Brownies translate English
771 parallel translation
Ben tavuk budu ve çikolatalı kek için ne kadar ödeyeceğim?
What'll I get for drumsticks and chocolate brownies?
Mafyayı çikolatalı kek gibi gösteriyorlar!
They make the mafia look like Brownies.
Geceleyin periler gelmiş olmasın?
Well, maybe the brownies came in during the night.
Hey, Brownie'lerdeki gibi odunlarla bir işaret ateşi yapsak ya?
Hey, why don't we build a signal fire with driftwood, like in the Brownies?
Brownie'ler yosun daha çok duman çıkarır derdi.
The Brownies say that seaweed makes more smoke.
Brownie'ler olmasa ne yapardık?
What would we do without the Brownies?
Acaba Brownie'ler fişekleri biliyorlar mı?
I wonder if the Brownies know about flares.
- Cüce elfler olmalı.
- Must be brownies.
Hugo, onlar cüce elfler değildi.
Hugo, they weren't brownies.
Biraz kek buldum.
Look, I found some brownies.
Kekler için teşekkür etmeye geldim.
I came to thank you for the brownies.
O keklerde ne olduğunu söylemeliydin bana.
You should've told me what was in those brownies.
O keklerden aldım.
I picked up some of those brownies.
- Ah, kekler!
- Oh, brownies!
Onlar Alice B. Toklas kekleri.
They're Alice B. Toklas brownies.
- Kek ye.
- Have some brownies.
Bitki karışımlı bisküvitler.
Grass brownies.
Biliyorum bunu söylememeliyim ama ben keklerimi seviyorum.
I know I shouldn't say this, but I just love my brownies.
Aman Tanrım, keklerim yanıyor.
Good grief, my brownies are burning.
- Bize kek yapıyor da.
- He's baking brownies.
Geleneksel haşhaşlı kakaolu kek mi? - Bana bunu mu veriyorsun?
What is this, the traditional brownies with hash?
" Bırakın da kakaolu kekleri yesinler.
Let them eat brownies.
- Küçük izci kızlarım nasıl?
How are my little brownies?
Brownie'leri yakacak olarak kullanırdık.
We used Brownies for firewood!
Dört donut ve iki kek istiyorum.
I'd like four doughnuts and two brownies.
Yada brownie.
or brownies.
Brownie isteyen?
Brownies, anyone?
Sen bir bildiğini okumaya devam et MacGyver.
Keep baking those brownies, MacGyver.
- Brownie'lerden bile lezzetli.
Beats the brownies, man.
Biraz kek getir.
- How about some brownies?
- Brownie'ler?
- Brownies?
Brownie'ler Kaçalım buradan
Brownies! Let's get out of here!
Doğduğunu öğrendiğimizden beri Brownie'lerim onu arıyordu
My Brownies have been searching for her ever since we heard she was born.
- Her tarafta Brownie var
- You are crawling with Brownies.
Alın lanet olası keklerinizi.
There go the goddam brownies.
Henry, mutfağa bizim için browni yaptırdım.
Henry, I had the kitchen make us brownies.
Herkes için tereyağlı fıstıklı kek yaptım.
I made some peanut butter brownies for everyone.
- Çikolatalı keklerim!
- My brownies!
Homer, bütün browni tepsisini yedin mi?
Homer, did you eat my whole pan of brownies?
Mikrodalgada kek pişirirken bunu bir daha düşün.
The next time you make microwave brownies... I'd really consider using a microwave.
Burada kek yerken beni çekici buluyor musun?
Do you find me attractive, sitting here, eating brownies? You do.
Kekleri mi?
Give the brownies back?
Kekler, kekler.
- Aah! - Brownies, brownies.
Seni tahrik ediyor.
Turns you on, doesn't it? Brownies!
- Kim kek yaptı?
- Who made brownies?
Bir tabak kek de, bana esprili bir şiir okumuştu.
A plate of brownies told me a limerick.
O kekler "uçuran" kekler miydi?
Were these "funny" brownies?
Tatlı.
Granola brownies.
- Onlardan nefret ederim
I hate Brownies!
Ben de kek yaparım.
I'll make brownies.
Kekleri severim.
Oh, I love brownies.