Beneath translate English
4,301 parallel translation
Kedi dizlerinin etrafında dolaşırken ellerini kuyruğunun altına götürür, ve, "lütfen kedicik biraz daha alabilirmiyim derdi?"
Following the cat around on his knees with his hands cupped beneath its tail, going, "Please, kitty, may I have some more?"
- Ona göre düşük şeyler değil mi?
Isn't that a little beneath her? Tell me about it.
Bu adamlar kimse avcıların menzilinden uzak yaşıyorlar.
Whoever these people are, they've been flying beneath the hunter radar.
Scalesia ormanlarının altındaki kayalıkların derinliklerinde yüzlerce tünelden oluşan "Lav Tüpleri" dediğimiz bir ağ bulunur.
Deep in the rocks beneath the Scalesia forest, there is a network of hundreds of tunnels called lava tubes.
Santa Cruz'un Siyah organik kayaları yüzeydeki ağaçların sadece bir kaç inç altında uzanırlar.
Black volcanic rock still lies only a few inches down beneath the forest trees of Santa Cruz.
Çünkü bir ada tamamen dalgaların altında kaybolduğunda bile, onu çevreleyen denizlerde yaşamı etkilemeye devam ediyor.
Because even when an island has totally disappeared beneath the waves, it continues to influence life in the surrounding seas.
Oduncu göğsünün altında bir kuşun kalbi atıyor.
Beneath that lumberjack chest beats the heart of a songbird.
# Ama senin çatın altında yaşadığımdan
♪ But since I live there beneath your ceilings ♪
Daha sonra "Korsan" yazısının sağ altına...
And then right beneath "snore-son,"
Her şey senden altta değil!
Not everything's beneath you!
Saklanmak sana hiç yakışmıyor.
Hiding's beneath you.
Gerçekten gideceksin, ha?
Nothing is beneath you, huh?
Her şeyden çok istedim onun korkusunu tatmayı ve kemiklerini dişlerimle kırmayı. Ve kanının boynumdaki kürkten akıp gitmesini.
I wanted more than anything to feel her fear on my tongue and her bones crunch beneath my teeth and her blood run down the fur on my neck.
Derinin altında birikiyor.
It's pooling beneath...
Onu uyutmak yerine derisinin altına birikmiş.
It pooled up beneath the surface of his skin instead of putting him to sleep.
Bambaşka bir yola saptığınızı fark edersiniz.
You realize... the ground beneath you has shifted.
Sonra Chinatown'da, ne alakaysa bir kanalizasyon kapağının altına konuşlanmış bir kulübe gittik ve işler tuhaflaştı.
Then later, at a club in Chinatown somehow located beneath a manhole cover, it got weird.
Şehrin altındaki elektrik santralından dışarı çıkmaz.
He never leaves the power plant beneath the city.
Kim bunlarla tatile çıkmak isterki?
Who can even find your throat beneath all that cheek fat?
Ejderha Nefesi, Kalahari'nin dibinde uzanan... binlerce km'lik muhteşem bir mağara sistemine ait.
Remarkably, Dragon's Breath is part of a vast cave system that extends beneath the Kalahari for thousands of miles.
Afrika'nın en çorak bir bölgesinde derinlerde, kör karanlıkta yaşayan bir balık.
A blind fish living in perpetual darkness, deep beneath one of the most arid regions of Africa.
Kum nehrindeki ağaçların kökleri... nehir yatağının 30 metre derinindeki suya ulaşıyor.
The trees that line these sand rivers send roots down over 30 metres to tap water that lies deep beneath the river bed.
Sarah, bu sabah neden kaçtığını anlıyorum ama şunu iyice anlamamız gerekiyor ki ikimiz de çok zor bir işin içindeyiz.
Sarah, I can understand why you took off this morning, but I need... We need to know that the ground beneath us is solid.
Bu bir çok askeri aşan bir şey.
It would be beneath most soldiers I know.
Kalitemin altında zaten, o yüzden bundan böyle, Jenna Maroney, sadece dramatik rollerde oynayacak.
It's beneath me, and from now on, Jenna Maroney only plays dramatic roles.
Tüm televizyon kalitemin altında.
Who is this chick? All television is beneath me.
