Blanks translate English
757 parallel translation
Beni dinle dangalak bir dahakine silahın mermilerini boşalttığında boş kovanları geri koymayı unutma.
Listen, sucker... next time you take the shells out of a smart guy's gun, remember to put some blanks back.
Hakiki mermileri çıkartıp kurusıkı olanları koydum, kocam ateş ettiğinde, siz ölü numarası yaparsınız ben de onu buradan uzaklaştırayım ki, kaçabilesiniz.
I've taken out the real bullets and put in blanks, so when he fires, you pretend to die and I'll get him out of here and you make your escape.
- Boş mermiyle dolu.
- It's full of blanks.
Her neyse, hala boş çıkıyor.
Anyhow, I'm still drawing blanks.
- Belki boşa atıyorlardır.
- Maybe they're firing blanks.
Sadece kurusıkı!
Only blanks!
İşte, imzalı çekini de hazırlamış olduk.
We've been drawing blanks here, too.
Ah, reçetelerimi arabada unuttum sanırım.
Oh, I seem to have left my prescription blanks in the car.
Henüz anlayamadık. - Zamanı boşluklarla hesaplıyorlar.
The blanks probably refer to their time computation.
Sanırım bunu mermileri yerleştirme şeklimize borçluyuz.
I've always thought it was the way we handled the blanks.
- Mermiler mi?
The blanks?
Sarjöre sadece bir gerçek mermi koyup şömineye ateş ettikten sonra diğerlerinin sahte mermi olduğunu anlamanız daha zor oldu.
By putting one real bullet into the clip and letting you fire it into the fireplace... you'd be less likely to realize that the remainder were blanks.
- Boş telgraf kağıdınız var mı?
Do you have some telegraph blanks?
Silahlarınızı kurusıkıyla doldurmuştum.
I loaded your gun with blanks.
Sana kurusıkıyla ateş ettim ya.
When I shot you with the blanks.
Kurusıkı dolu bir tabancayla beni korkutamazsın.
You can't fool me with a prop gun filled with blanks.
Kurusıkı değil.
Oh, no, not blanks.
- Bunlar kurusıkı mı dolmuş?
What am I loaded with, blanks?
Kuru sıkılarla.
Blanks.
Bu gece bir kaç delikle bunu denedim.
I tried tonight, with blanks.
" Kuru sıkı atıyorlar. Haydi ilerleyelim.
" they are firing with blanks Let's go forward
Aslında kuru sıkı atmıyorlardı.
However they did not fire with blanks.
Korkutma amaçlı.
We loaded it with blanks.
Bu fişekler kurusıkı.
These cartridges are blanks.
Gösteride kullandıklarımız.
They're the blanks we use in the show.
Bana tabanca ve kuru-sıkı mermi verdiler.
They gave me the gun and the blanks.
Silahta kuru sıkı vardı. Bıçağın ucu yaylıydı.
The gun had blanks, the knife a retractable blade.
Ben de yaşlı adamlar hep boşa atış yaparlar sanırdım ama hedefi tam 12'den vurmuş, sanırım.
I THOUGHT HER OLD MAN WAS SHOOTING BLANKS, BUT I SEE HE'S DROPPING BOMBS ON OCCASION, I GUESS.
Beyler, bunlar kuru sıkı.
Gentlemen, these are blanks.
- Kutsal bok! - Sadece kuru sıkıydı!
- Just blanks, right?
- Silahı ona bile doğrultmadım.
- Holy shit! - There were blanks in that gun!
- Belki de kalp krizi geçirmiştir. - Kutsal bok!
There were blanks.
Maalesef bu kuru sıkı bir silah.
They're blanks, unfortunately
Katilin boşa atıyor.
Your killer's shooting blanks.
Kurusıkı.
Blanks. See?
Asla boşluklarla oynamaya benzemez.
It can never be the same playing with blanks.
Zavallı Norm, birkaç aydır boşlukları dolduruyordu.
Poor Norm's been shooting blanks for the last couple of months. Little louder.
Hareketleri takip ediyorum ve sadece boşluk çiziyorum.
I'm going through the motions and just drawing blanks. I can think of things I'd rather do than attend the autopsy on the little girl.
- Kurşun yağmuruna tutuyorlar!
Hey, those are blanks.
Oyuncak tabanca da iş görürdü.
Hey, blanks do the job too.
Boşluğa sıkıyoruz, Teğmenim.
We're shootin'blanks, Lieutenant.
Boşa kürek çekiyoruz. Bu çocukları bulamıyoruz.
We're shooting blanks We can't track these kids.
Silahını kontrol ettin mi, kuru sıkı attığından eminsin değil mi?
Did you check your gun, make sure you're just firing blanks?
- Tabancada kuru sıkı mı var?
- Are there blanks in there?
- Evet, kuru sıkı.
- Yeah, blanks.
Tabancaya kuru sıkı doldurmuştum.
I loaded the gun with blanks.
Kan torbaları, kuru sıkı kurşunlar, sahte doktor.
The blood bags, the blanks, that phony doctor.
Kate, bütün boşlukları benmi dolduracağım?
kate, do i have to fill in all the blanks?
Çok uğraştırır ve muhtemelen bir işe de yaramaz.
There'd have to be a lot of blanks and dashes.
Georgi akıllıydı, kuru sıkı fişek kullanıyordu.
That was clever of Georgi, using blanks.
İlticanın inandırıcı olması için kuru sıkı mermiyle ateş etti.
She shot blanks to make his defection look real to us.