English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Aşırı

Aşırı translate English

63,578 parallel translation
Evet, bu ateş tipleri, yüksek sıcaklıklta yanan ateş çünkü alevler aşırı sarı.
The... uh, yes, the fires were... high-temperature accelerant fires, because the flames... were, were... very yellow. Very yellow?
- Aşırı sarı mı? Yüksek sıcaklığa sahip ateş hakkındaki uzman görüşünüz bu mu?
And that's your expert opinion on accelerant fires?
Bir keresinde süremiz çok azdı ve Doctor Wells de bize aşırı yükleniyordu.
There was this one time we had this very strict deadline, and Dr. Wells was super hard on us.
Aşırı derecede güçlü ve yenileyici bir şey.
Something extremely powerful and regenerative.
Bu aşırı çirkin binada öğrendiklerinden bir şeyler hatırlıyor musun, bunca zamandır?
Do you remember anything you learned in this incredibly ugly building, all those years ago?
Bu arada, bence misafirlerimizi etkilemede biraz aşırıya kaçmışsın.
By the way, I think you may have gone a little bit overboard with the number of compelled guests.
İşte bu yüzden deneyemize vereceğiniz cevabı aşırı derece merak ediyorum.
Which is why it'll be so interesting to see what decision you make for this experiment.
Babasına karşı aşırı derecede öfkelenmesine neden olacak bir şey.
It's a revelation that might send him over the edge against his Father.
Bildiğin gibi aşırı heyecanlı davranıyor.
He's dramatic, as you know.
Onun nasıl sinir hastası, aşırı tepki veren zaman ayarlı bomba olduğunu biliyordum.
I had a sneak peak at what a neurotic, overreaching, time bomb she was.
Sürekli mesaj çeken, aşırı korumacı.
Texting constantly, ultra possessive.
O aşırı kendini beğenmiş.
He's very prancy. Mm-hmm.
Aşırı duyarlı bir yapım olmalı.
What a delicate constitution you must have.
Max aşırı tepki verdiğimi düşünüyor ama...
But Max thinks I'm overreacting, but I...
Aşırı gururun, sen ve senin sahte oğlun.
And the hubris... You and your pseudo son?
Bu aşırı derecede aptal bir fikir.
This is a colossally stupid idea.
En aşırısı 13 yaşımızda Alice'in Cooper'dan edepsiz kısımları sesli okumasıydı.
The best I had was Alice Wilson reading the dirty bits of Jilly Cooper out loud when we were 13.
Bir aşırı korumacı herpetoloğun, iğrenç yaratıklardan oluşan koleksiyonunu korumak için girdiği isteri krizleri yüzünden
Due to one overprotective herpetologist's hysteria over the safety of his appalling collection of creatures,
"Mamba du Mal, kuzey yarım kürenin en ölümcül yılanlarından biridir, aşırı tesirli zehriyle bilinir."
"The mamba du mal is one of the deadliest snakes in the hemisphere, known for its powerful venom."
Aşırı etkilenenleri evine göndeririz.
The people that are too affected, we send home.
... aşırı cezalandırma diyebiliriz.
Go ahead, classic case of overcharging.
Aşırı tepki göstermiş olabilirim.
I-i may have overreacted.
Aşırı tanrımsı.
Very godlike.
Otobüs şirketinden haber aldıkları an arayacaklardır.
They'll call as soon as they hear from the bus company.
Demek istediğim içeride şu çana uygun bir saklama yeri bulduktan sonra, sen ve ben boş bir şırınga alalım... ve doğruca Elena'nın Brooklyn'deki deposuna doğru yola koyulalım.
I mean that as soon as we put that bloody bell into a suitable indoor hiding place, let's you and me grab an empty syringe, and head straight for Elena's warehouse in Brooklyn.
Bastırabildiğin kadar bastır.
Squeeze that as tight as you can.
Grip aşısı yüzünden sanırım.
I guess,'cause of the flu shot that I got?
Uber şoförü olarak çalışan masum bir üniversite öğrencisi ölürken kendisi üzerinde dört yıldır çalıştığı tezini kurtardığı için.
Because the poor sap saved himself? Correction. Because he saved the dissertation he'd been working on for four years, while an innocent college student working as an Uber driver died.
Çeviriyi alır almaz büyüyü yap.
