English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Basit

Basit translate English

27,421 parallel translation
- O kadar basit değil.
- It's not that simple.
Bu çok basit.
It's very simple..
O kadar basit değil.
It ain't that simple.
Gördüğüm en basit boşanmalardan biri.
This is one of the simpler divorces I've seen.
Biraz daha basit sözcüklerle konuşur musunuz?
Do you want to dumb it down a little?
Basit bir dava olacak sanırım. Fransa'da hala çözülmemiş zalim eylemler dururken..
A straightforward case, I think, in the context of the monstrous events still unfolding in France?
Aklı başında hiç kimse, arkadaşları da olsa, madeni işe yaramayan birine borç vermez. Bunun sebebi de çok basit, çünkü paralarını asla geri alamazlar.
No-one of sense, however much a friend, would loan money to a man with a failing mine, for the simple reason that they would never get it back.
O kadar basit değil, Ross.
It's not as simple as that, Ross.
Basit bir yaşam istedim.
I wanted to simplify things.
Göreviniz basit.
The audition is simple.
- Sadece bunu nasıl kullanacağımı söyle. - Basit.
Just tell me how to use them.
Sadece bu basit makine değilim.
I am not only this simple machine.
Fakat bunun sebebi basit...
But here, the reason is simple...
Evet öyle. Çok basit.
It is that simple.
Bu kadar basit.
It's that simple.
- O kadar basit değil, Leanne.
It's not that simple, Leanne.
Gerek yok. Çok basit bir şey.
No, I think it'll be pretty straightforward.
- Bu sadece basit bir darp.
It just - - it happened so fast. Well, there's simple assault.
Aslında oldukça basit.
Well, it's pretty simple, really.
Yalnızca bilgisayarın yapacağı basit bir karşılaştırma. Tek engel aptal bir kural ki komiser muhtemelen bir yolunu bulur.
It's just a simple match to a name that a computer can do, but the only thing getting in the way is this stupid policy that the lieutenant probably knows how to get around, okay?
Sense bir bağımlısın, bu kadar basit.
You're an addict, plain and simple.
Basit.
It's simple.
Basit Aynı kazlar gibi.
It's simple. It's like... it's like geese.
Ama neredeyse eminim ki basit bir ihmal şirketi yasayı çiğnemekten korumaz.
But I'm almost certain that simple negligence does not shield a company from breaking the law.
Bu kadar basit ve bunu burada konuşmak istemiyorum. Kilise ve devlet.
It's very simple, and I'm done talking about this here... church and state.
Sadece basit cevaplar veremez misin?
Can you just... answer a direct question?
Frankie, bu kadar basit olamaz.
Frankie, it's never that simple.
Basit bir kayıp düşme için kavunları patlatmayız, değil mi Kent?
Well, you don't break out the melons for a simple slip and fall, do we, Kent?
Kulağa çok basit geliyor.
That doesn't sound so simple.
Eğer biri Dr. Morgan ve Jennie Tate'i öldürmek istediyse daha basit yolları vardı.
If someone wanted Dr. Morgan and Jennie Tate dead, there are easier ways.
Oldukça basit. Size, Boston dışında yeni bir ev vereceğiz, iş bulmana ve yeni bir hayata başlamana yardımcı olacağız.
We'll provide you with a new home outside Boston, help you get a job, and establish a new life.
Basit.
Simple.
Eğer uyuşturucudan bahsediyorsanız ben basit bir aktarım.
If you mean narcotics, I'm just a simple herbalist.
Tabii tekrar yaşlı basit bir insan olmam dışında.
Except I go back to being plain ole human.
Babalığı o kadar basit gösterdin ki futbolcu olduğunu hatırlamakta zorlandım.
You make being a dad look so easy, hard to remember you as a football player.
Basit bir sorgulamayla, bu bilgilere ulaşabilirsin.
This is all from a simple title and assets search.
Kennedy bir ültimatom verdi, basit olarak söylediği "Ya uzay programını yoluna sokun ya da parayı geri verin."
Kennedy issues, basically, an ultimatum, saying, "Make the space program work, or give us the money back."
Komplo teorisi basit bir cevap sağlar.
So, conspiracy theory provides a simple answer.
Bu filmin başarılı olması için, ortalama bir seyircinin farkına varması gerekir, her zaman nasıl da kullanılıyoruz vesaire, ama basit salt yalan yoktur.
This film will be a real triumph if after seeing it, an average spectator will become aware not just how we are always manipulated and so on, but how there is no simple, direct lie.
Oyun çok basit.
"Love Games." - Now the game is simple.
Kurallar basit.
Rules are simple.
Bu oldukça basit, ya ona ya da bize.
It's quite simple, it's either her or us.
O kadar basit değil.
Uh, it's not that simple.
Biliyorum, Richard sıkıcı, basit bir süt çocuğu gibi görünebilir ama hafta sonları Kuzgun'a dönüşür.
I know that Richard may seem to be milquetoast and boring and plain, but on the weekends, he hatches into raven.
Basit bir ameliyat olacak.
Well, it's pretty non-invasive.
Basit ve anlaşılır biçimde anlatmasını bekleyemezsin.
So she shouldn't be asked to dumb things down, okay?
- Çok basit bu.
- This is so corny.
Bu bar basit ama güzel bir mekan, gömleğim yakıyor, ve saçım da bugün hiç fena değil.
This seaside pub is rustic yet hip, this is my favorite shirt, and I'm having a pretty decent hair day.
- Basit veri transferi.
It's simple data transfer.
Basit bir plan.
It is a simple plan.
Basit bir harita bu.
This is a simple map.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]