında burası gibi büyük bir tünel ağı var.
There's a whole network of tunnels like this under the city.
Güven tesis etmesi için harcadığı 2 yıl terör ağına sızması, hepsi boşa gitti.
Two years building her trust, infiltrating the terror network, wasted.
- Çok ağırmış.
This is heavy.
Çok ağırmış be.
He's very heavy.
- Altınlar ağırmış.
This gold's heavy.
Esirleri serbest bıraktığında ağır yaralıymış ve yalnız başına ormanlık alana doğru at sürmüş bir daha gören olmamış.
She said he was badly wounded when he freed the prisoners and he rode out into the brush alone, never to be seen again.
Bu ağır bir makineli tüfek, dakikada 550 tur atıyor.
That's a heavy machine gun, lays down 550 rounds a minute.
Ve bir kahraman olarak kutlanarak, Bu, genç bir adamın omuzlarında ağır ağır olmak zorunda.
And being celebrated as a hero, that's got to weigh heavy on a young man's shoulders.
- Çikolata olamayacak kadar ağırmış.
- Too heavy for chocolates, huh?
Ağırlaştırılmış ceza gerektiren suç için Huntsville'de 10 yıl.
10 years in Huntsville for aggravated assault.
Hastalığı kapanlar, yalnızca kendilerinin duyabileceği gizli bir ağ üzerinden konuşuyor sanki.
It's like the infected are communicating on some secret network that only they can hear.
Tanrı, sırtına ağır bir yük koydu.
The Lord has placed a heavy burden on you.
Bu çok ağır bir hikâye baba.
That's a heavy story, Pop.
Ağır şeyleri genelde ben kaldırıyorum burada çizelge var, neyinin ne zaman yapılacağını görürsün.
Now, I do most of the heavy lifting, but there's a timetable here so you can see what he has, when.
Hırsızlık ve ağırlaştırılmış saldırı için.
Michael Regan, you are under arrest for burglary and aggravated assault.
Ama doğru ellerde hazırlandığında ağızda volkan patlamış hissi verir.
But when it is prepared correctly, it is like a volcano erupting in my mouth.
Ağır konuştun.
That's deep.
Ağırmış.
It's heavy.
Bir kız için çok ağırmış.
For a woman who is damn hard.
- Ağır antipsikotik ilaçlar kullanıyor.
- She's using heavy anti-psychotics.
Ağır sıçtık.
We suck so fucking hard.
Ağır bir kelime oldu.
Well, that's a strong word.
Bir anlamı olacaksa eğer, Yeterince ağırbaşlı oldunuz dayanmak için, hatta canınız çok yandığı halde bile.
If something's worthwhile, you've got to be hard-headed enough to stick with it, even when it hurts.
İyi bir kablosuz ağ sinyali alamıyoruz ki sinyal alabilmek sunum açısından bizim için çok önemli.
And we can't get a good Wi-Fi signal, which is essential to our presentation.
- Ağır hava saldırısı?
- Shock and awe?
Sana söylüyorum, eğer arabaları çekmezsek... üzerindeki tüm bu ağırlıkla... garaj kapısı kımıldamaz bile.
I'm tellin'ya, if we don't move them cars... the garage door ain't even gonna budge... with all that weight on it.
Bugün Connaught Köprüsü'nde silah sesleri duyuldu. Beş ölüm vakası ve sayısız ağır yaralanma doğrulandı.
Gunfire broke out earlier today on the Connaught Bridge, with five confirmed fatalities and numerous seriously injured.
Bu da demektir ki kış uykusu yüzünden her gün ağırlığımca yemek zorundayım.
It means that I have to eat my... Weight every day, for hibernation purposes.
Normalde Üstad Po'nun mütevazi evinde seni ağırlarız, ama şüpheli niyetlerle burada olduğun açıkça belli.
We normally would welcome you to master po's humble home, but it's clear that you're here with dubious intentions.
Şanslıyız ki ağırlığı ve boyutu bir iskambil kartıyla aynı. O yüzden kart cambazlığına ağırlık vermeliyiz.
Luckily, it's similar in weight and size to a playing card, so we're gonna have to brush up on our card-istry.
- En yetkili ağızdan.
- Ooh, from the horse's mouth.
Ağır ama sanırım sadece belki sadece, 30 ya da 40 kilo gibi.
It's heavy, but I think maybe only, like, 30 or 40 pounds.
Ağır bir anlamı var bunun, dostum.
That's some heavy shit, man.
Ağırlığınız 68.723 kilogramdı, rüzgar kuzey kuzeybatı, sıcaklık eksi altı.
Your weight was 151,510 pounds, wind and temperature north, Northwest, 21 °.
İnternet'i dışarıdan bir ağ ile kopyalamış olabilirler.
And that can't be done outside the network.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]