Bacon translate English
3,390 parallel translation
Peynirli bir hamburger, jambonla beraber üzerinde yağlı soğanları olan bayat ketçap için.
For a cheeseburger with bacon. And those onion rings you dip in stale ketchup...
Güzel bir çörek?
Fancy a bacon bap?
Hastings bedava kahvaltı olayını kullanarak ortalığı karıştırıyor.
Hastings gives a toss about you having a free egg and bacon.
Haydi pastırma, haydi.
Come on, bacon, come on. Give me some bacon.
Pastırma gibi kokuyorsun.
You smell like bacon.
Dolapta pastırma ve yumurta var.
Well, I got bacon and eggs in the icebox.
Okuldan sonra yatağa girip, fıstık ve domuz pastırması yiyeceğim ve sonra Client List maratonunu seyredeceğim.
After school, I'm hopping into bed, eating cashews and bacon, and then watching The Client List marathon.
Bütün pastırmayı yersen düğmelerin yine kapanmayacak.
You finish all that bacon, you won't be able to fit into them any more.
- Günün erken saatlerinde paçayı kurtarmanı sağlayan Robert Zeuthen'dı.
- Well it was Robert Zeuthen,... Who just managed to save your bacon earlier today.
Tabi pastırma fabrikasında değillerse.
Unless you factor in bacon.
Scooter, pastırma kokusu aldın mı?
Scooter, do you smell bacon?
Sekiz şerit pastırma, pişmemiş kapalı pakette.
Waiter! Eight strips of bacon, uncooked, in a sealed package.
Çift pastırmalı acılı bir cheeseburger sipariş etsem çılgına döner misin?
Would it drive you crazy if I ordered a bacon double chili cheeseburger?
Ağzından domuz etli burger taşıyor olmasa inanabilirdim.
That might be a little more convincing if you didn't have a mouthful of bacon cheeseburger.
YÜKSEK FRUKTOZLU MISIR ŞURUBU Bu şekerleme oyununda birçok kişi vardı ama onun kakaosunu deli yapan şey özel malzemesiydi. Domuz pastırması damlaları.
There were plenty of people in the confection game, but what made her cocoa so loco was her secret ingredient, bacon drippings.
Krep, pastırma ve bir gül?
Pancakes, bacon and a rose?
Tam olarak açıklayamıyorum ama karaciğer ve soğan halkaları karaciğer ve pastırma, kızarmış tavuk ciğerleri...
Can't really explain it, but liver and onions, liver and bacon, fried chicken livers...
Şöyle söylemişti ; evlilikte, kadınına iyi davranırsın, evine domuz pastırması getirirsin, kadının görüşlerine saygı duyarsın.
He said, in a marriage, you treat your woman good, you bring home the bacon, you treat her with respect.
" Domuz pastırması sessizdir.
" Bacon is silent.
Pastırma mı bu?
Is this bacon?
- Gerçek pastırma gibi.
It's like real bacon.
Yediğim en güzel pastırma bu.
This is the best bacon I've ever had.
- Çünkü, hayatım o yediğiniz pastırma gerçek pastırma değil. Hayır, hayır, hayır.
Because, my dear, that bacon you're eating isn't bacon at all, no, no, no.
Biri ona, aradaki farkı anlayamayacağı kadar iyi bir soya pastırması vermiş.
Well, somebody gave him some soy bacon... That was so good, he couldn't tell the difference.
Ve vejetaryen sandviçini de kurtardım.
And I saved your vegetarian bacon.
Ve böylece, birkaç şilin değerindeki domuz pastırması ve kuru üzüm çalmış Elizabeth Powley gibilerden Avustralya'nın halkı oluştu.
And so there came to Australia people like Elizabeth Powley, who'd stolen a few shillings worth of bacon and raisins.
Max, sana en sevdiğin, üzerine jambon serpiştirilmiş vanilyalı kekten getirdi.
Look, Max brought you cupcakes, your favorite : Vanilla with a bacon fat drizzle.
