Beggar translate English
899 parallel translation
Kötürüm bir adam, paha biçilmez bir sır biliyordu.
A crippled beggar knew a priceless secret.
Londra dilenciler kralının kızı o!
She's the daughter of London's beggar king!
Şimdi size dilenciler kralının gücünü göstereceğim ya da kendini adlandırdığı ismiyle "Londra'nın en fakir adamı."
Now I'll show you the power of the beggar king, or as he calls himself, "the poorest man in London."
Londra'da dilencilik yapmaya yeltenen herkesin Jonathan Jeremiah Peachum Co'dan lisans alması gerekir.
Anyone wishing to take up a beggar's trade in London must have a license from Jonathan Jeremiah Peachum Co.
O serseri kural tanımaz herif mi?
That beggar, that bohemian?
Zengin, yoksul, dilenci.
Rich man, poor man, beggar man.
Çok pis! Burada kalmasa iyi olur.
I hope we're not going to keep that dirty beggar here.
Bir sahtekarı dinlediniz, kör bir dilencinin tanık.
You have heard a fake, blind beggar testify.
Salı günü kasaba burcumu ödemek için yola çıkmıştım ki fakir bir dilenciyle karşılaştım.
I was on the way to pay the butcher on Tuesday... as Honesty Nuttall is my name, when I chanced on a poor old beggar.
Senin de bir dilenciden farklı olmadığını söylüyorlar.
Some say you're no better than a beggar yourself.
# Kendisini hala hoca sanıyor. # Evinden bir dilenci gibi sokağa atılacak olan hoca. Beş para etmez dilenci gibi!
He still thinks he's the Master... a Master driven out of his own house like a beggar... a worthless beggar!
Sende iş yok. Doğuştan dilenci olan, verileni alır ve tutar.
A born beggar... takes what he finds and keeps it.
Dilenci değilim ben.
I'm not a beggar!
Rahip, dilenci, şövalye ya da hacı hangi kılık İngiltere'nin en iyi okçusunu gizleyebilir?
Whether he be dressed as priest, beggar, knight, palmer, what disguise can conceal the finest archer in England?
Damascus'taki o dilenciyi dava vekili sanmıştın.
You thought that beggar in Damascus was a barrister.
Seni arsız dilenci, bu sefer idam mangasının önüne geçeceksin!
You Lazarushian beggar, it'll be the firing squad for you this time!
Dilenci ya da hırsız olmayan kim yakalanırsa, idam edilir.
Anyone caught here who's not a beggar or a thief, must hang.
"Dilencilerin düğünü bugün"
"This is a beggar's wedding night."
Öğrenciler, dilenciler Mucizeler Avlusundaki herkes yardım eder.
But, who will distribute them? Every student, every beggar in the Court of Miracles will help us.
Seni çingene dilenci!
You gypsy beggar!
Çok çabuk ol, çingene dilenci.
Be quick about it, you gypsy beggar.
Bir dilenci eşitmiş gibi havalara giriyor, bu nasıl olur?
A roadside beggar giving himself airs of equality. How can you?
- Bu dilencinin kiri sana bulaşmış!
- That beggar's dirt is on you!
Fakat bir hırsız veya uşak olmak için doğmuşsun, ya da bir dilenci.
But thief or servant were all you were born to be, or beggar beside a road.
Kızkardeşim olan birinin Heathcliff için ters, dilenci kılıklı, kaba, yontulmamış biri olmasından başka birşey düşünmesi imkansız.
It's impossible my sister could think of Heathcliff... as anything but a surly, dressed-up beggar, a lout and a boor.
Tüm dünya boktan bir çingene dilenciyi temizlediğim için doğru yaptığımı söyleyecek!
The world will say I did right ridding it of a rotten gypsy beggar!
- Zavallı kör dilenci.
- Poor blind beggar.
Dilencilik yaparken onu yanıma almıştım.
I picked him up when he was a beggar.
Size demiştim. Bir dilenci.
He's a beggar.
Kör dilenci, Şehrazat'ı tacirlere sattığını söyledi!
The blind beggar said you sold Sherazade into slavery.
Ve ben de onu dilenci sandım.
And I thought he was a beggar.
Defolun, dilenci dölleri!
Clear off, offspring of a beggar!
Ben beyefendi falan değilim.
I am not a decent fellow, I am a beggar.
Zavallı kerata.
Poor beggar.
- Nasıl da kükrüyor, değil mi?
- Put a beggar on horseback, huh?
- Sadece "Basmaca" biliyorum, Bayan.
- Only beggar my neighbor.
- Bastır onu!
- Beggar him.
Yine de,'Kül Kedisi Cindrella'hikayesini bildiğini sanıyorum.
Still, I expect she knows the story of the prince and the beggar maid.
Bana bunun Kül kedisi Cindrella ile prensin... hikayesi olduğunu anlatmamı istedi.
He said to tell it was the story of the prince... and the beggar maid.
Dilenci değilim.
I am no beggar.
Şişko kralla, cılız dilenci aynı sofrada iki çeşni, iki ayrı kap yemektir sadece.
Your fat king and your lean beggar is but variable service - two dishes, but to one table.
- Hiçbir şey. Sadece size kralların dilenci bağırsağında da nasıl gezintiye çıkabileceğini anlatmak istedim.
Nothing but to show you how a king may go a progress through the guts of a beggar.
Cennetlik birer evliya mısınız ki ; sizi demir pençesiyle ezmiş, çocuğunuzun rıskını kesmiş bu mübarek adama, soyuna sopuna dua edesiniz?
Are you so gospell'd to pray for this good man and for his issue, whose heavy hand hath bow'd you to the grave and beggar'd yours for ever?
Rahat bırak, seni küçük dilenci.
Get away from me, you little beggar.
Dilenci misali başıma üşüştün.
Pestering me like some beggar.
Hayır, her zaman bir dilenci gibi görüneceksin. Güzel.
- No, you always look like a beggar
Elbisemi bir dilenciye verdim.
I gave my habit to a beggar.
Dilenciyle kafa buluyorlar.
They're having fun with a beggar.
Casusum, dilenci kılığında ve böyle aletleri olan bir katil konusunda beni uyarmıştı.
A spy warned me of an assassin with such tools, dressed like a beggar.
O dilenci doğruyu söylüyordu.
That beggar was right.
Dalavereci herif.
Crafty beggar.