Bloody translate English
18,994 parallel translation
- Kimden bahsettiğimi biliyorsun.
You know bloody well who. Whom.
Tam önümüzde kahrolası bir el bombası patladı.
Then a bloody grenade went off right in front of us.
Rich, birisin beni bunun için öldürmeye çalıştı kolumu kesmeye çalıştı lan.
Rich, someone tried to kill me over this, tried to chop my bloody arm off.
Ben Spurs'u destekliyorum, sen ise fanatik bir Arsenal taraftarısın.
I support the Spurs, you're a bloody gooner...
Neden bu kadar tuhaf davranıyorsun?
Why are you being so bloody weird?
Burası bildiğin harabe halinde.
The place is a bloody wreck.
Müvekkili hapishanende ölmüş bu bölgedeki en iyi avukatlardan birini, soru soracağını düşünmeden öylece cezaevine kabul etmezsin.
You don't usher in one of the best bloody lawyers into your prison when they've just lost a client in there without expecting they will ask some questions.
Öyle olsa iyi olur.
Well, I bloody hope so.
Sangin'de dik yamaçlara çıkma konusunda Afganlara kafa tutabilecek tek adamımızdı.
The only guy we had in Sangin who could match the Afghans for sheer bloody guts.
Eminim senin de kanlı meryemin erkenden gelecek.
I bet your Bloody Mary gonna come early, too.
Ve Yüce Tanrı'yı o kahrolası tahtından edeceğiz.
And we shall smite the Heavenly Father from his bloody throne.
Hay lanet olası -
Bloody son of a...
Sen kahrolası bir manyaksın.
You are bloody crazy.
Lanet olsun, bu o!
Bloody hell, it's her!
İçine ettiğimin odasını tutmak istiyor musun istemiyor musun?
Are you interested in taking the bloody flat or not?
Bu neydi be şimdi?
What the bloody hell was that?
İşler çığrından çıktığı zaman oğlumun her zaman kaçtığı gibi...
Like my son has always run when things get bloody...
Çiftlikteki hayaletlerden mi bahsediyorsun?
Those bloody ghosts back at the ranch?
Kana susamaktan başka çaremiz yok!
We must be bloody or nothing else!
Sen daha dili öğreniyorsun, günahın kitabınıysa ben yazdım!
You're still learning the language. I wrote the bloody book.
Sen daha dili öğreniyorsun, günahın kitabınıysa ben yazdım!
- You think you know sin? You're still learning the language. I wrote the bloody book.
- Bir at arabasına ihtiyacımız var.
The bloody fog, mate. - We require a carriage.
Eğer bu hippilerin çölün ortasında kutladıkları lanet bir festival olmasaydı isim cuk otururdu.
I mean, that would've been perfect if it wasn't for some bloody desert hippy fest.
Kalanlarımız da tabanında kan olan 41 numara bir ayakkabı arayacak.
The rest of us are looking for a size 10 with a bloody sole.
Bu kız ne cehennemde?
Where the bloody hell is she?
Ya şu cadılar bir kerecik de olsa bir kelimeyi açıkça söylesin.
You know, it would be nice if, just once, the witches bloody well said what they mean.
Ben dönene kadar bu lanet engel dursun.
Keep this bloody barrier up till I return.
- Şu lanet olası telefonunu cevapla!
- Answer your bloody phone, would you?
Kardeşimle konuşmak istiyorum.
I wanna speak to my bloody sister!
Lanet olsun.
Bloody...
Paslı çöller, kızıl nehirler, kanlı ormanlar.
Rusted deserts, crimson seas, bloody forests.
Canım ne halt etmek isterse onu yaparım.
And I can do whatever the bloody hell I want to.
Yerinizde olsam "halt etmek" lafını kullanmazdım patron bey.
I'd watch those "bloody hells," Governor.
Ortalık fena karışır.
All bloody hell's gonna break loose.
Vay anasını.
Bloody hell.
Bu biranın tadı harikaymış.
This beer is bloody wonderful.
Doğru söylediler, işi halletmek zorundaydık, o yüzden kurnazca yapamayız ve Cesurca, bu kanlı büyük motordan sadece kaba kuvvetle yapacağız.
They said, right, we got to get the job done, so if we can't do it by cunning and daring, we'll do it by brute just force with this bloody great engine.
Kanlı pit stopları yavaşlatmayacağım.
I'm not going to slow down on the bloody pit stops.
Ben bir dedektif müfettişim.
I'm a bloody detective inspector.
Kahrolası hangar kapıları ne zaman kapanacak O'Brien?
When's the bloody hangar door gonna get closed, O'Brien?
- Çünkü bilezik bir servet ediyor.
'Cause it's worth a bloody fortune.
Pekâlâ, şu kahrolası köpek neredeymiş?
All right, where's the bloody dog?
Hâlâ bu kahrolası uzay asansörünü sürüyoruz.
Hang on. We're still riding this bloody space elevator.
It's still bloody stuck!
It's still bloody stuck! It'll come...
Kanlı Hayvanlar gibi mi davranmalımısın?
Must you behave like bloody animals? !
O beni nasıl karşılaştırabilir bu lanet kadın dövenle?
How can she compare me to that bloody wife-beater? !
- Kemiklerini kır?
! Put him down, you bloody lunatic!
- Dikkat, ne yapıyorsun, dur dikkatli!
- The bloody music is distracting me!
Benim hatalarımı söyleyeceğine... kendi evliliğini kurtar!
Everybody lies! So instead of finding faults with me... save your own bloody marriage!
Aman Tanrım.
Bloody hell.
- Lütfen, Harsh!
- She's a guest... - Guest, my bloody foot!