English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Carpet

Carpet translate English

3,063 parallel translation
Kulaklarım halıya sürtünmekten yara oldu.
I've got carpet burns on my ears.
Şimdi, önüne kırmızı halı serelim.
Now, roll out the red carpet.
Halıları çok beğenmiş.
She wanted to see the carpet.
Kırmızı halıyı yayıyorlar ve bizi altına süpürüyorlar.
They roll out the red carpet and sweep us right under it.
O midyeli şeyi halıdan çıkarmak ne kadar zor biliyor musun?
You know how hard it is to get oyster out of carpet?
Korkutucu, beklenmedik, kocaman, insana dilini yutturan bir pislik işte.
It's frightening, unexpected, frankly a total, utter, splattering mess on the carpet.
Çerçevenin etrafında yanık izleri buldum ve ayrıca şoför koltuğuna yapışmış halde ve gaz pedalının altındaki paspasta küçük metal parçaları buldum.
I found spot welds all around the frame, and then I found tiny metal fragments embedded in the driver's seat and in the carpet under the accelerator pedal.
Kanım halıya akıyor.
I'm bleeding on the carpet.
İçeriden ona buzlu çay almaya gittiğinde beyaz halımın üzerine çıkmadan önce ayakkabılarını sildiğini söyle bana.
When you went to go get him his iced tea, please tell me you wiped your feet before you walked on my white carpet.
Halım!
My carpet!
Şey, döşemede onun da DNA'sı vardı.
Well, her DNA was all over the carpet.
Benim asıl görevim, gül çelenkleriyle süslenmiş geçitten geçmeni sağlamak ve Vince'i beyaz aygır üzerinde orkestra eşliğinde oraya getirmek.
So my original vision was to have you walk down a silk carpet through a garland of roses and have vince ride in on a white stallion to the sounds of a string quartet.
Eğer eve gelmek için izin isteseydi kırmızı halılar önüne serilirdi.
The red carpet would be rolled out if she asked to be allowed to come home.
Pencereyi kırıp bir halı çaldı.
Broke a window and stole a carpet.
- Halı mı?
- A carpet?
Tren Toronto'dan geliyordu ve ceset bir halıya sarılmıştı.
The train had come from Toronto and the body was wrapped in a carpet.
Bu Grant Abrams. Bu da benim halım.
That's Grant Abrahams and that's my carpet.
Seyyid, cübbeni aldıktan sonra, halıcılar çarşısına gidelim.
Seyyed, after your aba, let's go to the carpet market.
Halını ona satabilirsin.
You may sell him your carpet.
Halıcı çarşısında birini tanıyordun.
You knew someone in the carpet market.
Halıyı önceden satmak istiyorum.
I want to pre-sale the carpet.
Katiyyen! Ailesi uzun yıllardır halı işlerindeydi.
No way, he and his father are in the carpet business for many years.
Halı dokumada çok ilerlemişsin.
Your carpet weaving has improved a lot.
Sanırım bu halı kirlendi.
I think this carpet has become dirty.
Halıyı bitirmiş olsaydın, bir şeyler yapabilirdim.
Had you finished the carpet, I could work something out.
Yine halıdaki havyar mı?
Caviar in the carpet again?
Halıya dökme.
Dont drop to the carpet.
Neyse ben yatıyorum, halıya dökmeyin he.
Anyway, I go to sleep. Dont drop on carpet.
Halıya dökme.
Dont drop on carpet.
Zeynep dikkat et, halıya dökme.
Zeynep be careful, dont drop on the carpet.
Özel bir halı o.
It is a special kind of carpet.
O dosyalarda olanları bir görseydin, ya da atılı suçları okusaydın, muhbirin nasıl bir pislik olduğunu, ve gerçeğin hiç bir zaman açığa çıkmayacağını bilseydin...
If you knew what was in those files... if you'd read the denunciations, the informers'filth, seen the photos and all the time you knew that the truth will never come to light, that everything's going to be swept under the carpet... so that the establishment can sleep sound...
Düşüneceğim. Kırmızı halıyı takip edin.
Just follow the red carpet.
- Halı gayet temiz.
- The carpet is fine.
Evet, Süleyman bir aile babası. Çocuklarının bir Türk halısında otururken çekilmiş 55 tane resmini gördüm.
I saw the 55 pictures of the children on the turkish carpet.
Ne?
What? What carpet?
Çocuklar bir Milas halısının üzerinde oturuyordu.
The children were on a Milas carpet. Red and yellow.
Kırmızı-sarı bir halıydı. Dairede halı falan yoktu.
No carpet in the apartment.
Yaşar'ı öldürdü cesedi halıya sardı, arabayla çöplüğe gitti ve cesedi çöplüğe attı sonra arabayı uçurumdan yuvarladı.
He killed Yashar, he wrapped him in the carpet, he drove to the dump, he dumped the body, he ditched Yashar's car. Fini. The dump is too obvious.
Hadi ama, Rudy, bir halı arıyoruz sandık değil.
Come on, Rudy, we need a carpet, not a trunk. No...
Halıyı başka bir yerde bulmalıyız.
We should go find the carpet somewhere else.
Fotoğraflardaki Milas halısına ne oldu?
What happened to the Milas carpet in those photos?
Bari salıver gitsin.
You might as well pee on the carpet.
Şu halı tehlike yuvası resmen!
That carpet is a tripping hazard!
Döşemelerden birazını tırnağımla kazıdım.
I pulled some fibers from the carpet.
Hayır Bay Balagan, siz ikinci en kötüsünüz, ve dikkatli olun halıda cam var.
No, Mr. Balagan, you are the second worst, and be careful, there is glass in the carpet.
Yoksa çıldırıp mobilyaları parçalamaya ve küçük kıçlarını halıda sürümeye başlıyorlar.
Otherwise, they go crazy and start chewing up the furniture. And dragging'their little butts across the carpet.
Kusmuğa basıp, halıya taşımasanız iyi edersiniz.
Who are you, my cat? You people better not track that onto the carpet.
Halı bu halde de yeterince boktan zaten.
Carpet's shitty enough as it is.
İstersen halı üzerinde sevişebiliriz.
Fuck yeah. We can do it on the carpet, if you like.
Halı yırtılmış.
Torn carpet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]