Bakarsın translate English
1,937 parallel translation
Belki bana bir kere bakarsın sanmıştım.
That maybe you would look at me just once.
Bakarsın günü geldiğinde gerçek hikâyeyi anlatmak isteyebilirim.
That is, if I'm willing to tell the right story on that day.
Büyürsün, iyi olduğun şeyi keşfedip önüne bakarsın.
You grow up, find what you're good at and you roll with it.
Balkabağı süslerken elini kesen salaklara bakarsın ayakkabılarına kusarlar.
Got the idiot who slices his hand carving a pumpkin. Your shoes end up covered in candy-corn puke.
Sonsuza dek yaşlı kadınlardaki rektum sorunlarına bakarsın.
You'll look at ass ditzels on old women forever.
Sen çocuğuna bakarsın, ben de ikinize bakarım.
You can care for your child, and I will care for the both of you.
Bakarsın sana Loco-Motion yapabileceğin bir hücre arkadaşı da buluruz.
See if we can find a nice big cellmate you can "do the Loco-Motion" with.
Hoşunuza gidiyor mu bakarsınız.
See how it feels.
Gökyüzüne bakarsın, o ise sana parmaklıklar ardındaki gözüyle bakar.
You look at the sky, and it looks back at you with its barred eye.
Gökyüzüne bakarsın, o ise sana parmaklıklar ardındaki gözüyle bakar.
You look at the sky and it looks back at you with its barred eye.
Elması göremezsen belirteç minerallere bakarsın.
You can't see diamonds so you look for the indicator minerals.
Ama bir gün gelir, hayatına bakarsın bunun bir anlamı, kendini özel hissetmeni sağlayacak biri ve arkadaşlarım olmalı dersin.
But one day you look at your life and it has a purpose and someone that makes you feel very special and friends.
O kadar çok para kazanıyorum ki, başının çaresine bakarsın.
I'm making so much money you're gonna be all right, buddy.
Bakarsın bir iki göt parlatırım.
Maybe I bleach an asshole or two.
Ama her sabah uyandığınızda bakarsınız ki, her şey yine aynıdır.
But waking up every morning, we look and things are still the same.
Bir gün bir şölene davet edilirsin sonra oraya vardığında bakarsın ki, yemek listesinde adın yazılı.
One day you're invited to a banquet and then you find out that your name is on the menu.
Bakarsın azgın brezilyalı yapışık ikizler ile tanışırız.
We might hook up with some horny Brazilian Siamese twins.
Gelip şuna bir bakarsın, değil mi?
Come and have a look at this, would you?
Bunların üzerinden geçerken, bir bakarsınız aşağıya düşmüşsünüz.
You move across on top of that, it gives, and down you go.
Bir bakarsınız Haliburton gibi büyük bir inşaat şirketinin başkanı olan biri bir anda A.B.D. başkan yardımcısı veya
So you've got a guy who is one moment is the president of a big construction company like Haliburton, and the next moment he's Vice President of the United States.
Sonra bir de bakarsınız ki şüpheli biçimde aynı geniş sosyal görüşe sahip küçük ve zengin bir grup içinden seçim yapmak durumunda kalırsınız.
Then before you know it, somehow you are left to choose from a small group of extremely wealthy people who suspiciously have the same broad social view.
- Bakarsın Sonia'nın mekânı da basılır.
- Cause even Sonia's can be raided.
Başının çaresine bakarsın diye düşünmüştüm, baktın da, haksız mıyım?
I thought that you have saved. And did you, or not? You came out.
Bir kraliçe arın ve bir grup bağımsız arın varsa eğer ve sen bunları ayırırsan, giderler. Sen de boş kovanlara bakarsın.
When you get a queen and a group of independent-minded bees... that split off and look for another place to live, then you get swarms.
Bir bakarsın güneş çıkar bir bakarsın yağmur yağar.
Like clockwork. Sun, rain, sun, rain.
Bazı şeyleri anlatırsam, bana başka türlü bakarsın. Bunu istemiyorum!
Michele, I'm worried if I tell you these things you're gonna think differently of me... and I couldn't stand that.
Buradan çıkamazsam, çocuklarıma sen bakarsın.
If I don't make it out of here, you look after the girls.
Sen olaylara, kusura bakma ama biraz tuhaf bakarsın.
You perceive things in... pardon me... a funny kind of way.
Hep doğru ve yanlışına bakarsın, değil mi?
Y'all always looking it to the right and the wrong part of things, huh?
Bir bakarsınız kalın derili memelilerden bir bebeğiniz olmuş.
Bing-bam-boom, you got a baby pachyderm.
- Sonra bakarsın.
- Let them wait.
Tatil için otel pansiyon bakarsın.
Check hotel for vacancies.
İşlerin çaresine bakarsın.
You handle everything.
- Kendine iyi bakarsın değil mi?
- Are you gonna be okay?
Belki sen de bir tüfek alırsın. Tanık olduğumuz hava ve ışık gösterisine sen de bir bakarsın, ha?
Maybe you'd like to shoulder arms and come and sample the fucked up weather and light show we've been having as well, eh?
Bakarsın sonraki yemekte daha iyi bir masada oturabilirsin.
Hey, maybe it'll get you a better table at their next dinner.
Ayaklarını yere basarsın, gözlerinin içine bakarsın ve
You plant your feet in the ground, you look her square in the eyes, you say,
Peter, sen kendi başının çaresine bakarsın değil mi?
Peter, you'll look after yourself, right?
Sen bana bakarsın.
You could take care of me.
Sonra bir bakarsınız birbirinize düşman olmuş kendi pisliğinizi yiyorsunuz...
Soon you are both having worms, eating your own poopech...
- Görürsün. Tadına bakarsın. Dokunursun.
- See it, taste it, touch it.
Bakarsın o Amerikan romanında çalışmaya başlayabilirim.
I might as well get to work on that great American novel.
Bir süre daha başka yerlere bak sonra gelip bir iş var mı diye bakarsın.
So, I guess you need to bang a while longer, then come back, see if we got something.
- Açık denize çıkana kadar bir iki gün bekle. Ondan sonra işine bakarsın.
- Wait a day or two until you're out in the open sea, then you're good to go.
Firariyken sürekli arkana bakarsın, siren seslerini dinlersin. Karşıdan gelen kız, hayran kaldığı için mi yoksa arandığın için mi sana bakıyor, merak edersin.
When you're on the run, you're always looking over your shoulder, listening for the sirens, wondering if that pretty girl across the street is staring at you because she wants you, or... because you're wanted.
Bakarsın dövmeleri oradan çıkmasına da yardım eder.
Let's see if he has the tattoo to get out of that one.
Günün birinde bir bakarsın gitmiştir.
One day, you wake up... and it's gone.
Bakarsın bir yelkenli alır, bütün dünyayı gezeriz.
- And you know, maybe we can get a sailboat, and we can just go sailing around the world.
- Nah bakarsın.
You ain't gonna take care of shit.
Tekrar ateş edersin, sonra sıçış başlar bir de bakarsın, kafayı yemektesin.
Fucking sensory overload.
- Biri ararsa bakarsın.
- Got it.