Blessings translate English
1,225 parallel translation
Verdiğin nimetler için minnettarız, şükürler olsun yüce Tanrım. Amin. Verdiğin nimetler için minnettarız, şükürler olsun yüce Tanrım.
For all His countless blessings, may God's holy name be praised.
Evet, iyilikler yük oldu.
Yes, her blessings became a burden.
Tanrı sizi kutsasın ve bağınızı kuvvetlendirsin.
May the Lord strengthen that consent and fill you with His blessings.
Verilmiş sadakan varmış.
Count your blessings.
Wing Chun ile sana mutluluklar dilerim.
I give you and Wing Chun all my blessings.
12 yaşıma geldiğimde Tanrının sözünü ettiği, birisinin lütfunu daha az şanslı olanlarla paylaşma yükümlülüğünü anladım.
By the time I was 12... I understood the obligation the Lord spoke of... to share one's blessings with those less fortunate.
Karşılığında, hükümetimin de onayıyla ben de değişim geçirerek gezegenlerimiz arasında yeni bir köprü kurmayı amaçladım. Umarım bir daha asla savaşmayız.
In return, I have undergone this change with the blessings of my government so that I may become a bridge between our worlds in the hope that we will never know war between us again.
Tüm dualar yeni Kai üstüne olsun.
All blessings on the new Kai.
Dualarımız Kai için.
Blessings on the Kai.
Kai Bareil kutlu olsun.
Blessings on Kai Bareil.
Hayır, duanı ver bana.
Give me your blessings.
Benim tüm dualarım seninle.
You have my blessings
Ben onu buraya Tanrıça'nın kutsaması için getirdim.
I've brought him here for Mother's blessings.
Bir anneye işkence edince Tanrıçanın bereketini alabileceğini mi sanıyorsun?
After tormenting one mother... You are begging another mother for her blessings?
Kutsa beni!
- He... Blessings, landlord!
Tanrım, bize bahşettiğin bu yemek için sana şükürler olsun.
Lord, please give us your blessings. ... for the food you have supplied us.
Talihsizlik gerisinde beklenmedik nimetler bırakabilir, senin gibi, benim küçük Margaret'ım.
Misfortune may leave behind unlooked-for blessings, none dearer than you, my little Margaret.
Senin dualarınla O bir üzüntüye sahip olabilir mi ki?
The one who has your blessings, what sorrow can he have?
Bu güç ( shakti ) annemin süttünden..... annemin ilkelerinden ve annemin dualarından gelir!
Whose power comes from his mother's milk her principles and her blessings!
Şer denilen şey metanetimizi sınamak içindir ve çoğunlukla sonu hayra çıkar.
Misfortunes, we are told, are sent to test our fortitude, and may often reveal themselves as blessings in disguise.
Şükür edin.
Count your blessings.
Bir daha asla topraklarında kumar oynanmayacak.
That you will never gamble with your blessings.
Cadılık suçu işleyen Rebecca Nurse George Jacobs Mary Eastey, John Willard Martha Corey Elizabeth Howe John Proctor, Elizabeth Proctor Mary Sibber, Hannah Bellows Bridget Bishop ve Sarah Osborne bu kiliseden tüm kutsama ve cennet umutlarıyla ihraç edildiler.
Having committed witchcraft Rebecca Nurse George Jacobs Mary Eastey, John willard Martha Corey Elizabeth Howe John Proctor, Elizabeth Proctor Mary Sibber, Hannah Bellows Bridget Bishop and Sarah Osborne are from this church with all its blessings and every hope of heaven hereby excommunicate.
İnsan haber almak istediğinde bir hanımla mektuplaşmak gibisi yoktur.
The blessings of a female correspondent when one wants news.
Biraz insaf et!
Perfect Patsy from whom all blessings flow,
Tabiî ki, Jatin duasını eder etmez.
Of course, as soon as you get Jatin's blessings.
Annenin duaları seninle.
your mother's blessings are with you.