As soon as I get the translation, you cast the spell.
Çok sinirli ve kalbi kırık bir şekilde öldü.
And she would've died, pissed as hell and heartbroken.
Beth'in fikrini falan istemiyorum, acilen Trish Winterman'ı ifade vermeye hazır hale getirip bize yardımcı olmasını istiyorum.
I don't want a steer from Beth, I want her to help us get Trish Winterman's interview done as a matter of urgency.
Daha iyi olduğunda onunla görüşmeye devam edeceğiz ancak saldırı sabahı kocası dışında bir adamla ilişkiye girdiğini bize söyledi.
We'll need to conduct interviews with her when she's more recovered. But... She did make us aware that she had sex with a man, not her husband, on the morning of the attack, though, er, as of now she's currently reluctant to tell us his identity.
- Bu ikisi ilk seferin değil sanırım.
Sounds as though they're not the first.
Son saldırılardan önce Trish Winterman saldırısı için ana şüphelimiz kimdi?
Before these reports of non-recent attacks, who were lining up as our key suspects for the attack on Trish Winterman?
Saldırıya uğrayan kişi henüz kendini bizimle görüşmeye hazır hissetmiyor.
The woman herself is not as yet prepared to disclose to us.
- Emin olun Uhtred ölmüş sayılır.
Rest assured that Uhtred is as good as dead.
- Ölmüş mü sayılır?
As good as dead?
Hayır, anlaştığımız gibi birlikte gideceğiz.
No, we go in as agreed, together.
Kont Olaf'ın şürekâsı tarafından kaçırılıp ailenin yasal vasi olarak Dr. Montgomery'yi atadığını size söyleyemeden bir ağaca bağlandım. Sizden haber bekliyor.
- I was kidnapped by Count Olaf's associates and tied to a tree before I could tell you that the Baudelaires'uncle, Dr. Montgomery, was designated by the parents as their legal guardian and has been waiting to hear from you.
Yaşınızdan dolayı bir konuşmanın dışında kalmışlığınız varsa Baudelaireların, kaderlerini belirleyecek bu konuşmaya katılamayarak üst kata çıkarken neler hissettiklerini anlamışsınızdır.
If you have ever been left out of an important conversation due to your age, then you know how the Baudelaires felt as they trudged up the stairs, unable to participate in the conversation that would determine their fate.
Ama Klaus yukarıdan baktığında, çalıların tanıdık, kötücül bir gözü andırdığını görünce labirenti hem sır hem de tehlikelerle dolu bir yere benzetti.
But as Klaus looked down at it, seeing the way the hedges snaked to form a familiar sinister eye, it seemed to contain both secrets and danger.
Monty'nin naaşı kaldırılmış olsa da Sürüngen Odası, Klaus'a eskisi kadar davetkâr gelmemişti.
Even though Uncle Monty's body had been removed, the Reptile Room was not as inviting to Klaus as it had been the day before.
Mamba du Mal, hem ısırır hem boğar.
The mamba du mal bites as it strangles.
Varır varmaz ara.
Call me as soon as you get there.
Aşırı derecede iltihaplanmış.
They're very inflamed.
Axe gözaltına alınır alınmaz, haber duyulmadan önce onlarla konuşmalıyız.
- As soon as he's in custody, before the news streams out, we should sit them all down.
İyi bir bilardo oyuncusuna böyle bir avantaj verirsen oyun bitmiş sayılır.
Ball in hand. You give a good pool player that kind of advantage, your game's as good as over.
- Hayır, ikisini de benden gördün. Şu an gördüğün gibi, koşulsuz şartsız.
Both of which you have received from me, as you are right now, without condition.
Axe'in şahsi parasıyla yıldızlara ulaşacağımızı söyle. Axe bu saçmalıktan aklanır aklanmaz onlarla toplantı yapacağımızı söyle.
Tell them we're going to shoot the lights out with Axe's personal money, and we'll be calling for a pitch meeting as soon as Axe is clear of all this bullshit.
Takım psikolojisini mi merak ediyorsun ya da modern gladyatör olan atletin... kutlanmasını mı araştırıyorsun - Evet, baba.
Is it a fascination with team psychology, or are you making a study of the celebration of the athlete as modern gladiator?
- Hayır diyorsun yani.
- I'll take that as a no.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]