English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Balling

Balling translate English

181 parallel translation
"Balling..."
"Balling..."
"Kasaya Bay Balling diye biri bakıyor."
"A Mr. Balling is holding the bank."
Hugo Balling Excelsior Oteli 112 numara.
Hugo Balling Excelsior Hotel 112.
"Öyleyse, Bay Balling bana yanlış oda numarası vermiş olmalı."
"Then Mr. Balling must have given me the wrong room number."
" Benim adım Balling...
" My name is Balling -
Hugo Balling. "
- Hugo Balling. "
"Şu gizemli Bay Balling ile yaşamış olduğunuz... "... ve Karsten'in bana bahsetmiş olduğu tecrübe, "beni sizden yardım istemeye sevk etti."
"Your experience with that mysterious Mr. Balling, which Karsten told me about, prompted me to request your assistance."
Edgar Hull Bay Balling'e 150,000 Mark ( yazı ile yüz elli bin ) borçlu olduğumu teyit ediyorum.
Edgar Hull I confirm that I owe Mr. Balling 150,000 marks - one hundred and fifty thousand.
Yemeği topak yapmayı bırak.
Quit balling your food.
Eminim epey fazla seks olacak burada.
I'm sure there's going to be a lot of balling.
- Düzüştüğümüzü düşünürler.
- They'll think we're balling.
Onu topçukluyor muydun?
Have you been balling him?
Arturo'yla yatmak devlete vergi ödemek gibidir.
Balling Arturo is like paying your taxes to the government.
İnsan daha değişik şeyler yapmak istiyor değil mi?
You want to be balling something strange, right?
Onunla yatıyor musun?
You balling her?
Artık topun üç anlamı var. Top aynı zamanda nonoş, totoş, ılık, yumuşak demek.
Ball has three meanings now, of course, ball also means to fuck, to get laid, to ball, to have balled, to have been balling.
Cinsel bir ilişkimiz olsaydı, çıkıyor olurduk.
If we were balling, wed be going together.
Bir herifi düzüp düzmediğini söyleyebilirdiniz.
You could always tell if she was balling a man.
Zengin oluyorum!
Balling!
Yaşlı babam orada durmuş beni gözetliyor.
And my old man was standing there balling and spying at me.
Kabız yapacaksınız adamı.
You're balling up his shit.
Gergin tişörtünün üzerinde kışkırtıcı bir broş. Bob Balling adında bir jokey ile evli- - Bu aralar Votka ve kendini ifade edemeyen depresyon durumunda ve "Altın Yıllarını" arıyor.
married a jock named bob balling- - currently intoest, vodka, and vague malaise about what she imperfectly recalls as her "golden years."
Kız onu dört hafta boyunca hırpaladı.
She was balling him for four weeks.
Hadi başka bir yumruk daha at.
Let's give him another balling.
Belki artık şu fahişeleri düzmemeliyiz.
Maybe it's time we stopped balling these bitches.
Beni o zor durumdan kurtardığın için sağ ol.
Thanks for balling me out.
Belki, bu noktada sadece varsayımda bulunuyorum.
Maybe - and I'm just spit-balling here -
Hepsi bir arada. On altı bin gobi nehir kenarında... Krishna'yla seks yaparken çıkardıkları enerji o kadar büyükmüş ki bu enerjiler birleşip, tek bir aşkı yaratırmış.
There they were... 16,000 gopis balling Krishna on the riverbank and the energy of their merging was so great, that it created a huge oneness, a total union of love, and it was God.
Buna takılı kalmamalısın.
You shouldn't be stuck in some stall balling.
Ne bileyim sallıyorum işte!
I don't know, I'm just spit-balling here!
Onunla takılıyordun.
You were balling him.
Beni rahatsız eden bir piliç vardı arabayla geziyoruz. Devamlı bana daha hızlı, daha hızlı diyor.
This chick, she's harassing me... we're balling away... and she starts going, " Faster, faster...
"Body Heat" "Body Double" Ben burada kafa patlatıyorum, bebeğim.
Body Heat, Body Double, I'm - I'm spit-balling here, baby.
Yargıç Fee ve Bay Balling ayaklanmaya neden olan olayları inceleyecekler.
Judge Fee and Mr. Balling will focus on events leading up to the riot.
Her yerde. Balling'le beraber bütün gün seni aradık.
Balling and I have been trying to meet with you.
Yani, bilirsin, kıyma ve yuvarlama olduğunu biliyorum... ama içine ne koyuyorsun?
I mean, you know, I know there's meat and there's balling... but what do you put in it?
Eli Cash'le yatıyor.
She's balling Eli Cash.
Meydan okumanıza varım, sizi karavanacılar.
I'll take you on, you air-balling bozos.
Ne top oynadık ama değil mi?
We was really balling tonight, huh? - Mm-hmm.
Kızı becerme konusuna fazla saplanıp kalmamalı.
He shouldn't be so obsessed with balling her!
Hayır, Hae-in aradı ve ağlıyordu.
No, it's Hae-in and she was balling
Teslimatı yaptığının ertesi günü beni dışarı attı ve arabayı benimleyken gizlice düzüştüğü o ibneye verdi.
Day after she makes the delivery, she kicks me out then gives the car to this scrawny bitch she's been balling on the side.
Elinde bunun gibi bir adam yoktur kesin.
He ain't got nobody balling like this.
Umarım böyle biri yoktur elinde.
He better not have one motherfucker balling like this.
O kadar umutsuz durumdaysan, o zaman bizi uğraştırma.
If you're so desperate, then quit low-balling us.
- Bu çok eğlenceli.
- l'm balling.
- Yükseliyorum çocuklar, benim işim bu.
I'm balling, baby. What you know? What you know?
- Pek para kazanamıyorsun demek? - Kapa çeneni salak!
You ain't balling no more when your marks don't ask, Frank.
Ben evden süt almak için çıkardım ve 7-Eleven'e varmadan önce eski karım birini yatağa atardı.
I'd leave the house to get milk... my ex would be balling some other guy before I got to the 7-11.
Ya karısı sigortacıyla işi pişiriyorsa?
What if his wife is balling the insurance salesman?
Bu harika, değil mi?
She's going to shuffle when she should be balling.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]