Blondie translate English
767 parallel translation
C'est moi, blondie! ( Benim, sarışın!
- C'est moi, blondie!
Hey, sarışın, yerine ben geleyim mi?
Hey, Blondie, wouldn't I do instead?
Sarışın bayan, bir zamanlar Rus çariçesine ait olan... pırlanta bir kolye almak ister miydiniz?
Blondie, how would you like to buy a diamond necklace... that formerly belonged to the Czarina of Russia?
Harvey, Sarışın Fıstık'ı önerdi, ama doktor Eddie'nin yerine gitmek istedi.
Harvey suggested Blondie's Chicken Inn, but the doctor wanted to go to Eddie's.
Şimdi beni dinle, sarışın.
Listen to me, blondie.
Blondie?
Blondie?
Hayvan, Harry, Hoffy, Price, ya da Blondie, Joey, veya Duke?
The Animal, or Harry, or Hoffy, or Price, or Blondie or Joey, or Duke?
Sen, Hoffy ya da Duke veya Price, Hayvan ya da Blondie hatta Joey.
You, Hoffy, or Duke, or Price, the Animal, or Blondie, or even Joey.
Blondie, sis makinesini getir.
Blondie, get that smudge pot.
Nasılsın bakalım sarı kız?
How are you doing, blondie?
Telefonu aç, sarışınım.
Answer your phone, Blondie.
Görüşürüz, sarışın.
Well, so long, blondie!
Daha şimdiden oğlan olduğunu biliyor.
But what a blondie.
Binsene sarışın, yerimiz var.
Get on, Blondie! There's room!
Sarışın, bizimle gel.
Blondie, come away with us!
Hey, sarışın!
Hey, Blondie!
Hiç konuşmaz mısın sarı kafa?
Don't you ever talk, blondie?
- Hoşçakal sarışın.
- Bye, Blondie.
Blondie'yi vurdular.
They got Blondie.
Dilim damağım kurudu, Sarışın.
I'm dry, Blondie.
Seni bir yakalarsam, kalbini söküp yiyeceğim.
If I ever catch you, Blondie, I'll rip your heart out and eat it! I'll scalp you!
Sarışın!
Blondie!
Sarışın, dinle!
Listen, Blondie...
Sarışın, şimdilik hoşça kal.
Well, Blondie. So long.
Pekâlâ, Sarışın ayrılık vakti.
And so, Blondie it's goodbye.
Sarışın, ölme.
Blondie, don't die.
Sarışın?
Blondie.
İşte, Sarışın. Al sana su.
Hey, Blondie, here's water.
Su, Sarışın.
Water, Blondie.
Sarışın, neyin var?
Blondie, what's the matter?
Belki bilmiyorsun ama Tanrı da yanımızda, çünkü o da Kuzeylilerden nefret ediyor. Değil mi, Sarışın?
In case you didn't know it, God is on our side, too because he hates the Yanks, Blondie?
Senin ailen var mı peki, Sarışın?
Do you have parents, Blondie?
Tıpkı benim gibi.
Like me, Blondie.
Sana gerçeği söylemek zorundayım, Sarışın.
I must tell you the truth, Blondie.
Sana tek bir şey söyleyeceğim, Sarışın.
I'll tell you one thing, Blondie.
Lütfen söyle... Lütfen, Sarışın.
Please, Blondie.
Sarışın, Melek Göz değil mi şu?
Hey, Blondie, isn't that Angel Eyes?
Duydun mu, Sarışın?
Hey, Blondie, did you hear that?
Sarışın- -
Blondie.
Sarışın'a sorun.
Ask Blondie.
O domuz ağılından nasıl kurtuldun ki, Sarışın?
Hey, Blondie, how the hell did you get out of that pigsty?
Ah Sarışın'ım benim! Benimle çalışacağına ve tekrar bir araya geldiğimize çok sevindim.
Blondie, I'm very happy you're working with me, and we're together again.
- Melek Göz benimdir, Sarışın.
Hey, Blondie, Angel Eyes is mine?
- Güven bana ya, Sarışın.
Trust in me, Blondie.
- Yüzbaşı, cesaretini tetikleyecek bir kıvılcım istiyor herhalde, Sarışın.
Hey, Blondie it looks like the captain is really asking for a bullet in his guts.
Sarışın.
Blondie?
Hayatımızı riske attığımızın farkındasın değil mi, Sarışın?
Blondie, you realize we might be risking our lives.
Hepsi bizim!
It's all ours, Blondie.
Şaka bu değil mi?
You're joking, Blondie.
Mola verelim mi?
Come on, Blondie.
Sarışın?
Hey, Blondie.