Buzlu translate English
2,600 parallel translation
İki, yapışkan buzlu içecekle kaplanırsınız.
Two, it covers you with sticky slush drink.
Ama buzlu içecek camdan geçip ölümcül bir tehlike oluşturmaz.
But as for the slush drink itself being lethal Through a windshield, I say no.
Efendim, buzlu çayınızı içip, tükürdüğümde bütün gün iç çamaşırımda elma ile yürüdüğüm için düzgün düşünemiyordum.
Sir, when I sipped and spit out your iced tea, I wasn't thinking clearly because I'd walked around all day with an apple in my pants.
Gloria, büyük annene söylesene 10 dakika sonra bana bir buzlu çay kapıp gelsin.
Oh, gloria, have your grandmother Run me up an iced tea in about 10 minutes.
Azimio ve Karofsky'ye, Sunshine'ın dolabı önünde bizi buzlu içecek yağmuruna tutsunlar diye 100 dolar verdim. Ödünü patlatarak, kaydolmasını engelleyeceğim.
So I've paid a hundred dollars to Azimio and Karofsky to brutally slushie us in front of Sunshine's locker, terrifying her and ensuring she doesn't sign up.
Belli ki sabah 10 : 00 buzlu içecek uygulamasını devreye sokmamız gerekiyor
Clearly we need to reinstate the 10 : 00 A.M. slushie.
Takılmak yok, suratına buzlu içecek yok.
No teasing, no Slushee facials.
Arada bir suratıma buzlu içecek yesem de.
Even if it means getting a Slushee in the face every now and then.
Az önce yakaladılar. Lenny ve Carl, Maui'de buzlu içecek tezgâhı açtı. En sevilen aromaları muz-mango karışımıydı.
I did what I had to do
İşte buzlu suyunuz.
Here's your ice water.
Bunu yapmadan önce buzlu su istiyorum, tamam mı?
You wanna have ice water before you do that, right?
Buzlu su alır mısınız?
How wonderful.
potansiyel ölümcül bir buzlu içecek.
Oh! [laughs] good morning.
Sadece kola mı? Yoksa buzlu kola mı? Sadece buz mu?
And that half with dry-ice fog, or "air," that we can visualize.
Kırmızı köşede... 649 gram ağırlığında buzlu kolamız var.
That'll wake you up in the morning. Let's go check them out.
Buzlu kolayı ateşlemeye üç...
That's our danger zone. Our danger zone - - all right, 10 feet.
Kola gösterisinde buzlu içecek kazananımız oluyor.
Two intact burst disks. Nice. That's what I call a result.
En güçlü ve gösterişli çarpan buzlu içecekti.
Which is affected, But only with a ripple and an instant later. Now, what this tells us is
Ve testin sonunda gördüler ki buzlu içecek en ağır karışımdı.
The rupture disk that was under the water was intact.
En güçlü içeceğimizi belirledik ve bu mavi buzlu içecek oldu.
What we need to do now is go full scale In an open body of water.
Otoyolda 100 km hızla giden ve buzlu içeceğini içen yolcu olacağım.
Yes, blowing stuff up. [laughs] it's gonna be a good day.
Ölümcül olabilir. Elindeki mavi buzlu içecekle, testimizi başlatalım.
We'll be deploying our rupture-disk masts
Mythbusters'ın markasız buzlu içeceği.
One. There's chapman. He's looking all right.
Buzlu, meyveli, mavi renkte ve birazda ölümcül.
And two. He's all right, too.
- Ben de buzlu çay getirdim size.
I brought you some iced tea.
Çünkü dünyadaki bu donmuş mekanlardaki keşifler dış güneş sisteminin buzlu dünyalarında hayat bulma konusunda umudu artırıyor.
Because discoveries in these frozen places of Earth have raised new hope of finding life among the icy worlds of the outer solar system.
Bunun açıklaması Europa'nın buzlu yüzeyinin kayalık çekirdeğine bağıl bir şekilde kaydığıdır
And the explanation for that is that the icy surface of Europa has shifted, it's moved relative to the rocky core.
Buzlu çay, doğru mu?
Iced tea, right?
Sana buzlu bir içecek hazırlarım.
I could always spill some icy cold beverage on you.
Bak, oturup, buzlu şampanyadan içmeye ne dersin?
Um, look, can we just, uh, have a seat here and, uh, drink some of this icy cold champagne?
Dolapta buzlu çay var!
There's iced tea in the fridge!
20 dakika öncesine kadar buzlu şeker çubukları ve yapıştırıcı ile küçük kafes şeklinde kule inşa ediyordum.
Babe, up until 20 minutes ago, I was building a tiny lattice tower out of Popsicle sticks and a glue gun.
- Buzlu mu buzsuz mu?
- Ice or no ice?
Birkaç çocukla yandaki otelden buzlu dondurma almaya gideceğim.
What is it? I'm gonna go get some shaved ice at the hotel next door with some kids.
Anesteziyi buzlu çay gibi aldı.
The guy's a drunk.
Şey, "Long Island Buzlu Çayları" mı?
Uh, the Long Island Iced Teas?
Sanki pembe renkli bir buzlu camdan bakıyormuşuz gibi görünürler.
They appear almost as if We were looking through rose-tinted glasses.
Tuhaf yaratiklar Satürn'ün uydularinda buzlu sularda yasiyor olabilirler.
Strange creatures could swim in the icy waters of Saturn's moons.
Buzlu bir konyak alabilir miyim, lütfen?
Can I get a cognac on ice, please?
Buzlu votka.
Vodka on the rocks.
Beden dersinden sonra, soyunma odasında,... eğer benim içime bir sik girmesine izin verirsem, onun buzlu şekere dönüşeceğini söylemiştin.
In the locker room after gym. You said, if I ever let a dick inside me, it would turn into a popsicle.
Ardından herkes bana buzlu şeker Patty demeye başladı.
Then everyone started calling me "Popsicle Patty."
Buzlu mu buzsuz mu?
With or without ice?
Yapacak bir şey arıyorsan biraz daha buzlu çay alabilirim.
Well, if you're looking for something to do, I'd love some more iced tea.
Biraz buzlu çay al.
Come. Have some iced tea.
Evet, viski yukarı, buzlu su aşağı.
Yeah, whiskey up, ice water back.
Sizinle girişte buluşacaktım... Diplomatlar öyle yapabilir... Ama kavşakta taksici önümü kesti ve buzlu kahvemi üzerime döktüm.
I was gonna meet you at the gate... diplomats can do that... but a cab cut me off in a roundabout, and I dumped my ice latte.
Ben de gidip buzlu kahve alayım. Yeniden doldurması beleş.
I'm gonna get some more iced coffee.
Mavi buzlu içecek..
If there's any truth to this myth,
Sanırım kütleden olmalı,... yada buzlu su karışımından dolayı,... buz parçacıkları,... daha fazla enerji... transfer etmesine sebep olmuş... olabilir.
Narrator : And a look at the high-speed confirms jamie's suspicions. This high-speed shot tells the whole story.
O buzlu çaydı.
Yup, there was.