Cabinet translate English
2,751 parallel translation
-... Bakanlar kurulu, FBI.
-... presidential cabinet, the FBI...
Dolabı aç!
Haha! - The cabinet!
O genç bir kız banyo dolabında benim için küçük bir yer açmaya çalışan.
It's a young girl... who makes a little bit of space in a bathroom cabinet for me.
- Elinde tornavida tutuyorsun git kulübe falan yap!
You've got a screwdriver. Go build a cabinet!
Uyku haplarını da ilaç dolabına koydum. Endişelendim çünkü.
Oh, and I moved your sleeping pills back in the medicine cabinet because I just worry.
- Manish Bhardwaj'ın babası Pramod Bhardwaj... - Haryana kabinesinde bakanlık görevini yapıyor.
Manish Bhardwaj's father Pramod Bhardwaj is... a minister in the Haryana cabinet.
Manich'in babası, Pramod Bhardwaj Halen Haryana eyaletinde bakanlık yapıyor olacak.
Manish's father, Pramod Bhardwaj is a... minister in the Haryana state cabinet.
Bakanlık ofisinden iki kez arandın.
You've had two calls from the cabinet office.
Bakanlık ofisinde incelemem var.
Not that. My vetting with the cabinet office.
Bu arada dolabı tamir ettiğin için sağol.
Hey, anyway... Thanks for fixing that cabinet, by the way.
Evet, ikinci dolabın sol üst çekmecesinde.
Yeah, second cabinet, uh, top left drawer.
Gitmeye hazır olduğum zaman, İlaç dolabımı açtığımda, Ban Deodorantını göreceksiniz.
See anytime I'm getting ready to go, anytime I open my medicine cabinet, you will see Ban Deodorant -
Dolabı boyamak için kullandığımız boya tamamen kurşun içeriyor.
The paint that was used in this storage cabinet - - it was - - this is all lead-based.
Odanın içindeki bütün yerleri temizlemek zorunda değ- - Arka taraftaki kiler dolabını temizledin mi?
You don't have to clean every single little room in the - - did you clean the storage cabinet in the back?
Uyanıkken beyin, sürekli iletişim için uzmanlaşmış alanlar saklar, devlet, hazine ve savunma bakanlarıyla yapılan bakanlar kurulu toplantısında birleşik bir eylem planı üzerinde hepsinin karar vermesi gibi.
The waking brain keeps specialized areas in constant conversation, like a Cabinet meeting with the Secretary of State, Treasury, and Defense all deciding on a unified plan of action.
Dolabın içinde.
In the cabinet.
İçki dolabını kilitle.
Put a lock on the liquor cabinet.
Kız kendini banyoya kilitledi, ve çekmece makas dolu.
That girl locked herself in the bathroom... and there's a cabinet full of scissors.
Kuzey Kore bakanlarından Mal Chin Ryu bugün Birleşmiş Milletler'e döndü ve hematom altından başarılı bir ameliyat geçirdi.
North Korean cabinet member mal chin ryu returns to the u.N. Today, following a successful surgery for a subdural hematoma.
2006, Kuzey Kore bakanlarından birisi Birleşmiş Milletlerin önünde ölmüştü.
2006, north Korean cabinet member drops dead in front of the u.
- Şuradaki kabini açmam gerek.
- have to unlock that cabinet over there.
Sanırım içine soyunma odasındaki kırık camdan izlerken bir şey girdi
There must be something when I received the broken glass of the cabinet looked.
Bardaklar şu dolapta.
Well, the glasses are in that cabinet.
Murdoch'un dosya dolabında o kadar ilginç ne var?
Now what's so interesting about Murdoch's filing cabinet, sunshine?
Sağ alt dolapta.
- Yup. Bottom-right cabinet.
Tamamdır, küçük olan isa'nın doğuşunu sakladığımız dolabın anahtarı üstelik ona orayı daha göstermeden. Ama bunu elden çıkaramanın usülünü anlayamayız.
