English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Capable

Capable translate English

8,370 parallel translation
Değişeceğime inanmıyorsan neden beni ıssız bucaksız bir yere getirip tüm gününü benimle harcıyorsun ki?
If you don't think I'm capable of change, why spend an entire day with me by bringing me out into the middle of nowhere?
Hale, etkileyici ve kültürlü bir adamdı ama Yüce Ayini yapma kabiliyetine sahip değildi.
Hale was a charming and cultured man but wasn't capable of leading the Grand Rite.
Onu anlamaya çalışmadım ama Santa Anna'yı yenebileceğimiz bir yol varsa bunu yapabilecek tek kişi Sam Houston'dır. Benim dışımda tabii.
I did not propose to understand him, but if there's a way to defeat Santa Anna, the only man capable of doing so is Sam Houston, except for me, of course.
Benimle oynadığın için mi?
Manipulating me or believing me capable of such deception?
Bu kamara artık kullanıma hazır.
This room is now operationally capable.
Bu muhteşem, büyük ekranıyla bir dizüstü bilgisayardan çok daha özel ve bir akıllı telefondan çok daha becerikli.
It's so much more intimate than a laptop, and it's so much more capable than a smartphone with this gorgeous, large display.
Sana hayatta yapamayacağın şeyleri nasıl yaptıracağını biliyordu.
He knew how to make you do things you never thought capable of.
- Kendi başlarına halledebilirler Leon. İstedikleri zaman beni arayabilirler.
They're more than capable, Leon, and I'll be a phone call away.
Benim büyük şeyler yapacak kabiliyetim var.
I'm capable of greatness.
Tüm kötü şeyleri ortaya çıkaran bir gücün varlığına?
A force of nature capable of giving rise to all things wicked?
Sence ben bunu yapacak biri miyim?
You really think I'm capable of that?
Şimdi de sizi hapların dağıtıldığı kilisede buluyoruz. Hapların çalındığı depoda silah ile vurulan kurbanın aldığı kaliteli ilk yardımdan bahsetmiyorum bile.
Now we find you at the very church where these pills are being given away, not to mention that the gunshot victim at the warehouse where the pills were stolen received very capable first aid.
Bence Dr. Sweets, bu istismarın çocuk yaralarını bir yabancıya açıklayabilecek yaşa gelene kadar sürdüğünü söylerdi.
I suspect Dr. Sweets would say that the abuse continued until the child was capable to explain her injuries to an outsider.
Tanrı böyle zevkler yaratıp... tadına varınca bizi neden cezalandırsın?
What lord would create bodies capable of such pleasures, then punish us for knowing it?
Bunu şu an kesinlikle istesem de yapamam.
I am literally not capable of doing it right now.
Neler yapabileceğini bilmiyor olabilirsin ama biz biliyoruz.
Well, you may not know what you're capable of, but we do.
Hepiniz neler yapabileceğinizin farkındasınız.
You all know what you're capable of.
Öylesine zeki, becerikli ve yaşam dolularmış ki Tanrılar bu mükemmel uyum karşısında kendilerini tehdit altında hissetmişler.
They were so clever, capable and full of life... That the gods felt threatened by the perfect match.
Anlayabileceğin üzere o zamanlar yapabileceğim şeyler mantık dışıydı. Tamamen başka bir insandım.
To say that you can guess what I was capable of is illogical...
Bana öbür türlü de bakabiliyorsun ama bu iki dünyanın çakışmasını istemiyorsun çünkü riske girmekten korkuyorsun.
You're capable of looking at me that way, but you don't want to let those worlds collide because you're afraid to risk anything.
Narkotik onları buraya getirmeden yetkin birinin o adamları araştırmasını neden sağlamadınız?
Why didn't you make sure that somebody capable vetted these guys before the DEA brought them over?
Olabilir. Khan'ı devirerek elde edeceği çok şey var.
He's capable, with plenty to gain by bringing Khan down.
Yetenekli. İşinde iyi.
- He's capable, good at what he does.
Çekici bir bayan iş arkadaşıyla platonik arkadaşlık kurabilen bir adam gibiyiz.
W-we're exactly like a man capable of sustaining a platonic friendship with an attractive female co-worker.
Bu telefonun mesaj alma özelliği var değil mi?
That phone of yours is capable of receiving texts, right?
