Bölge translate English
11,520 parallel translation
Bölge sınırlarından kaçak ticaret nakliyatı yapmak.
Transporting undeclared commerce across borough lines?
Boş bölge.
That's uninhabited.
Bölge 9.
Zone nine.
Bölge savcısı, çalınan delil parasını kurtardı.
" D.A. Recovered stolen evidence money.
- Bölge güvenlik altında.
Perimeter secure.
Bu bölge.
This area here.
Bu bölge temiz!
This area's clear!
Bölge burası, dağılın.
This is the area, so spread out.
- Pekâlâ, bir bölge oluşuyor.
Okay, everybody, we're getting a pattern.
Bölge müdürüydüm...
Well, I was the regional manager...
O bölge biraz hassas olabilir.
You must be particularly susceptible.
Budapeşte'de. Bir Avrupa Bölge Turnuvası.
In Budapest, the European Championship.
- Hedefle Beşinci Bölge'de çarpışıyoruz.
- Engaging target Sector Five.
Yeni bölge temsilcimiz Bay Rufus Lancaster.
It's our new district commissioner, Mr Rufus Lancaster.
Yüksek Adalet Komisyonu Bölge Şefi Sir Walter Harragin'in soruşturma için görevlendirildiğini bilmek sizi rahatlatacaktır.
It should reassure you to know that he has appointed the Chief Justice of the High Commission Territory, Sir Walter Harragin, to conduct an enquiry.
Bölge delegesinin İngiltere'ye yollayacağı rapora bağlıyız.
We depend on the reports the district commissioner sends to London.
Direkt yönetimi bölge temsilcisi Rufus Lacaster'ın yerel yetkili olmasıyla tatbik edeceğiz.
We will be imposing direct rule, with the district commissioner, Rufus Lancaster, acting as native authority.
- Semmering. ( Avusturya'da dağlık bir bölge çevirmenin notu )
- Semmering.
Burası meskun bölge.
This is a residential area.
34'cü bölge adli bölge mahkemesi Louisiana eyaletinde Ve St. Bernard kilisesi için
Section 34 of the judicial district court of the state of Louisiana in and for the parish of St. Bernard is now in session.
Bu bölge soyguncular için çok cazip.
This area's very attractive to robbers.
Yemek ve bölge için savaşırlar.
They fight for food, they fight for territory.
Sana bir bölge verilecek.
You get one designated territory.
Bulunduğumuz bölge, San Vicente'de büyük sorunlar var. Yıkılan duvar, 75 yaşındaki bir emeklinin ölümüne yol açtı.
There are also major problems on San Vicente, where we remind you that the collapse of a wall has caused the death of a 75-year-old retired man.
İkili görünüşe göre bir zamandır bölge savaşındaydı ki bu savaş, Maiser'in Bel Air evinde kanlı bir şekilde son buldu.
The two had apparently been engaged in a turf war for some time, which concluded in bloody fashion at maiser's bel air home.
- Şehir ve Bölge deposu.
Town and District.
Nerelisiniz siz, hangi bölge?
Where are you guys from? What precinct?
Bölge taraması başlıyor.
Commencing perimeter sweep.
Bölge güvende.
Perimeter secure.
Bölge kontrolü yapın.
Perimeter check.
Bölge kontrolü başlıyor.
Commencing perimeter sweep.
- Çok güzel bir bölge.
- It's a really nice area.
Winona polis şefi beni tutuklayıp bölge nezarethanesine götürdü.
I was arrested by the Winona police chief and taken to the county jail.
Bölge sakinlerinin bütün pencere ve kapıları güvenli hâle getirmesi öğütlenirken, her zamanki gibi dışarıdaki mobilyaların da sabitlenmesi gerektiği hatırlatılıyor.
Reporter :... Residents are advised to secure all windows and doors, and remember, too, as always, that any outdoor furniture needs to be stowed away. Weatherman :
Hayallerimin kızı Claire Broman seyirciler arasındayken 200 metre serbest yüzmede bölge şampiyonluğu kazanmak için tam olarak 99 saniyeye ihtiyacım vardı.
See, 99 seconds is exactly how long I needed to win the district championship in the 200 meter freestyle with Claire Broman, the girl of my dreams, in the stands.
Şenlik yaklaştıkça, heyecan bölge sınırlarını aşıyor.
As the festival draws near, the excitement builds across the region.
Bölge sartlarini göz önüne alarak bir karar verdim, efendim.
Sir, I made my decisions based on conditions in the field.
- Bu yasak bölge.
- It's a restricted area.
Gün gibi aşikar Bu bölge harika değil, memeler
I see it clear as day This area is not gray, titties
Işın demeti güvenli bölge.
That beam is the safe zone.
Genelde pek alışveriş yapmam ama birkaç büyük AVM biliyorum ayrıca içinde bazı mağazalar bulunan bir bölge var, ne istediğinize bağlı tabii.
Plus, there is an area with exclusive shops. So it depends on what you need. - Great!
Ayrıca Choi'nin, Rus Mafyası ile bir bölge için kapıştığı bilgisine ulaştık.
We also received information that Choi is taking on the Russian Mafia in a turf war.
Bölge savcısının elindeki delillere bakarak konuşursak oğlunuz en iyi ihtimalle müebbet yiyecek.
With the proofs the District Attorney's office think they have, there's a good chance your son is facing life imprisonment.
Bölge savcısıyla konuştum.
So, I, uh, I talked to the DA.
- Buraya güvenli bölge diyoruz.
We call this a Safe Zone.
Bölge komutanıyla Eastbourne'dayım.
I'm in eastbourne with my area manager.
O senin bölge komutanın.
He's your area manager.
Müvekkilim, bölge savcısının büyük oynama hevesi sebebiyle bilinçli olarak sıkıştırılıyor. mahkemeye çıkacağımız günü bekliyoruz.
My client was consciously over-indicted by a D.A.'s office eager to score fast and score big, and we look forward to our day in court.
Bölge savcısı size bir kaç soru soracak.
You're gonna be asked a series of questions by the district attorney.
Daha güçlü mallar satmaya başlamıştım ve daha güçlü şeyler satmaya başladığında bölge konusu sorun olur.
I've started getting into selling some heavier shit, and when you're selling the heavier shit, turf becomes a thing.
Elçinin kalacağı villanın yarısı güvenli bölge.
Our Ambo's residence in this half of the villa is the safe haven.