Buluruz translate English
5,646 parallel translation
Konuşacak zaman buluruz.
Uh, we'll have a minute to talk.
Yarım saat içinde bir eşleşme buluruz.
We should have a match within half an hour, sir.
Arama emri çıkarırsak bahse girerim ki evinde yontma aletleri buluruz.
Oh, yeah. If we get a search warrant, I bet we'll find the knapping tools at his place.
Aileniz burada bir yerdeyse, buluruz.
Your family's out there, we'll find'em.
Gerçekten yapmak istediğiniz buysa, ailenizi buluruz. Ama bu sefer, ilk defa emekleriniz için bezden bir çadır ve çamurlu zeminden başka onlara gösterecek bir şeyiniz olur.
Now, we will find your family, if that's what you really want to do, but this time, for the first time, you'll have something to show them for all your work, more than a canvas tent and a mud floor.
Lakin kurban veya fail olun, eğer numaranız çıktıysa biz sizi buluruz.
But victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
- Hayır ama yerini biliyoruz. - Onu bulursak diğerlerini de buluruz.
No, but we know where he is, and if we find him, we'll find the others.
Bir yolunu buluruz.
We'll figure it out.
Tahılı başka yerden buluruz.
We will find grain elsewhere.
Bu rahibi nerede buluruz?
Where do we find this priest?
Anne, gittiğimiz yer vahşi doğa, yiyeceğimizi doğadan buluruz.
Mom, we're going to be in the wild, living off the land.
Aracını buluruz umuduyla trafik kameralarını inceliyoruz.
But we're pulling traffic cam footage, hoping that we get a hit on a vehicle.
Yada direk sona geç Nerede bir kaç milyonluk rüşvet buluruz... Garajında dolaptaki geyik etinin altına sıkışmış.
Or maybe just skip right to the end where we find a couple million in bribes tucked under the venison in your garage freezer.
Ben ve Bay Holmes onların bulamayacağı şeyler buluruz.
Me and Mr. Holmes. We can find things that they won't.
Bu sefer belki bir şey buluruz.
Maybe we'll get something this time.
- Hayatım, telaş yapma, buluruz.
Honey, don't worry. We'll find it. - I know.
Belki bunu o gemide buluruz.
Well, maybe we'll find it on that boat.
- Poliglot... Onu nasıl buluruz? 4.
The Polyglot... how do we find him?
Lakin kurban veya fail olun, eğer sıranız geldiyse, biz sizi buluruz.
But victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
Kolları bulursak belki ölüm sebebini de bulabiliriz. Ya da en azından bazı mücadele yaraları buluruz.
If we can retrieve the arms, perhaps we can get cause of death or at least discover some defensive injuries.
Evet zor ama yapmanın bir yolunu buluruz.
( Root ) Difficult but... we'll find a way in.
Sonra geri dönüp Monica'yı buluruz.
And then we're right back on Monica's trail.
Kızları bulursak Vanessa'yı da buluruz.
We find those girls, we find Vanessa Hansen.
- Hem Whitney'in katilini buluruz hem de balayımızı geçiririz. Harika olur. Hayır Castle.
We can find Whitney's killer and have a honeymoon at the same time...
Sekviyatı takip eder, Sin Rostro'nun saklandığı yeri buluruz.
We follow this shipment, learn where Sin Rostro has been hiding.
Bu muhasebeciyi bulursak Elias'ı da buluruz.
This accountant, we find him, and we find Elias.
Bizi asla bulamazsınız. Lakin kurban veya fail olun, eğer numaranız çıktıysa biz sizi buluruz.
You'll never find us, but victim or perpetrator, if your number is up, we'll find you.
Başa çıkamasak bile, nasıl yapacağımızın bir yolunu buluruz.
And even if we can't, we can figure out a way how to.
- Ama hemen orada! O zaman başka bir yol buluruz.
Then we'll find another way.
Konunun ne olduğunu bulursak katili de buluruz.
Well, we find out what that something is, we find our killer.
Eğer orada o virüsün bir izi varsa onu buluruz.
If there's any trace of that virus on there, we'll find it.
Yarına kadar mutlaka bir şey buluruz.
We'll find something before tomorrow.
Hediyeler için başka para buluruz.
We'll find some money for the gifts.
Şehirde onu çok kolay buluruz ya zaten.
Good luck trying to find her in the city.
O arada geri dönüp, onun canına okumanın bir yolunu buluruz.
We'll think of some way to come back and beat her.
- Belki de diğer aradığımız kişileri de orada buluruz.
Perhaps it'll lead us to the others, as well. Yeah.
Belki orada bir battaniye ya da yastık buluruz.
Maybe we'll find a blanket or pillow there.
Ya da belki, ona kucak dolusu öpücüklerle kalpler yapan başka bir kız buluruz.
Or maybe we'll find another girl who makes him hearts with hugs and kisses.
Belki Los Angeles Times'ı da sizin aradığınızı buluruz. Çünkü sizi kovduran çeteci çocukların birbirini vurmasını...
And maybe we'll find that you called the Los Angeles Times, too, because you wanted to watch
Şansımız yaver giderse sabaha kadar adamımızı buluruz.
Any luck, we'll have our man by morning.
Belki de Woodbine'ı kiralayan başka birini buluruz.
Maybe we can find someone else who hired Woodbine.
Bir şey buluruz.
I'll figure it out, though.
- Eve dönmek için başka yol buluruz.
We'll find a different way home.
Milton'ı yakalarız, telefon buluruz ve Hetty'yi arar ve buradan defolup gideriz.
We pick up Milton, get a cell phone, call Hetty and get out of here.
California Ulaştırma Bürosu'nun kameralarına erişip arabayı buluruz.
We'll access the CalTrans cameras and find the car.
Böylece kırmızı arabaları ortaya çıkartmış olur ve Rebecca'yı kaçıranların arabasını daha kolay buluruz.
Then we can highlight the red cars, make the kidnappers'car easier to spot.
Bir yolunu buluruz, söz veriyorum.
You know, we're gonna figure it out, I promise.
Eger oradaysa, buluruz.
If it's there, we'll find it.
Bak, onu buluruz.
Look, we'll find him.
Onları bulursak, Sophie'yi de buluruz.
We find them, we find sophie.
Onu nerede buluruz?
Where do we find him?