English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bozuk

Bozuk translate English

8,072 parallel translation
Hayır. Ric'in ders kitapları üzerine salyalarını akıtmanı izliyorum. - Zaten aranızın bozuk olduğunu da düşününce...
I'm watching you drool all over Ric's textbooks, and considering you're already on his bad side...
Aramız bozuk sanmıştım. Benimle görüşmek isteyeceğinizi sanmıyordum.
Well, I felt kind of bad about how we left things.
Güvenlik kamerası bozuk olunca aklınca yakalanmayacağını sandı.
He thought he wouldn't get caught with the broken surveillance camera
Küçük parmaklarının boyutları ve bir bozuk para kadar olan ağırlığı düşünüldüğünde, raketkuyruklu diğer türler ile savaşmak için çok küçük.
About the size of your little finger and the weight of a one-pence piece, the racket-tail is too small to battle with the bigger species.
Eğer ev sahibimle konuşup aramızı düzeltmeseydin kafasını çöp öğütücüsüne sokacaktım. Ki o da bozuk, bu yüzden o rahatlatıcı sesi de duyamayacaktım.
I would have shoved his head down my garbage disposal, which also isn't working, so I wouldn't have gotten that satisfying grindy noise.
Bozuk plak gibi sürekli aynı şeyler.
You sound like a broken record. Not that you know what a record is.
Maisonneuve geldiğinden beri bozuk çalıyorsun.
Since he arrived, you've been out of sorts.
- Bozuk mu çalmak?
- Out of sorts?
- Bozuk çalıyorsun!
- You are out of sorts!
Bu bozuk parayı döndürürsem döndüğü tüm süre boyunca bulanık görünür yazı mı yoksa tura mı geldiğini söyleyemem ama eğer durdurursam, karar vermeye zorlarsam tura olduğunu görürüm.
If I spin this coin... Then all the time it's spinning, it's a blur, I can't tell if it's heads or tails but if I stop it, I force it to decide and it's heads.
Yani yazı veya tura olduğunu bilmediğim fakat ikisinin de karışımı olduğu anda durdurduğumda bozuk parayı karar vermeye zorlamış oluyorum.
So before it was sort of not heads or tails but a mixture of both but as soon as I've stopped it, I've forced it to make up its mind.
Bir manada bozuk para dönerken hem yazı hem de tura gelmesi gibi.
In a sense, as it spins, the coin is both heads and tails.
Bozuk paramız turada duruyor.
Our coin then stops at heads.
Einstein'a göre kuantum parçacıklarının dönen bozuk para ile bir benzerliği yoktu.
In Einstein's mind, quantum particles were nothing like spinning coins.
İşte biraz bozuk para.
Here's some change. Baller.
Noel babanın bozuk oyuncak getirdiği insanların kutlamasını nasıl engellersin?
From celebrating their success?
Alarm bozuk. Çabuk git.
The alarm has been muted.
Moralin bozuk gibi.
You look bored.
Ya da mayası bozuk, ampul gibi.
Uh, super wicked, wiggy.
Bozuk yiyecekler halüsinasyona neden olur Rance.
Rotten food can cause hallucination, Rance.
Bu şey bozuk!
It's broken. It's broken. I'll save him.
Bozuk değil!
It's not broken.
Olanlar hakkında ne kadar kötü hissettiğimi bilmeni istiyorum. Defibrilatör bozuk olmasaydı ve bu şekilde...
I just wanted to let you know how horrible I feel about what happened and if that defibrillator hadn't broken, it would have...
Sevgili Champion Otomat Şirketi bu mektup St. Andre's'deki bozuk otomat makinesiyle alakalı.
Dear champion vending company, comma. This letter is in regards to a poor vending experience at St. Andre's...
Evet, 10 sene önce bozuk fenitimalin yemiştim ve vücut sistemimi haşat etmişti.
You know, I ate some contaminated phenethylamines about 10 years ago, and it totally jacked up my system, you know.
Mr. Randolph tüm ampullerin bozuk olabileceğini söyledi.
Mr. Randolph was worried maybe all the bulbs had burnt out.
Bu senin kalbini kırıyor, içini parçalıyor, bu yüzden de bozuk ağızlı ve havalıyı oynuyorsun.
It's breaking your heart, tearing your guts out and that's why you pretend to be so foul-mouthed and cool.
Ben Mahşer Günü'nden sonra makineler tarafından yönetilen bozuk bir dünyada doğdum.
I was born after Judgment Day, into a broken world ruled by the machines.
Adamlarımızın morali bozuk.
The men's spirits are low.
- Yeryüzü bozuk.
- The earth is sour.
Ama sistemin yıllardır bozuk olduğunu söylüyordun Mark.
But you've been saying that the system's broken for years, Mark.
Bozuk değil demiştin!
You said it was pristine!
Birinin keyfi bozuk.
Whoa, someone's in a mood.
- Sinirlerin bozuk.
You're upset.
- Sinirlerim mi bozuk?
"Upset"?
Sigorta faturaları ödeyemediğinde bozuk parayla ödeme yapan biriyle mi?
Somebody who had to scrape up loose change when insurance wouldn't pay his bill?
Mutlak güç bozuk değil, size kanlı deli sürücüler!
Absolute power doesn't corrupt, it drives you bloody mad!
Bu bozuk paraları nereden buldun?
Where did you get the pennies?
- Bozuk paraları sayabilirim.
- I can count the pennies.
Deon sen bozuk bedene koydu.
Deon, he put you in a broken body.
Bozuk Droid'ler ve kötü şöhret görüyoruz.
As you can see, there are broken droids and utter disrepute...
Neden moralim bozuk ki?
Why am I in a bad mood?
Bu bozuk kamera mı?
Is that one totally broken?
Çok bozuk, tamir etmemi istiyorsun.
It's so broken huh. That what you want me to fix.
Al, güneş kremi Ve sen, dostum, bazı bozuk benlerin var
So I got you some sunscreen, and you, my friend, have some irregular moles.
İstesem, yerden bozuk para bile toplarım.
I could pick up quarters with it, if I wanted to.
Kasam bozuk şuan.
My register's broken.
Caroline'ın 4 tane arabası vardı, hepsi de bozuk durumda.
You know, Caroline had four cars now, - and they all broke down.
Benimki bozuk.
Mine's broken.
Moralin bozuk, değil mi?
You're frustrated right?
Bozuk kamera mı?
It's a broken camera?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]