Bastard translate English
22,920 parallel translation
" Kıştepesi benim piç.
Winterfell is mine, bastard.
"Bana gönderirsen piç, sana ya da yabani sevgililerine ellemeyeceğim."
Send her to me, bastard, and I will not trouble you or your wildling lovers.
Bir piç.
A bastard.
Melez bir piç.
A half-breed bastard.
Piç burada büyütülecek.
The bastard will be raised here.
Yapma piç ne adamların yeter, ne atların yeter ne de Kıştepesi senin.
Come, bastard, you don't have the men, you don't have the horses, and you don't have Winterfell.
Kulağıma sürekli hikayelerin çalınıyor piç.
I keep hearing stories about you, bastard.
Sabaha görüşüyoruz o zaman, piç.
In the morning, then, bastard.
Rickon, Ned Stark'ın öz oğlu. Yani Ramsay için bir piç olarak senden ve bir kız olarak benden daha büyük bir tehdit.
Rickon is Ned Stark's trueborn son, which makes him a greater threat to Ramsay than you, a bastard, or me, a girl.
Ned ile Catelyn Stark'ın Kıştepesi'nde doğan öz kızının mı yoksa güneyde doğan annesiz bir piçin mi?
A trueborn daughter of Ned and Catelyn Stark born here at Winterfell or a motherless bastard born in the south?
Piç olması umurumda değil.
I don't care if he's a bastard.
Piçin teki olabilirim ama sözlerini tutan bir piçim.
I may be a bastard, but I'm a bastard who keeps his word.
Kısa kulak ve ben taşlarla o koca şerefsizin dikkatini dağıtacağız.
Short Tips and I will distract that big bastard with the Stones.
Şimdi bakalım bu şerefsiz ne kadar sağlammış.
Now we see how tough this bastard really is.
Remo, seni güzel şerefsiz.
Remo, you beautiful bastard.
Şerefsiz!
You bastard!
Piç!
You bastard!
Geber piç.
Die, you bastard.
O beyefendiye söyle onun gibi şişko bir piçin "Sıska Turna" lakabını almış olması da Uzak Doğu'nun gizemlerinden biri.
Tell the gentleman that one of the mysteries of the Far East is how a fat bastard like him got the name "Skinny Crane."
Siyah piçi yakaladım!
Got the black bastard!
- Seni pis zenci.
- You black nigger bastard.
Seni p * ç!
You bastard!
- Lanet şey ya.
Bastard.
Tommy bu ite ne yapsan haklısın biliyorum!
It's in your fucking head, mate! This bastard deserves it!
Bu şerefsiz hak ediyor!
I know this bastard deserves it!
Soysuz çingene.
You're a gypsy bastard.
Bu piç kurusu benimdir.
This bastard's mine!
Bana göre bir ay boyunca maaşlı tatil yaptın piç herif seni.
Way I see it, you finagled yourself a month-long paid vacation, you bastard.
Sen de şerefsize bir delik açabilecek bir şey bul o sırada.
Then you show up with something that'll tear a hole - in this bastard.
Corgi'lerin ortalama hızı saatte 16 kilometre. Yani her geçen saniye bu kaypak it uzaklaşıyor.
Now, the average foot speed of a corgi is ten miles per hour, which means with every passing second, that slippery bastard gets farther away.
Beni kandıramazsın kaypak it.
I'm onto you, you slippery little bastard.
Kötü haber : Cheddar hâlâ arazi. Kaypak it dışarıda bir yerlerde bize bakıp gülüyor.
Cheddar is still at large, and you know that slippery little bastard is just laughing at us.
O şerefsizi cehennemden çıkarıp gözünü oydum.
I dug out that bastard from hell. And gouged his eye out.
Zavallı yaşlı piç Joy'u görünce bana yaşlı adamımı hatırlattı.
Seein'that poor old bastard Joy reminded me of my old man.
O huysuz yaşlı bir piç, ama onu sevdim.
He's a grumpy old bastard, but I like him.
Kirli bir piç, Hükümet için bir tehlike Çünkü o hepimizin hakkı olanı istiyordu
A dirty bastard, a danger to the government because he wanted all of us to have a fair shot.
O zavallı yaşlı piç
That poor old bastard.
Piçler lanet olası yolu tamamen kapattı.
The bastard shut the whole damn road down.
Seni puşt!
You bastard.
Şişman piç Luigi?
That fat bastard Luigi?
İnatçı pezevengin önde gideni olabilir, Engel. Ama aklı başında biri o.
He can be a stubborn bastard, Engel, but he's got his head screwed on.
Size büyük piçi haklayacağını söylemiştim.
I told you he'd get the big bastard!
Siz de bazen bir piç gibi durmuyorsunuz.
Sometimes you don't look like a bastard.
- Neydi peki? Bilmiyorum. Karpat tünel sendromu olabilir.
Remnants of carpal bastard tunnel syndrome, I think.
Şanslı piç.
Lucky bastard.
Öncelikle ben İskoç bir pisliğim.
First of all, I'm a dirty Scottish bastard.
Seni küçük piç.
You wee bastard.
Uzun zamandır seni kollarıma her aldığımda o piçin yüzünü görmeden sana geri dönmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordum.
I've tried f-for so long to find a way back to you, but to not see that bastard's face every time I take you in my arms.
Bahse girerim bu işin ardında kötü kalpli Saint Germain piçi vardı.
I'd lay odds that black-hearted bastard St. Germain was behind this.
Bir hediye. O piçin hayatına son verecek kişi olmayı bilmek. Hayır.
A gift... knowing I'd be the one to end that bastard's life.
Seni hasta pezevenk!
You sick bastard!