Butts translate English
1,410 parallel translation
Daniel, köpekler birbirlerinin kıçlarını koklarlar ve ömür boyu arkadaş olurlar.
Daniel, dogs sniff each other's butts and they're friends for life.
- Yeterince iyi, arkamızı kollamak için.
- Good enough to cover our butts?
Ama sizin o küçük yeşil kıçlarınızı çoğalıcılardan kurtardık, ve şimdi biz sizin yardımınızı istiyoruz.
But we also saved your little grey butts from the replicators, and now we want your help.
- "Küçük yeşil kıç."
- "Little grey butts."
Bu, herkese kıçlarını başına çalmasını söylemenin talihsiz yanı.
You know, it's-it's an unfortunate side effect... of telling everybody to-to stick it up their butts.
Çocuklar Ricky'nin izmarit toplayışına bakın.
- Boys, check out Ricky picking up some butts.
"Ricky'nin izmarit içişine bakın."
"Oh, look at Ricky smoking cigarette butts."
Sadece onları bu işten kurtardığın için de değil.
And not just for saving their butts.
Koca kıç şarkısından da uzakdur.
And beware his song about big butts.
Tama Kemo Sabe, gece sigaralarına sahip çık.
OK, Kemo Sabe, keep your butts down tonight.
Son oyunda kıçımızı tekmelediler, Ama bu gece aynı şey olmayacak.
Got our butts kicked last game, but we're not going down again.
Tito, Meade, Piscatella - Motorlarınıza!
Tito, Mead, Piscatella, bounce your butts!
Burada yeteri kadar kıç ile uğraştım.
I'm dealing with enough butts here as it is.
Bize ihtiyacın olursa, dışarıda arabada birbirimizin kıçını karıştırıyor olucaz.
If you need us, we'll be out in the van picking each other's butts.
Sigara paketi, çiklet ambalajı, bozuk para, her şeyi.
Cigarette butts, gum wrappers, coins, anything.
Onlara Jack O'Hearts'ın önünden topladığımız izmaritleri vermiştim...
I gave them a bag of cigarette butts... from the gutter outside Jack O'Hearts Liquor.
Şunlara günlerini gösterelim.
Let's kick their butts. - Heh heh heh.
Programımızın başarısı tribünde kaç kişinin kıçlarını salladığı ile belli olmaz.
The success of our programme isn't how many people shake their butts in the stands.
Bize bir kaç izmaritleri alın.
Get us a few butts.
Pekala, herkes otursun.
All right, butts in the seats.
Pekala, herkes yerine.
All right, butts in the seats.
Küçücük çocuk bile senden akıllı eğer farketmediysen. Bizi arkadan dolandırdı.
- You're not even as smart as this kid, who, in case you hadn't noticed... is totally kickin'our butts!
Oradan dışarı çıkmak istiyor, ve yeniden hapse girmek istemiyor.
They kicked our butts. It's very crowded in here. There's no place to sleep.
Hayatımızı kurtarmayı umuyorum.
Saving our butts I hope.
Popomuzun üstüne düştük...
Knocked on our butts.
Ooh. Çok fena dayak yiyeceksiniz şimdi.
You guys are so gonna get your butts kicked.
Sigara izmaritlerinden DNA örneği aldınız mı hiç?
Did you get any DNA off the cigarette butts?
Sizinde kıçlarınızı kurtaran oydu.
He's the one who saved your butts too.
Şimdi izlemeye devam edelimde Teksas sizin zavallı California Butts'a nasıl fark atacak görelim.
Now keep watching while Texas trounces your sorry California butts.
Kaldır şunların k.çlarını havaya.
Get'em off their butts.
Büyük popolara bayılırım.
I like big butts.
... çünkü büyük popolarda...
because even big butts..
Gerçekten büyük popolardan hoşlanıyorsun, değil mi?
You really do like big butts, don't you?
Sabah poposu ile akşam poposu birbirinden çok farklıdır.
No, you know as well as I do, the morning butt and evening butt are two completely different butts.
Bira kutuları birkaç yüz tane izmarit ve iki yıldır orada olan bir sutyen.
Big party spot. We got beer cans, couple hundred cigarette butts.
Pekala, herkese selam söyle, onları özledim. En kısa zamanda buraya gelsinler, tamam mı?
well, then, tell everyone I Iove them and miss them... and want them to get their butts here super soon, okay?
Keçiye dikkat et, Ton, tos atıyor.
No, Ton, watch out for the goat. It butts.
Popolar koltuklarını bulmuş... ama hiçbir popo arkadaşlarıma ait değil.
Well, the butts are in the seats... but not one butt is the butt of a friend.
Üçünüzün uğraşıp, ellerinizi boş kalmasını izlemek benim için hesapta olmayan bir eğlence.
Watching you three trying to find your butts with both hands is not my idea of a fun time.
Öyleyse doğruca çamaşır odasına girin, yoksa hepinize gününüzü gösteririm!
Then get in the laundry room, or I'll kick your butts!
Bir peder popomuzun içine ne koymak isteyebilir?
What would the priest possibly want to put in our butts?
Şu danışman kadınla konuştuk. Bize pederin hiç popomuzun içine bir şey koyup koymadığını sordu.
We had to go meet with this counsellor lady, and she asked us if the priest ever put anything in our butts.
Poponuzun içine mi?
- In your butts?
Neden poponuzun içine bir şey koysun ki?
Why would he put anything in your butts?
Dylan burada olmadığını göre birinci adımı atlayıp doğruca kıçımızı kurtaracak kısma geçelim.
Well Dylan's not here I say we skip step one and proceed directly to step save our freaking butts.
Sadece kıçımızı kurtarmakla kalmayıp Cetus'u öldürmek için de elimizden geleni yapmalıyız.
My point is we should be doing everything we can to kill the Cetus, not just save our butts.
Dylan kıçımızı kurtarmamızı umuyordur.
Dylan expects us to save our butts.
Kıyafetlerin canları olsaydı tabii.
If closets had butts and stuff.
Tanrı aşkına, kız hamile.
Come on, get your butts out.
O da pencereden izmaritlerini atardı.
She used throw butts out the window, too.
- Sadece iki sayı kaldı. Kızlar.
Girls, get your butts out here and help Georgia unload the U-Haul.