Bagels translate English
501 parallel translation
Geceleri simit yerim.
I eat bagels at night...
Valencia bilir, gece simitlerimin hepsini bilir.
Valencia knows. She knows all about my night bagels... tell'em, V.
Benden önce sadece tazı yetiştiren kızları tanıdığını biliyor muydun?
You know something? Before me, he only knew girls who raised bagels.
Bir de çapkınımızın çörekleri var.
And there's lover-boy's bagels.
Aslında çöreklerini getirmiştim ama...
Actually, I brought his bagels, but...
Kahrolası çörekler.
Bleeding bagels.
Çöreklerini yukarı çıkarmayacak mısın?
Aren't you going to take his bagels up?
Bilirsiniz, pretzel, çubuk ekmek ve bageller yapanlardan.
You know, uh, pretzels and breadsticks and bagels.
Tereyağlı ekmek bile yemiyormuş.
Not even buttered bagels.
- Somunların İtalyan olduğunu bilmiyordum.
- I didn't know bagels were Italian. - Sure they are.
- Kimisi simit sever.
- Some people like bagels.
Çörekler, yumurtalar, ne güzel...
Bagels, eggs, how pretty.
Bu aralar alçıdan krem peynirli çörekler yapıyor.
Lately, she's been making these plaster-of-Paris bagels and cream cheese.
Bir pilici zor durumdan kurtarmak için yaz boyu kazancımı harcayamam muhtemelen buradaki bütün erkekler ile yatmıştır.
I didn't blow a summer hauling bagels just to bail out some chick... who probably slept with every guy here.
Hanımların canı fena halde çörek ve dondurma çekmiş.
The ladies have a craving for bagels and ice cream.
Şey... bir düzine çörek, yarım kilo alabalık. Bir de, ne çeşit dondurmanız var?
I'd like, uh dozen bagels, a pound of gravlax and what kind of ice cream do you have?
- Bagel'de oturuyor.
- He's in bagels.
Sevdiğin tütsülenmiş mozarella peyniri ve simit aldık.
That smoked mozzarella you like, half a dozen bagels.
Biraz çörek ve balık söylerim. Hatta biraz da konyak.
I'll send out for some bagels and lox and maybe even some cognac.
"Küçük Tatlı ekmekler" den getireceğim.
I'll bring bagels.
- Çörek?
- Bagels?
- Hayır, alelade bir çörek değil, NY çöreği bunlar.
- No, not just bagels. New York bagels.
2 saat içinde Anchorage'a gidip dönmemin nedeni çörekler miydi yani?
You had me do a two-hour turnaround to Anchorage to pick up bagels?
Bugün menümüzde çörekler var.
We got bagels on the menu today.
Belki bir fincan espresso için bir kafeye uğrardınız, New York Times'ın pazar baskısını ve, kahvaltı için taze ve sıcak bagel alırdınız.
Maybe stop by a little café for a cup of espresso, pick up the Sunday edition of the New York Times, and some fresh, hot bagels for breakfast tomorrow.
Bageli nereden biliyorsun?
How do you know about bagels?
Bu simitler çok güzel.
These bagels are very good.
Şey, simitler ve kahve için teşekkür etmek istiyorum.
Well, I want to thank you for the bagels and the coffee.
Belki de tatlı ekmekleri getirmeliydim!
Maybe i should've brought bagels!
... TV, somonlu sandviçler, ve ikiz mezarımızla?
Our TV, our lox and bagels and our twin cemetery plots?
Çörekler...
Rolls, bagels...
Buddy'nin tatlılarının üzerine çok fazla krem peynir koyma.
Never put too much cream cheese on Buddy's bagels.
İçeride çörek var.
Bagels in the lounge.
Tamamdır. Füme balık, sandviç, krem peynir.
Uh, lox, bagels and cream cheese.
Kim çörek ister?
Who wants bagels?
Fındıklı gevrek bir iki tane haşhaşlı ekmek, biraz peynir, güzel bir kuzu pirzola.
Some granola a couple of poppy seed bagels, some cheese a nice lamb chop.
Despite the yummy bagels and palpable tension... ... my pants need to be altered.
Despite the yummy bagels and palpable tension my pants need to be altered.
- Evet, kahve... krem peynir ve çörek var.
- Yeah, I've got... coffee, cream cheese, bagels.
Çörek, taze süt filan.
- Some bagels, fresh milk?
Neyse. Bagel, haşhaş tohumu, çavdar ekmeği, susam, soğan ve sarımsak getirdim.
brought bagels, poppy seeds, pumpernickel, rye, sesame, onion, garlic.
Ben lokmaları alayım.
I'll get the bagels.
Donut ve kahve alıyorlardı.
Eating bagels and coffee.
Sen söylersen deli olduğunu söylerim ama Sheridan söylerse batı yakasındaki fırına uğrayıp bana çörek almasını söylerim.
In your case, I'd say you were crazy, but if Sheridan said it I'd tell him to stop on the West Side and pick me up some bagels!
Rachel, sabah benim için simitlerimi alma konusunda harikaydı.
Rachel has been incredible at getting my bagels.
Bagel ve meyve suyu?
Bagels and juice?
Simitler.
Bagels.
- H H Bagels'da olan.
- H H Bagels.
- On bin ile çok somun alınır.
- Ten thousand will buy a lot of bagels.
Çörek.
Come on. Bagels.
Tabii!
They didn't have poppyseed bagels... so I have sesame Oh, my word! Sure!
- Bagels mı?
- Bagels?