Ve onları daha sonra cazibeli, eğitimli kültürlü, tehlikeli ve korkunç şeyler yapabilen çekici yetişkinlere dönüştürüyor.
He then cultivates them into charming, well-educated, cultured, attractive adults who are capable of dangerous and horrible things.
Bay Fife kendini güzelce ifade edebilir.
Mr. Fife seems perfectly capable of taking care of himself.
İncelediğimiz suçu işleyebilecek fiziksel kapasiteye sahip değilsiniz ama Jim Sullivan öldürüldüğünde daha iyi durumda olduğunuzu tahmin ediyorum.
You don't appear physically capable of the crime that we're investigating, but I imagine you were in better form when Jim Sullivan was killed.
Birkeland bomba yapabilecek kapasitede. Üstelik ortadan kayboldu.
It has potential, it is capable, and he lay down on the bottom.
O senin kocan ve onu tanıyorsun, cinayet işleyebilecek biri mi?
He's your husband, and you know him, but is he capable of murder?
Tek yapabildikleri gen eklemesi değil.
Well, they're not only capable of adding a gene.
Bize ayak uydurmayı gözün kesiyor mu?
So, are you capable of keeping up with us?
Aslında o kadar şaşırmamamın sebebi onların yerinde oldum ben de o kadar kötüydüm ve bu, şu an onların yaptıklarının aynısı yapabilecek bir parçayı taşıyor olmamın büyük bir hatırlatıcısı.
Actually, the reason why I'm not shocked is because I've been in their shoes, and I was just as bad, and this is all just one big horrible reminder that there's always gonna be a part of me that's capable of doing what they're doing.
Ne yapabildiklerini nereden bilebilirim?
How could I have any idea of what you were capable of?
Afrika'da tanıdığın kız histerik bir şekilde koşturduğu için buna inanman zor olabilir ama başımın çaresine bakabilirim.
Listen, I know you may find this hard to believe, since the girl you met in Africa was hysterical and running for her life, but I'm very capable of taking care of myself...
Bunu yapabilecek kapasitemiz var mı sence?
You think us capable of that?
Neler yapabileceğini biliyorsun.
You know what he is capable of.
Bu, sadece yapabileceklerinin küçük bir kısmı.
This is just a small sample of what he's capable of.
Çünkü çok yetenekliydi.
Since she was so capable.
Öfkeli biri olsa da öyle şeyler yapmaz.
She might have a prickly temperament, but she's not capable of doing that.
Kesinlikle her bir haltı yapabilecek haspanın teki.
I'm sure that bitch is capable of anything.
Eğer öldüyse,... eğer sana emanet ettiğim görevi tamamlamışsan bende bunu yapabilecek gücün olduğuna inanmışsam neden, az önceki telefon görüşmemde..
If he were dead, if you actually completed the task I entrusted, believed you were capable of executing,
Kızımdan çok çektiğini sanıyorsan eğer benim yapabileceklerime akıl sır erdiremezsin.
You think you suffered at the hands of my daughter, you have no idea what I'm capable of.
Gerçeği öğrendiğinde neler yapabileceğini biliyordum.
I knew what she was capable of if she learned the truth.
Sence bu, mantıklı kararlar alabilen birinin yapacağı bir şey mi?
Now, does that strike you as someone who's capable of making sound decisions?
O çok daha fazlasını yapabilecek yetenekte biriydi.
She was capable of so much more.
Eğer cevabını anlayabileceksen evet.
If you're capable of understanding the answer, yes.
Hala işe yarar olduğunu düşünsem bile... yaşadığın varlığının ufacık bir değeri bile olsa... gerçek hayatının yanında bir önemi yok.
Thinking you even capable of helping, for being even slightly worthy of continued existence, let alone any measure of real life.
- Anatomi derslerini sabote etmek için birilerine para verebilecek biri, ki düşünüyorum da başka neyin masraflarını karşılasın ki?
- If he's capable of paying men to disrupt anatomy classes, as I suspect, what else would he be willing to sponsor?
Artık savaşma gayretlerini kaybetmiş durumdalar ve bu yüzden pazarlık masasına oturmak zorunda kaldılar.
They are no longer capable of maintaining their war effort and this has forced them to the bargaining table.
O planladı, ama kendi yapamazdı.
Behind, but not capable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]