All right, the little one goes to the cabinet where we store the town nativity scene, although we're not allowed to display it anymore, but we can't figure out a respectful way of disposing of it.
Brookson kabinemdeki kilit adam.
Brookson is the key linchpin in my cabinet.
Kendi kabinesi bile endişesini dile getiriyor.
Even his own cabinet are voicing their concerns.
'Eden kabinesine, partisine ve Avam Kamarası'na yalan söyledi.'
Eden lied to his Cabinet, his party and the Commons?
- Hayır. Ama kazandıktan sonra kabine görüşmeleri yapmanın güzelliği da bu.
No, but that's the beauty about making cabinet appointments after you win.
Biliyorsun şu dolabın içindeki Açtığın zaman Chewbacca gibi ses çıkaran dolap.
You know, the one in the cabinet with the door that sounds like Chewbacca when you open it.
Evet, ben-ben biliyorum Chewbacca dolabı, Ama hangi porno anlamadım?
Yes, I-I know the Chewbacca cabinet, but what is this porno of which you speak?
Ben bir bakan duyuyorum.
I am a cabinet minister.
Bryn o kutuyu yerine koymamı istemişti.
Bryn asked me to put that box back in the cabinet.
Hatta yeni kabinede bakan bile olabilirsin.
You might even be a member for the new cabinet.
Ecza dolabına bak Cyril.
Medicine cabinet, Cyril.
Dosya dolabına mı sokacaksın bizi?
In the file cabinet?
Swire söyledi. Gazeteler, kabinenin yarısının, duyurulmadan önce hükümet hisselerini alıp zenginleşmeye çalıştıklarını yazmıştı.
And the papers showed that half the Cabinet were trying to get rich by buying shares before a government contract was announced.
Kurşun kafasının arkasından girmiş önünden çıkmış, dolaba saplanmış.
The bullet entered through the back of the head, exited through the front, and landed in the cabinet.
Kabine 25. maddeyi kullandı.
The Cabinet enacted the 25th amendment.
Bakanlar Kurulu'nu hata etmeden önce ikna etmek için görüntülerden fazlası lazım.
The packet must've contained the poison. We'll need more than surveillance footage to convince the rest of the President's Cabinet of any wrongdoing.
Dün geceki Kabine toplantısında Martinez'in kahvesinin gömleğimin manşetine döküldüğünü fark ettim.
After the Cabinet meeting last night, I noticed some of Martinez's coffee had spilled onto my shirt cuff.
25. madde açıkça belirtiyor ki Başkan'ın başına görevini yapmasına mani olacak bir şey gelirse Bakanlar Kurulu, Yardımcı'yı, vekaleten Başkan olarak atamak mecburiyetindedir.
The 25th Amendment clearly states that in the event that the President becomes incapacitated, the cabinet must appoint the V.P. to acting President...
Yazılı bir açıklamayla Bakanlar Kurulu'ndan 25. maddenin 4. bendi olan vekâlet protokolünün onaylanmasını istiyorum.
It's a written declaration... asking the President's Cabinet to enact Section 4 of the 25th Amendment... the succession protocol.
Bay Peel, lütfen bildirinin imzalanması için Bakanlar Kurulu'nu toplayın.
Mr. Peel, would you please gather the Cabinet for the signing of the declaration...
Başkan olarak atanmam için Bakanlar Kurulu kararı gerekli.
I had to petition the Cabinet to appoint me acting President.
Hata etmeden önce Bakanlar Kurulu'nu ikna etmek için kamera görüntüsünden fazlası lazım.
We'll need more than surveillance footage to convince the rest of the President's Cabinet of any wrongdoing.
Şu dolabı çekmeme yardım edin.
Help me move this cabinet.
Jacob'ın bezleri banyo dolabında.
Jacob's pull-ups are in the bathroom cabinet.
Dolap.
The cabinet.
Annemin dolaba sakladığı ilaç talimatlarını okudum.
I read the instructions for the medicine that my mom hid in the cabinet.