Büst translate English
53 parallel translation
Bir büst de bile kalmayacağım.
I won't stay, even in effigy.
Bir büst parçası, asker şapkası.
No doubt of it. Part of a bust, military hat.
Nerede o büst?
Where's that bust?
Büst hala sağlam ve oldukça güvende.
The bust is still unbroken and quite safe.
Haydi, söyle bakalım, büst nerede?
Come now, where's that bust?
Albuquerque veya büst.
Albuquerque or bust.
Lamba geniş örtü, yatak sandalye, şişeler hazine sandığı ve bıyıklı büst.
The lamp, the "Turkey Red," the bed the chair, the bottles, the Treasure chest the mustachioed bust
Kendim, mermer bir büst değilim.
Myself, I am no marble bust. Be afraid!
Açılacak olan büst bu mu?
Is this the bust to be dedicated?
- Küçük bir büst var.
- This little bust? Yes.
# - Ustası bilinmeyen bir büst.
Bust by unknown master.
Büst parafinden yapıldı.
The bust is in wax.
Ya ona yaptigim büst!
And the bust I made of him!
Görüyorsunuz, büst için vaktim yok. - Hayır!
You see I have no time, to pose for a bust would be impossible.
Kafanı koparıp büst yapacağım.
I'll bust your head open...
Oğlun için de büst mü yaptıracaksın?
Do you want to have a bust made for your son?
Hayır, büst süper.
Oh, no, no, the bust is cool.
Evindeki o birbirine uyan vazolarla, büyük, çirkin büst kırıldı.
Those matching vases and the big, ugly, busty thing at your house they're broken.
Büst gibi durmuş bekliyordum kardeşim.
Just standing there like an mummy, bro.
Çok güzel bir büst.
Nice effigy.
Burada Gödel için bir büst yok.
There's no bust to Gödel here.
Ana koridorda, Üçüncü Napolyon'un, burayı sık sık ziyaret eden karısı ve hastanenin vaftiz annesi İmparatoriçe Eugénie'ye ait beyaz mermerden bir büst var.
In the main hall is a white marble bust of Empress Eugénie, wife of Napoleon III, the hospital's patron, who visited it often.
"Bu mini-müzenin iki ender parçasından biri ikinci imparatorluğun çöküşünden yarım yüzyıl sonra... 94 yaşında ölen bir prensesin parlak gençliğini yansıtan beyaz bir büst..."
"The two highlights of this mini-museum " are a white marble bust embodying the radiant youth " of a princess who died at 94,
Nasıl yani, bir büst gibi mi?
What do you mean, like bust?
Chin. Ben dinlenmeye gidiyorum degil büst büyük bir kafa.
I'll take it easy until it rises too much away.
Madeleine, büst olmaz!
Madeleine, not the bust!
Big Dog, tekrar büst onları Hadi, adam.
Come on, Big Dog, bust them out again, man.
Hani şu ufacık maaş çekini almaya giderken yanından geçtiğin bir büst var ya hiçbir benzerlik dikkatini çekmedi mi?
You know that bust you pass on your way to pick up your tiny paycheck? Notice any resemblance?
Bu büst ne kadar ediyor biliyor musunuz?
You know how much this bust is worth?
Büst mü tam boy mu?
Bust or life-size?
Hercules Büst Kafası, Birinci Sezon'dan.
From Hercules Busts Heads, Season One.
Hercules Büst Kafası?
Hercules Busts Heads?
Burç, büst boyutu, sosyal güvenlik numarası, aşı kartı?
zodiac sign, the size of the bust, social security number, vaccination card?
Evet, web sitelerini hafızaya alıp "büst" kelimesini arattım tabi müstehcen aramaları kapatmayı sonradan akıl ettim bir saatle eşleşen sonuçları filtreledim aynı bana öğrettiğin gibi, Sensei ama 1979 değil de 2013 versiyonu gibi.
Yeah, I used a web crawler to index sites with the recently updated keyword "bust" and then, after remembering to turn safe search back on, cross-referenced with the image of the clock, like you taught me, sensei, only a little more 2013 than 1979.
Crown Heights'ın kurucusu olan merhum kocası için bir büst dikilmesini istemiş.
She wanted to erect a bust of her late husband, the founder of Crown Heights.
Rex büst konusunun aleyhinde konuşmuş. Vandalları sebepsiz yere kışkırtacağını söylemiş.
Rex spoke out against the bust, saying it would "Tempt vandals for no good reason."
Yani Janice tüm bunları bir büst için mi yapıyormuş?
So Janice is doing this whole thing over a bust?
Bir büst için mi?
What... a bust?
Onları büst değil nerede olduklarını bildiğimiz kadar.
We can't bust them till we know where they are.
Neden içeri girip birkaç büst parçalıyor... sonra da hiçbir şey çalmıyor?
Why break in, smash some priceless busts and then not steal anything?
hep bunlardan istemişimdir... bir büst.
I always wanted one of these... a bust.
- Pirinçten bir büst.
It's a Brazen Head.
Umarım bu seferki de büst değildir. Geleceğe yönelik bir espriydi.
Hope this one's not a bust.
Dunkirk veya Büst.
Dunkirk or Bust.
Bekle, lobideki büst aptal kardeşimin miydi?
Wait, the bust in your lobby is of my stupid brother?
Büst odasını görmeyi istemişimdir hep.
I've always wanted to see the bust room.
- Bir alçı büst... - Alçı büst.
- Plaster bust... - plaster bust.
Bu büst, değil mi?
That is the bust, isn't it?
Kırılan büst?
The one that was broken.
Bu büst?
The bust?
Griffith Park Planetarium'un yanındaki küçük bir büst,
00, 00 : 07 : 48 : 13, A small bust near the Griffith Park Planetarium 13, 00 : 07 : 50 : 00, marks the spot