Hatırlıyor musunuz baba... sizden bizi kutsamanızı istediğimde... bana bu evlilikte asla mutlu olamayacağımı söylemiştiniz.
Do you remember... I'd asked you for your blessings and you had said that my marriage will never be successful.
Bir yığın mutluluk konuyor başına. Nedir bu dil uzatmak doğumuna, yere, göğe? Doğum, yer, gök, üçü de birleşiyor diye mi sende?
A pack of blessings light upon thy back. all three do meet in thee at once?
Sevgili Tanrım, bu bayram günü sana birçok şey için minnettarız,... ki bunların başlıcası da, bizi kutsadığın bereket yağmurunu... başkalarıyla paylaşabilme gücümüzdür.
Dear Lord, we're grateful for so many things this holiday season... not the least of which is our ability to share with others... the abundance of blessings with which You have showered us.
Artık iyi dilekler sunmak yok.
No more blessings to give.
İnşallah geleceğim, sizi kutlamaya.
I'll come and give you my blessings.
Buna sevinmen gerek. Burayı çok kişi göremiyor.
Count your blessings.
Onayla... yoksa seni hücreye tıkar ırzına geçerim!
Give'em your blessings... before I throw you back in the fucking cell and I bugger you!
- Bugün dostlarınız, akrabalarınız ve kardeşlerinizin önünde bu evliliğe onay veriyorum.
- So today, before you friends, relatives, brothers and sisters, I offer you my blessings.
Beni kutsaman lazım, aslında Öyleyse...
I need your blessings, in fact. So...
Benim mutluluğum sizin yanınızda.
My blessings are with you.
Ve böyle lütuflar kolay kolay geri çevrilmez.
And such blessings are not to be let go, so easily.
"Tanrının bize verdiği hayatı sadece Tanrı geri alır." "Yüce Tanrım bu küçük yavruyu yanına kabul et ve onu koru." "Karanlık vadiden geçerken şeytana uymadan sana ulaşması için ona yardımcı ol."
Blessed be the God and Father of our Lord Jesus Christ who had blessed us with all spiritual blessings, and heavenly places of the Christ the foundation of the world... that we should be holy and without blame before Him.
Yüce Tanrım, bu nimetler için sana şükrediyoruz.
Almighty God, we thank you for these blessings.
Gidip kutsanayayım.
- l'll go and seek his blessings.
Senin dualarını alması için onları ikna ettim
I just brought them over to get your blessings
Çatışmaların belki de en büyüğü postaya hakim olmak üzerine yapıldı. Her hafta Führer'e yazılmış binlerce mektup geliyordu. Bu insanların Hitler'den istekleri oluyordu.
One of the more vicious power battles was over access to the mail, to the thousands of letters that arrived each week addressed to "Mein Fuhrer", and which begged favours or blessings from Hitler.
Yapması gereken : iyiliklerini saymak, bir dua etmek ve o kadar.
He has to do is count his blessings, say a prayer and he's done.
Tanrım, sana bu yiyecekler için minnettarız, evimiz, ailemiz vede misafirlerimiz için.
Uh, dear Lord... we are humbly thankful for these gifts... for the blessings on our home, our family and our guests.
43 yıl önce, babam Everest Dağı'na tırmanmadan önce, bereket aramak için bu manastırda mola verdi.
[Jamling] Forty-three years ago, my father... stopped at this monastery to seek blessings to climb Mount Everest.
Bay Malroux bize bir hafta izin verdi ve en iyi dileklerini iletti, hayatım.
Mr. Malroux gave us the week off and his blessings, sweetheart.
Verdiğin tüm nimetler için sana şükürler olsun Tanrım.
We thank thee, oh Lord, for these and all blessings.
- Her gün iyi dileklerimizi say.
- Count our blessings.
Bir insanın hayatta isteyebileceği en güzel şeyler... ve gerçek çok basit.
Blessings no one would dare expect from life.
Tenorlar!
Thank you Lord for blessings given Thank you for the gifts you gave - Tenors!