Bjõrn translate English
597 parallel translation
Bjørn köpeğini eğitmek için haftalardır orada.
Bjørn has been there for weeks training his dog.
Sence Bjørn'a bir şeyler olmuş mudur?
But do you think anything has happened to Bjørn?
- Bjørn!
- Bjørn!
Bjørn'un tehlikede olduğunda dair esrarengiz bir düşünce.
An inexplicable notion that Bjørn's in danger.
Selam Bjørn.
Hello, Bjørn.
Ve Bjørn ormanı bilir.
And Bjørn knows the wood.
Bjørn'ün köpeği.
Bjørn's dog.
Bjørn'ün günce ve evraklarını karıştırma cüretinde bulundum ve bunu buldum.
I took the liberty of going through Bjørn's papers and I found this.
Bjørn Werner'in.
Bjørn Werner's.
Bence son bölümü Bjørn yazmamış.
I don't think Bjørn has written the last part.
- İzler Bjørn'un göle atladığını gösteriyor.
- The tracks show Bjørn jumped in.
Bjørn zararsız değildi.
Bjørn wasn't harmless.
Bråten, Bjørn'ün intihar ettiğini düşünüyor.
Bråten thinks Bjørn killed himself.
Bjørn Werner kız kardeşine tutkuyla aşıktı.
Bjørn Werner loved his sister passionately.
Ve Bjørn hastaydı. "Sevdiğim ve sahip olamadığıma başka kimse dokunamaz."
And Bjørn got ill. "What I love and cannot own, nobody else can touch."
Bjørn buraya taşındı ve içine ruh girdi.
Bjørn moved up here and was possessed.
Bjørn ve Lillian küçük farklarla aynı rüyayı görmüştü.
Bjørn and Lillian had that same dream with slight variations.
Ve onu kurtaran ve aşağı çeken kürklü yaratık da Bjørn'dü.
And the furry creature who saved her and took her down was Bjørn.
Bjørn Werner!
Bjørn Werner!
- Bjorn onu bir baskın sonrası getirdi.
- Bjorn brought him here from a raid.
Korkuyor musun Bjorn?
Are you afraid, Bjorn?
Gitarda Bjorn Lynder.
On the guitar is Bjorn Lynder.
Bjorn.
Bjorn.
Görüşmek üzere, Bjorn.
So long, Bjørn.
Bjorn ve Sten, siz kovaları alın.
Bjørn and Sten, you take the buck.
Şerefe, Bjorn.
Cheers, Bjørn.
Merhaba, Bjorn.
Hello, Bjørn.
Daha sık gülümsemen lazım, Bjorn Ciddi olduğunda gözlerin çok mahsun bakıyor.
You oughta smile more often, Bjørn Your eyes look so droopy when you're serious.
İçeri gelmez misin, Bjorn?
How about coming in, Bjørn?
- Bjorn, Sten telefonda.
- Bjørn, it's Sten.
Bjorn!
Bjørn!
- Sence Mulle olamaz mı, Bjorn? - Tabi olur, neden olmasın?
Don't you think Mulle would make a good lookout, Bjørn?
Bunu düşün, Bjorn.
Think it over, Bjørn.
Rahatla Bjorn, sadece biz varız.
Relax, Bjørn the house is ours.
- Rahatla, Bjorn.
Relax, Bjørn.
Bjorn, sana söylüyorum.
Bjørn, I'm talking to you.
- Bjorn ile dondurma almaya gidiyoruz.
Bjørn and me are gonna get some ice cream.
Geliyor musun, Bjorn?
Are you coming, Bjørn?
Zavallı Bjorn.
Poor Bjørn.
Tamir edebiliriz, Bjorn.
We can fix it up right away, Bjørn.
- Bu yetmez Bjorn, hiç yetmez. Hayır, yeter.
That's not enough, not at all, Bjørn Yes, it is.
- Bjorn, şeker almayı unuttum.
Bjørn, I forgot the sugar.
Bjorn : Bakmak ister misin?
- You wanna see?
Gel, Bjørn.
Come on, Bjørn.
Mulle ve Bjorn, siz temizlik yapın.
Mulle and Bjørn, you clean up.
Yalan mı, Bjorn?
Do I, Bjørn?
Bjorn, ilişkimiz iyi gitmiyor, görmüyor musun?
Bjørn, can't you see it's no good?
Söylemiştim, değil mi Bjorn?
I say, isn't that Bjørn?
- Bjorn, telefon.
- Bjørn, phone.
- Kaçabilir misin, Bjorn?
Can you, Bjørn?
Lanet olsun, Bjorn.
Darn, Bjørn.