Kanalizasyonun altında Yüzbaşı Roth'un tırnaklarını bulduğumuzdan bahsetmeyi unuttuk mu?
Did we forget to mention that we found sewage beneath Lieutenant Roth's fingernails?
Muhtemelen yogunlasma olmustur.
Probably groundwater, coming from beneath.
Ağladığımı ayrıntılı şekilde görmek için bir tür şaka ise "Wind Beneath My Wing'i" oynatmanız yeterli olurdu böylece herkes zamandan tasarruf ederdi.
Look, if this is some sort of elaborate prank to see me cry, you could have just played "Wind Beneath My Wing" " and saved us all a lot of time.
Nyiragongo, dünyanın en büyük lav gölü. Yerin yaklaşık 16km altından fokurduyor.
Nyiragongo, the largest lava lake in the world... bubbling up from nearly ten miles beneath the surface.
Öyle kıymetli ki, ağaç kabuğu altında saklıyorlar.
It's so precious, they keep it hidden beneath the bark of a tree.
Burun'un 3200km kuzeyinde... bu sahilin altında yeni hayatlar uyanıyor.
Two thousand miles north from the Cape, beneath this sandy beach, new life is stirring.
Ne, vale olmak şanına yakışmıyor mu?
What, being a valet is beneath you?
Etrafındakilerin birçoğu,... onunla konuşmaya çalışıyordu.
A score of hands beneath his back, beneath his head, trying to talk to him.
Belki de biliyorsunuzdur... Yardımsever girişimlerimden biri de denizaltı araştırma laboratuvarı. Şansa bakın ki o da şu an tam altımızda.
Well, as you may know one of my many philanthropic endeavors is an undersea research laboratory which, as luck would have it, is actually beneath us right now.
Sonra aniden bir tüp tam da ayaklarımızın altında açıldı.
Then suddenly a boomtube opened up right beneath our feet.
Öyleyse lütfen evlerinde bulunan bu iyi insanlara anlattığınız yalanları ve denizlerimizde bulunan savaş gemilerinden oluşan donanmanızı açıklar mısınız? !
So, please explain to the good folks at home how it squares with the lies you told us and the fleet of warships you hid beneath our oceans!
Denizlerimizde daha ne kadar yalan saklıyorsunuz ve insanoğluna soğuk Erişilenler'i yudumlaması için daha ne kadar propaganda yapacaksınız?
How many more lies are you hiding beneath our seas, and how much more propaganda will you ask the human race to swallow and wash down with a nice, cold Reach?
Tayland körfezinin 100 mil altında diyor.
It says a hundred miles beneath the gulf of thailand.
Ayağımızı bastığımız toprak titriyor.
The ground trembling beneath our feet,
Sezon 1 bölüm 14
[Toothless roars ] [ music] 1x14 - What Flies Beneath
Şampanya, peynir ve ayaklarımızın altındaki güzelim şehir.
Hmm. Champagne, cheese... and this beautiful city beneath us.
Elbette bunun farkındayım ama bu Katherina yanılsamasının altında gerçek Katerina'mı bulmaya çalışmazsam nasıl bir adam olurum?
Of course this has occurred to me, but what kind of man would I be if I didn't try to find my Katerina beneath this Katherine facade?
Stajyerin senin altında olacağını düşünmüştüm.
I just think an intern is beneath you.
Broadchurch plajındaki kayalıkların altında Danny Latimer'ın, cesedinin bulunmasından önce en son görüldüğü yolda meyus bir şekilde sessizce yürüyüş yaptılar.
United in grief they walked in silent vigil along the route where Danny Latimer was last seen the night before his body was found beneath the cliffs on Broadchurch beach.
Bana hakaret edemezsin, çünkü bu yumuşacık dış yüzeyin altında daha da yumuşak bir ruh var.
You can't insult me because I know that beneath your soft exterior there's an even softer interior.
Bu kadar altta değilsin.
This is beneath you.
Altındaki gerçek insanı görmüyorsun.
You don't see the real person beneath.
- Her şey bir kenara, korkmuş.
Beneath it all, scared.
Yüzeyin hemen altında ilerleyen.
Lingering beneath the surface.
* İzlerken asfaltın akıp gitmesini *
♪ watching all the ground beneath you drop ♪