English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Burgers

Burgers translate English

1,356 parallel translation
Ne yapmışsa sadece hamburger parası kazanmak için yapmıştır, di mi?
Whatever happened to just flipping burgers, man?
Olay sonuca başlayınca hamburger satmaya başlarsın.
You're going to be flipping burgers when it's all said and done.
Oh, hamburger yemeğe gitmiştik, ve çocuklar senin eve dönemeyeceğini biliyorlardı, um, yatma vakitlerinden önce, ve bizde gelip yeni başkan yardımcısını bir ziyaret edelim dedik.
Oh, we went out For burgers, And the boys knew You wouldn't be home Till after, Um, bedtime,
- Hamburger yapabilirim.
- I can make you some burgers.
- Hamburgerleri güzeldir.
The burgers are good here.
Dolaptaki köfte yığını insanların tüketmesi için. - Güveçsiz hiçbir yere gitmem.
You do know the pile of burgers sitting in the refrigerator is intended for human consumption.
Luke tavuğu yakarsa veya köfteleri fazla pişirirse aç kalmayız.
Look, if by some chance Luke happens to burn the chicken or overcook the burgers, then we won't starve.
- Köfteler oldu.
Burgers are done.
- Köfteler çok güzel Luke.
The burgers are delicious, Luke.
Dünyaca ünlü sosumla ovulan köftelerim bitmek üzere ama senin tereyağlı köftelerin hâlâ tabakta duruyor.
It is not lost on me that the burgers with my world-famous rub are almost gone, while your butter burgers are still sitting there on the plate.
Benim köftelerim daha güzel. Kabul et!
My burgers are better- - admit it!
Haklı. Onun köfteleri daha güzel.
He's right- - his burgers are better.
Burger, patates kızartması, soğan halkası ve aklına gelen her şey lazım.
We need burgers, fries, onions rings, and anything else you can think of.
Neden hayatını burger yaparak heba ediyorsun, Jimmy?
So why waste your life frying burgers, Jimmy?
Evet, geçen gün yediğim burgeri dişimi kırdı.
Yeah, broke me tooth on one of her burgers last week.
Birkaç lafın gelişi söylenir. Benim White Castle'a giderken birkaç hamburger yiyebilirim demem gibi.
A couple, that's a figure of speech, like when I say I'm going to White Castle and getting a couple of burgers.
Evet aldığım siparişler, on tane tuvalet köfte, bir tane maymun memeli salata, iki tane osuruklu pasta...
Yeah, I got orders for ten toilet burgers, a monkey nipple salad, uh, two fart cakes...
Uh, bikaç tane sorumuz var, bu burgerler şeyle mi yapılıyor..... Yeni Zellanda ya da Amerikan bifteği?
Uh, we have a few questions, are the burgers made with..... New Zealand or American beef?
Bakın şöyle yapalım siz bir iki hamburger alın, ödeşmiş olalım.
I'll tell you what... you guys buy a couple of burgers and we'll call it even.
Burger.
Burgers.
Uğrayıp Gunther burgerlerinden tatmaya geldim.
Thought I'd stop by and try one of these Gunther burgers.
Bak, size yardım ettiğim için çok mutluyum... ama hamburgerlerinizden birinin tadına baktım. Evet.
Look, I was more than happy to help you guys out... but I tasted one of your burgers.
Bugünün spesiyalitesinde hamburgerler ve taze turta var.
Today's special is burgers and the pie is fresh.
- Dediğim gibi, hamburgerler- -
- Like I said, the burgers...
- Hamburgerlerimiz gelmedi.
- We didn't get our burgers.
Hamburgerler pişmek üzere.
The burgers are almost ready.
Bize hamburger ve içecek almak için çıktığında beni bağladı.
And so when he went out to get us some burgers and shakes, he tied me up.
Birlikte büyüdüğüm insanlardan, ölmeyenler ve hapse girmeyenler ya hamburgercide ızgaracı oldu, ya da kamyon şoförü.
Anyone I grew up with who isn't dead or in prison is flipping burgers or driving a truck.
Hamburger, iki milkshake ve patates kızartması alalım derim.
I say we get burgers and two vanilla milkshakes and fries.
Düşünüyordum da, yemek olarak, mini-burgerler, mini-böreklere ve küçük bardaklarda mini-çorbaya ne dersiniz?
Well, I was thinking, for food- - how'bout, like, mini-burgers, mini-dim sum, maybe, like, mini-soups in little shot glasses. SETH :
Mini-burgerlere bayıldık.
We love the mini-burgers.
Kare hamburger yapıyorlar.
They serve those little square burgers.
Sanırım aşırı dozda tofulu burgerden öldü.
I think he O.D.ed on tofu burgers.
Hamburgerlerin tadını çıkarın.
Enjoy those burgers, they're the hit of every picnic.
Hambugerler inanılmaz!
Man. These burgers are unbelievable!
Hadi, Fatso Burger'e gidip, biraz hamburger ve patates alalım.
Come on, let's go down to Fatso Burger and get some burgers and fries.
Gençler hamburger ve patatesi sever.
Teenagers love burgers and fries!
Ben sadece hamburger yiyoruz zannediyordum.
I thought we were just eating burgers.
- Hamburger?
- Burgers?
Burger kokuyordu.
He stunk of burgers.
- Hamburgerleri harika Walter.
those are good burgers, walter.
Birkaç kahkahadan sonra tüm sorunlarımız sona erdi Ahbap.
some burgers, some beers, a few laughs. our fucking troubles are over, dude.
Hamburgerlerini benim halkımın sağlığı için ihraç etmiyorlar.
Do not export burgers and chips for I love the health of my nation.
McDonald's'da ızgara yapıyor.
John starts his second job, grilling burgers at McDonald's.
Galiba kızarmış patates ve hamburgerleri de var.
I think they have fries and burgers.
Hamburgerler ve kızartmalar benden.
Burgers and fries on me.
32 yaşındasın ve hala burger çeviriyorsun.
32 and you're flipping burgers?
Tavadaki köfteler beynini mi kızarttı yoksa beynin olmadığı için bütün gün kızartma mı yapıyorsun?
Has grilling burgers fried your brain... or do you grill all day because you have no brain? Excuse me.
Hala kızarmış burger var mı?
Still frying burgers?
Hamburger seviyorsun, ama miden için kötü.
You like those burgers, but they're awful on your tummy.
Merhaba, Johnny.
- Marissa said they had the best burgers.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]