Buzzer translate English
592 parallel translation
( vızıltı )
( Buzzer )
- Bayan Bullock mu yoksa zil için mi?
- Mrs. Bullock or the buzzer?
- Zil için.
- The buzzer.
IKapinin çaldigini duyunca onlara söyle dedim...
When I heard the buzzer, I said :
Hayal kırıklığımı görüyor musunuz?
Can you appreciate my disappointment? [Intercom buzzer]
Üzgünüm, efendim ama zilim çalmıyor.
Sorry, sir but me buzzer doesn't buzz.
Düğme bu gece bir işine yaramaz doktor.
The buzzer won't buy you anything tonight, doc.
Zile bas, olur mu, Yüzbaşı?
Push the buzzer, will you, Cap?
Kimse cevap vermeyince korktum.
When nobody answered the buzzer, I was frightened.
Sakın bana ikinizin burada... pikap çalmadığınızı söyleme, dün akşam zili çaldığımda duydum.
Don't say you two weren't in here playing this phonograph when I rang the buzzer yesterday afternoon.
Zile basmaktan parmağım çıkacaktı.
Nearly pushed my thumb through that buzzer.
Eğer bir şey isterseniz zile basın yeter.
Now, if you want anything, just press the buzzer.
Şu zile bas.
Hit that buzzer.
Gong sesi duyuldu ve genç adam yine yerinden fırladı.
There's the ten-second buzzer, and the young man is going out again.
Gidişinin zevkini çıkar.
Enjoy your leave. ( buzzer )
Çok kötü.
That's too bad. ( buzzer )
Bas ve adımı söyle. Gelecek misin?
There's a buzzer.
( Zil sesi )
( Buzzer )
Yani, daha fazla kazanamam ya... ( Zil Sesi )
I mean, it's more than... ( Buzzer )
- ( Zil sesi )
- ( Buzzer )
- Yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor.
( BUZZER SOUNDING )
Birini mi arıyorsun?
Buzzer someone?
( zil sesi )
( buzzer sounds )
- Ziliniz var mı? Hayır, zilim yok.
- Do you have a buzzer?
Tamam, zil.
Okay, the buzzer.
Sinyal sesinden sonra, gözlerinizi kapatın ve dik durun, yoksa kör olabilirsiniz.
A buzzer will sound. Close your eyes and stand still or blindness may result.
- ( Zil Sesi )
- ( Buzzer )
Sonradan çok sık duyacağımız hava saldırısı sireni.
It was the first buzzer of aerial attack.
Bundan sonra yetkililerin hangisi bize inanır?
- Who in authority will believe us then? - ( buzzer )
Evet ben de bundan korkuyordum.
- Yes, I was afraid of that. - ( buzzer )
O zil bu gece bir işe yaramaz.
That buzzer's no good tonight.
Benim zilime mi bastın?
You ring my buzzer?
Şu zile ayağınla mı bastın?
Did you press that buzzer with your foot?
Parmaklarını zilden çekmezsen, keserim!
I'll cut your finger off if you don't let go of that buzzer!
- Nerede zil?
- Where buzzer?
- ( zil )
- ( buzzer )
Alarm sesini duyduğunda uyanacak ve kendini iyi hissedeceksin ama hiçbir şey hatırlamayacaksın.
When you hear the alarm buzzer, you will wake up and feel fine but you will remember nothing that happened.
Düğünümüzden önceki gece, Bootes el yapımı bir sinyal verici getirdi.
The night before our wedding, Bootes brought a jug of home-made buzzer.
Siz nereye gittiğinizi sanıyorsunuz?
( buzzer ) And where do you think you're going?
Zil sesi kesildiğinde ne düşünüyordun?
All right. What were you thinking about when that buzzer sounded off?
Maç devam ediyor.
There's the buzzer.
Dinle beni... Beş dakika sonra kapıyı çal.
Give me 5 minutes then come to ring the buzzer.
Sana elini o zilden uzak tut dedim!
Now, I told you to keep your hand off that buzzer! I'm a juvenile offender.
Bay Buzzer seni sokar.
Mr Buzzer will sting you.
Bay Buzzer?
Mr Buzzer?
Bay Buzzer'a hedef göstermemek için.
Well, not to give Mr Buzzer a target.
Kurallara aykırı.
Against regulations. [Buzzer Buzzes]
Bir basın üyesi olarak değil, bir Amerikan vatandaşı olarak ısrar...
[Buzzer Buzzes] As an American citizen, not to mention a member of the press, I insist...
( kapı otomatiği )
( DOOR BUZZER BUZZES )
Zildeki isim Franklin.
- The name on the buzzer is Franklin.
Parmağını o kahrolası zilden çek!
Take your finger off that bleeding buzzer!