Balık translate English
18,810 parallel translation
- Onlara balık takip edin!
- Follow them fish!
Balık seviyorum.
The fish love it.
Annapolis yüzüğümü balık yemi olarak kullanmıyorum çünkü şans için ona ihtiyacımız var. Ama alyansımı kullanabilirim. Zira karım bunu anlayacaktır.
I couldn't use my Annapolis ring as a fishing lure because we need it for good luck, but I could use my wedding ring, because my wife would understand.
Anlayacağın, o balık tutmayı sever.
You see, she likes to fish.
Çocukluğumda, tam buralarda, babamla balık tutuyorduk boyumun yarısı kadar bir kedibalığı yakaladık.
When I was younger, it was right around here, me and my father were fishing and caught a catfish about half my size.
Balık kuyruğunu afişin yanına koyun.
Put the fishtail next to the red blob.
Her yer balık kokuyor.
It stinks of fish.
Saçım başım balık koktu ama asıl sorun Kate Moss, H.İ. danışmanını kovdu.
Apart from the fact me head's full of fish fumes... it's impossible because she's left her P. R.
Bir balık türü.
It's a fish.
Minik ıslak Katie, kumsalda balık gibi çırpınıyordur.
Poor little tiny wet Katie, flapping about in the mud.
Balık tutmayı sevmem. Atış yapmayı severim.
I don't fish.
Tabii, burada bir sürü balık var.
Yeah, there's a lot of fish here.
Bugün Bay Vatoz'un göz kulak olması gereken çok balık var.
Mr. Ray has too many fish to keep an eye on today.
Bazen senin hatan olmasa da merak etmene sebep olabiliyor ve Bay Vatoz'un da meraklı bir balık için endişelenecek vakti sahiden yok.
Sometimes it's not your fault, but it can cause you to wonder. And Mr. Ray doesn't really have time to worry about... - Fish who wonders.
Anlayacağınız çocuklar, iki balık birbirini sevdiğinde...
You see, kids. When 2 fish love each other...
Orası bir balık hastanesi.
It's a fish hospital.
sen balık mısın?
Huh! You're a fish?
Aslında böyle yüzen bir balık hiç görmemiştim.
In fact, I've never seen a fish swim like that before.
Etkileşimli Balık Havuzu
INTERACTIVE FISH POND
Anlayacağın Dory balık Karantina'dan dönmezse bu demektir ki onlar...
You see, Dory. When fish don't come back from quarantine, it means.
Balık hapishanesine gidecekler!
They are going to fish jail!
Ona balık tutmayı öğret.
Teach him to fish.
Kahve, çay, balık kraker.
- Mikey... - Coffee, teas, Goldfish.
Kendime en üst düzeyde Sauer 202, Birkaç bağbozumu uçucu çubuklar, Montana'da önümüzdeki üç yıl boyunca sadece avlanmak ve balık tutmak için harcamak.
I'm getting myself a top-of-the-line Sauer 202, couple of vintage fly rods, spend the next three years up in Montana just hunting'and fishin'.
- Kayıp Balık Nemo.
- Finding Nemo.
Bu köpek balığı okyanustaki en karizmatik balık.
This shark is the most charismatic fish in the ocean.
Balık tutmayı seversin.
You like to fish.
Balık lokantalarında kullanılan duvar kâğıtları gibisin.
No, you look like the wallpaper from a long John silver's bathroom.
Battertown Balık ve Çörek'e hoş geldiniz. Her gün kızartma günüdür burada.
Welcome Battertown Fish and donut, wo jeden Tag "Fry-Day" ist.
Bir çifte kızartmalı çıtır balık sepeti. Vanilya Goril milkshake ve bir gazoz. Gazı bol.
I want to double-fried fish in the basket, a Vanilla Gorilla Shake and Dew carbonated.
Bir balık almayı düşünüyordum.
I was thinking about getting a fish.
" Ve bol miktarda yemek yediğini gördüm, çünkü bir sürü balık vardı.
" and found plenty to eat, as there was lots of fish.
Balık ve kızartma kokuyordu.
It smelled like fish and chips.
Balık yakalayabilirim biliyorsunuz.
You know, I can grab a fish.
Küçük balıklar sıcak suyun kenarına kadar gelip duruyor ve büyük balıklar soğuk sudan çıkıp onları yiyordu.
The little fish would reach the edge of the warm water and they'd stop and the big fish would come out of the cold water and they'd eat them.
Işık saçan balıklar.
Bioluminescence.
Onun yapacağını sanmıyorum, ama sen, Her neyse, onlara küçücük bir balık, zaten...
Like, I don't think he would, but you're, like, a tiny fish to them anyway, so...
O halde balık tutalım.
Then let's fish.
Balık tutalım!
Let's fish!
Kardeşlerim, hadi balık tutalım!
Brothers, let's fish!
- Bunlar balık.
- It's fish.
Bunlar balık.
It's fish.
Bunlar balık!
It's fish!
Yani, kız çok çaresiz geçen gün ilçeye gitmiş rastgele bir kadından fok balığı yağı almaya çalışıyor.
I mean, she's so desperate, the other day she went uptown, she was trying to buy this baby seal fat from this random woman.
Balık.
Rabbit.
Balık tutmayı sever misin?
Do you fish?
Öğleden sonraları, balığa, kırmızı yüzgeç ve zargana avına çıktık.
In the afternoons, we fished for red fin and snook.
Balığa çıkınca, en önemli şey nedir?
When you go fishing, what's most important?
Kıştan önce de ne kadar bal toplayabileceğimizi görmek çok ilginç olur hem bence.
And I think it would be interesting to see just how much honey... We could accumulate before winter.
Kış için bal stoku!
It's the honey stash for winter!
Yani, balı almam için yardım ettin ve artık sana ihtiyacım kalmadı pek ama...
I mean, you helped me get honey and I don't really need you anymore but...