Camping translate English
2,209 parallel translation
Kamp yapmak harikadır.
Camping's the best.
Kamp yapmak berbattır.
Camping sucks. It's super boring.
Bizimle kampa gel.
Come camping with us.
Ben fazla kamp yapmam, Jerry.
I don't really go camping ever, Jerry.
Siz bu kamp işini çok sık mı yapıyorsunuz?
Do you guys do this a lot? Camping?
Sanki kamp yapmıyorum.
It's like I'm not even camping.
April'in kamp yapması sevmesi benim için çok önemli.
It's really important to me that April loves camping.
Çalıştığım insanlarla kamp yapıyorum.
I'm camping with people I work with.
Evet, kamp yapmamak bana uyar.
Yeah. I'm fine with not camping.
Dostum, kamp yapmak harikaymış.
Dude, camping is awesome.
Seni kampa götüreceğimi söyledim, değil mi?
I told you I was gonna take you camping', didn't I?
Kampa gidiyoruz o zaman.
Well, I'm taking you camping'.
REI'dekiler kamp yapıyor olmak ister miydi?
Would the guys at REI rather be camping right now?
Tam otomatik M16'lar taşıyor iseler ormanda kamp yapan amatörler ile uğraşmıyorsunuz demektir.
If they're carrying M16s on full auto, you're probably not dealing with amateurs camping in the woods.
Yüksek teknoloji ürünü elektronik cihazları, kaliteli kamp malzemeleri ile yakmak zor olsa da imkansız değildir.
Destroying high-tech electronics with glorified camping equipment is tough but not impossible.
Korkunç kamp maceramızı hatırlayan sadece ben miyim?
Am I the only one that remembers our horrible camping trip?
Kasedimiz, el fenerimiz, pusulamız bazı kamp malzemelerimiz ve bir haritamız var.
We got tape, flashlight, compass, some camping gear, a map.
Kamp malzemeleri bu yüzden.
Hence the camping gear.
Çılgınlar Kampı!
Carry On Camping!
Kamp falan yapıyor olmalısınız, üçünüz.
You must have been camping, the three of you.
- Kamp malzemesi satan bir dükkan var.
There's a camping shop.
7 de kamp alanında buluşalım.
Meet me at the camping site at 7.
Tüm kamp malzemeleri burada sen de kamera malzemelerini aldın, değil mi?
So what's left? Well, we've got all the camping gear. You've got your camera stuff, right?
Merak ediyordum da dün gece kamp için buraya gelen başka birilerini fark ettin mi acaba?
I was wondering, you didn't happen to notice anyone else here camping last night, did you?
Abe, bu 10 yıl önceydi ve sana tüm kamp malzemelerinin parasını geri ödemiştim.
Abe, that was, like, 10 years ago, and I paid you back for all of the camping gear.
Burunda kamp yapan çocuğa da söylediğim gibi batıl inançlar saçmalıktır.
Like I told the kid camping up on the headland - superstitious nonsense.
- Sen olduğunu bilmiyordum.
I didn't know it was you. We'll call it payback... for that time Mom and Dad took us camping on Mount Le Guin and... That's okay.
Hadi çocuklar bu hiç konuşmadığımız kamp seyahatimiz için bir şans.
Come on, guys, this is our chance to take that camping trip we've never talked about.
Bu gece kamp yapmaya hazır mısın kardeşim?
Are you ready to go camping tonight, brother?
- ve her James Bond filmini biliyor. - gerçekten mi? - Evet.
He's an accomplished chef of Indian food, likes extreme camping and has memorized every James Bond movie.
Ben, Kamp gezisi planlamak- - için iki haftamı harcadım.
Except I just spent two weeks mapping out a route for a camping trip,
Eğer gece dışarda kamp yaparsa, o zaman, korkacak bir şey olmadığını anlar diye düşündüm.
I figured if she spends the night camping out here, she'll get over it.
Dokuz yıl boyunca birbirlerinin en iyi arkadaşı ve ortağıydılar, sonra geçen yıl, birlikte bir kamp gezisine gittiler.
They were best friends and partners for nine years, and then last year they went on a camping trip together.
Ortağına abayı yakmış, dokuz yıl boyunca hislerini içine atmış, taa ki kamp gezisine kadar.
He picks a total hottie for a partner, then sits on his feelings for nine years, until... the camping trip.
En azından sevmiştim taa ki o kamp gezisinde, Pete bana altı aydır yattıklarını söyleyene kadar.
At least I did... until the camping trip when Pete told me they'd been sleeping together six months.
O çocuklar stadın önüne kamp falan kurmasalar biz işsiz kalırız.
If it wasn't for these kids out there camping out and doing what they do, we don't have jobs.
Kamp yapıyoruz.
We're going camping.
Kamp yapmak istemiyoruz!
We don't want to go camping!
- Kamp yapmayı severiz yazıyorum.
- Uh, "camping" works. - That's the way we like to camp.
Size bir dakika vereceğiz. Kızları bu hafta sonu kampa götürecekti.
He was gonna take the girls camping this weekend.
Kamp yaparız, yürüyüş falan yaparız, nehrin kenarında takılırız. Ya da rafting yaparız.
AMY : ( OVER PHONE ) You know, just like hiking and camping and like, being by the river, river, or like river-rafting or just like, you know?
Kano hafta sonu için aramıştım.
I was calling about the kayak camping weekend.
Kamp yapıp kanoya bineceğiz.
It's this kayaking, camping expedition.
Kamp mı yapıyordunuz?
Been camping?
Kamp yapmak ve balık tutmak.
Camping and fishing.
Dün gece kampa gittik de.
We... we went camping last night.
Her kamptan sonra endişeleniyorum.
I always get really worried after we've... gone camping.
Ben kamp yapmayı çok severim.
I love camping.
Çiftçi Virgin River'a kampa gitmiş.
Farmer went camping at the Virgin River.
- Aşırı kampçılıkta yapmazsın? - Onun ne olduğunu bile bilmiyorum.
You don't go extreme camping?
Kamptan nefret ederler.
They hate camping.