Catch translate English
37,097 parallel translation
Birçok California topluluğunda tüm hukuk davaları ceza davalarının iş yüküyle baş edebilmek için ertelendi.
[reporter] In many California communities, all civil trials have been canceled to catch up with the criminal case workload.
- Ne yapması gerek?
What's the catch?
- Ne yapmam gerek?
- What's the catch? - Mike- -
Benim sloganıma mı işediniz siz?
You peed on my catch phrase?
Hangisi daha komik bilemedim. Senin sloganın olması mı yoksa bizim üstüne işememiz mi.
I don't know what's funnier- - you got a catch phrase or that we peed on it.
Bir daha hapishane müdürüne gittiğini görürsem hücreyi boylarsın.
And if I catch you doing the warden, you're going to solitary.
Bedava yemek diye bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz Sean, olay nedir?
Well, we all know there's no such thing as a free lunch, Sean, so what's the catch?
- Ne yapmam gerek?
What's the catch?
Şimdi de yetiştirmem gereken işlerim var yani randevun hakkında konuşamam.
And now I have actual work to catch up on, so I can't really talk to you about your date right now.
Bu adamı indirmek istesem, yaşadığı yere gidip onu enselerdim.
I want to take down a guy like that, I'm going right there... Catch him where he lives.
- Önce yakalaman gerek dostum.
You're gonna have to catch me first, man.
İyi yakaladın, kör çocuk.
Nice catch, blind kid.
Yakaladık mı, yoksa senin mi?
Did we catch that, or is that yours?
Onu yakalaman lazım!
Gotta make that catch! Gotta get it.
O 48 saatin her dakikasında ifademdeki tutarsızlığı yakalamak için çabaladılar.
They tried for every minute of that 48 hours to catch me in an inconsistency.
Ama yakalanacak bir yalan yoktu.
But there was no lie to catch.
North Carolina'da idam cezası vardı sizi yakaladıklarında hepiniz ölürsünüz.
They have the death penalty in North Carolina you're all gonna die when they catch you.
Yakaladığımda kaydediyor olsan iyi edersin.
You better be filming when I catch it.
Affedersiniz, isminizi alamadım.
Sorry, I didn't catch your name.
Arabasına, onu yakaladıktan sonra hayran olmaya ne dersin?
Maybe admire his car after we catch him. What do you think?
Tabii, onu asla yakalayamayız.
Yeah, we'll never catch him.
Size yetişmemiz uzun sürdü.
Took a while to catch up with you guys.
Daisy, onu yakalamamız gerek, tamam mı?
Daisy, we have to catch him, okay?
- Yetişirim ben.
- I'll catch up.
Yakalanmayacak bir suçluyu yakalamaya çalışmak varlığımın nedeniyse, öyle yapacağım.
If looking for the suspect I can't catch for the rest of my life... is the reason for my existence, I'll have to continue.
Trene bineceğim.
I'll catch a train.
Yakala.
Catch.
Çukur tuzağı hazırlayıp birkaç börtü böcek yakalayayım.
I'm gonna build a pit trap and catch some varmints.
İçeri yüzebilmek için buzların açılmasını bekliyorlar. Böylece pisi balığı yakalayabilecekler.
Yeah, they are waiting for the ice to open up, to swim in, so they can catch the flounder.
2014'ün tarihe geçmiş en sıcak yıl olduğunu duyuyoruz. Buyurun sayın başkan, yakalayın.
We keep hearing 2014 has been the warmest year on record, oh here Mr. President catch this.
Hawaii Valiliği, sorumlu olan her kimse... onu yakalamak için bize... tam yetki verdi.
The government of Hawaii has empowered us to do whatever is necessary to, uh, to catch whoever's responsible.
Size yetişirim.
I'll catch up.
Yetişmemiz gereken bir uçak var.
We got a plane to catch.
Normal işinize ek olarak hala kayıp seri katillerin peşinde olduğunuzu söyleyince isteğim arttı.
More so when he said you guys still have escaped serial killers you have to catch, on top of your normal caseload?
Hep geride kalmamaya çalışırsınız.
Always trying to catch up.
Arayı kapatmamız gereken beş yılımız var.
We have five years of catching up to catch up on.
Onu yakalamanı istiyorum.
I want you to catch it.
Tek yapman gereken beyni fıstık boyundaki şu küçük hayvanı yakalaman.
All you got to do is catch a little animal with a brain the size of a peanut.
Şu Yeni Zelanda'daki parlayan solucanları duydun mu? Şu mağaralardan sarkan ve avlarını yapışkan ipliklerde yakalayanları?
Have you heard about these glowing worms in New Zealand that hang from caves and catch their prey in slimy threads?
Şu Yeni Zelanda'daki parlayan solucanları duydun mu? Şu mağaralardan sarkan ve avlarını yapışkan ipliklerle yakalayanları?
Have you heard about these glowing worms in New Zealand that hang from caves and catch their prey in slimy threads?
Ben yakalarım seni.
Go ahead. I'll catch up.
Efendim, yakalamak için bir uçuşumuz var..
Sir, we have a flight to catch..
Bir yansıma falan mı yakaladın?
You catch a reflection or something?
Yakalanması zor birisi, ama bugün işi bitecek.
He's been really hard to catch, but he's going down today.
Yeni bir motto bulmalısın.
Get a new catch phrase, will you?
İşten sonra eve gidiyorsunuz ve gene ailenizlesiniz.
You know, and then you go home after work and catch up with the family.
Millet, yarasayı yakalamak için müthiş bir fikir buldum.
Everybody, I've come up with the perfect plan to catch the bat.
Bir yarasayı yakalamak için, yarasa gibi yaşamam gerektiğini fark ettim.
No no. I realized to catch a bat, I need to live like a bat.
Quahog'un ebeveynleri ve 3 dakikalığına beyzbol oynayan haftasonu babaları, çocukluk çağı aşılarının son nesillerde üçe katlandığını biliyor musunuz?
Parents of Quahog and weekend dads playing three minutes of catch, do you know that the number of childhood vaccines has tripled in the last generation?
Ama tek çıkışı var.
But there is one catch.
Yakalayın.
Catch them!