Üzerinde jambon parçaları olan mini bir cennet.
Bacon drizzle, little bit of heaven.
Jambonlu, ayıcık şekerli kreplerine bayılırdı ama.
He'd love her bacon - gummy bear pancakes.
Bir telefon aldım ve Kevin Bacon'ın bir TV dizisi yapmak istediğini televizyonla ciddi anlamda ilgilendiğini söylediler.
Move! I got a phone call, and they said Kevin Bacon is looking to do a TV show. He actually is interested in television.
Ayrıca Kevin Bacon'la aralarında harika bir kimya var.
And he has a wonderful chemistry with Kevin Bacon.
Kevin Bacon ve James Purefoy'la da aldığım şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Gerçekten birbirlerinin sürekli üstüne gidebilecek muhteşem bir aktör ikilisine sahibim.
I feel that's what I've got with Kevin Bacon and James Purefoy is I've got this amazing duo of actors that can really just go at each other constantly.
Ayrıca Annie Parisse ve Shawn Ashmore da öyle.
I think Kevin Bacon has visited the FBI in New York several times and- - as well as Annie Parisse and Shawn Ashmore.
Cinayet ve kargaşa hakkında yazmak benim mutlu olduğum bir alan ancak bunu şimdi Kevin Bacon, James Purefoy Annie Parisse, Shawn Ashmore ve Natalie Zea ile yapıyorum.
Writing about murder and mayhem is my happy place, but I'm getting to do this now with Kevin Bacon and James Purefoy and Annie Parisse and Shawn Ashmore and Natalie Zea, so it's been very exciting for me to be able to do this,
Tut şu pastırmayı.
Hold this bacon.
Neden bir pastırma tutuyorum... Ahh!
Why am I holding bacon... Ahh!
Seni şişmanlatmak için çalışıyorum.
Got to bring home the bacon to fatten you up.
Pastırmalı cheeseburger mi daha iyi öbürü mü?
Which is better, the bacon cheeseburger or the other?
Elimizde 12 şişe suyumuz, 56 bira, iki votka, dört viski, altı şişe şarap, tekila, Nutella, peynir, pizza, yumurta, muz, elma, pastırma, biftek, krep karışımı, CT Crunch, süt, ketçap, bir adet Milky Way,
We got 12 bottles of water, 56 beers, two vodkas, four whiskeys, six bottles of wine, tequila, Nutella, cheese, pizza, eggs, bananas, apples, bacon, steaks, pancake mix, CT Crunch, milk, ketchup, a Milky Way,
- Bir pastırma daha yiyeyim deme.
- Don't eat another piece of bacon.
Eminim Yeşil Goblin'in başka pastırma alacak parası vardır.
I'm sure the Green Goblin can fucking afford some more bacon.
Ver şu pastırmayı!
Give me the bacon!
Gary bize pastırmalı yumurta ısmarlıyor.
Bacon and eggs on Gary. Come on.
- Çifte peynir, domuz etli, ekstra korkulu.
- Double cheeseburger, bacon, extra fear.
Polis mangal ha?
Smokey bacon, man.
Annem sosisleri pastırmaya sarar ve onları kızartırdı.
My mom used to wrap hot dogs in bacon, and they deep-fried them.
Sonra içine pastırma ekliyorsun ve 8-10 kişiye veya 1 Elvis'e servis ediyorsun. "
Then you stuff it with a pound of crispy bacon. The website said it serves eight to ten people, or one Elvis. "
ve pastırma
And bacon is not even a food.
Bu yüksek kolesterol ile 72 yaşındaki konuşuyorsun, pastırma ve kaşar omlet ile yemek.
You are talking to a 72 year old with high cholesterol, eating bacon and cheddar omelette with.
Kevin Bacon'ı alamazdık.
We can't get Kevin Bacon.
Sanırım Kevin Bacon, New York'taki FBI şubesini birkaç kez ziyaret etti...
and spend time with them.