Cesur translate English
11,015 parallel translation
Sen cesur bir adamsın.
You're a brave man.
Onun cesur bir adam olduğunu ve insanlarına ihanet etmesine rağmen iyi bir nedeninin olduğunu söylüyor.
He's a brave man who... who must have good reason for... betraying his people.
Sadık, cesur ve bu işteki ortakların.
Loyal, brave, and your partners on this job.
Ve asıl cesur olmamızı gerektirenin yenilgiler olduğunu öğrendim.
And I've learned that it's the losses that require us to be brave.
Asla cesur olamam ben.
I can never be brave.
Arkasında saklandığın duvarları yıkmak için yeterince cesur davranman yeter.
You just have to be brave enough to knock down all those walls you're hiding behind.
- Cesur kızım benim.
My brave baby girl.
Geldiklerinde, cesur olmalı riske girmeli ve imkanımız varken kullanmalıyız.
And these opportunities don't come around every day, so when they do, we have to be brave, take a chance, and grab them while we can.
Bunu yapan cesur biri.
Bold.
Ve herkese ne gördüğünü söyleyerek çok cesur davrandığını söylemek istiyoruz.
And we wanted to tell you that we think you're very brave for telling everyone what you saw.
Ne o cesur kız?
So what is it, my brave one?
Ve zaman küçük cesur anti kahramanımız için azalıyor.
And time runs out for our plucky little anti-hero.
Bana neden olduğunu sorma ama aniden kendimi özverili ve cesur hissetmeye başladım.
Don't ask me why, but I'm suddenly feeling selfless and heroic.
Cesur olman gerekiyor.
You gotta... you gotta be bold.
Sen zeki, cesur ve becerikli bir strateji insanısın ve eğer bize katılırsan Elijah yerine Klaus'un soyundan gelen ilk üyemiz olacaksın.
You're clever, bold, a talented strategist, and, should you join us, you'd be the very first member sired not from Elijah, but from Klaus.
Ve karşınızda fedakarlığı Shrimply Pibbles'ın yaşamasını sağlayacak Cesur dünya insanı...
The brave earth man whose sacrifice is going to allow shrimply pibbles to live...
Adını su ve kumdan alan küçük cesur topcuk, spagetti yemeyi seven ve kangurulara tapan 7 milyar primat soyundan gelen yerliler tarafından hükmedilmiş.
The plucky little ball of water and dirt, which is where it gets its name, is dominated by seven billion primate-descended natives who love to eat spaghetti and pray to kangaroos.
Artistik ve cesur.
- Something artistic and bold.
Askeri birlik gönderdiler ama bombalar tarafından hezimete uğrayan halkıma yardım için değil cesur küçük İsrail'i karşı saldırılara karşı korumak için.
They sent troops, not to help my people who had been cut to ribbons by the cluster bombs, but to defend gallant little Israel against a possible counterattack.
Cesur ve kararlı olduğumu gösterecek bir şey yapmaya karar verdim.
I decided to make a bold and decisive move.
{ \ blur1.5 } Cesur ol demenin manası
We never know of our limits
{ \ blur1.5 } Cesur ol demenin manası
Being called foolhardy just means... minohodo shirazu ni wa
Cesur biriyim.
She's a ball.
- Cesur olduğun zamanlar oldu.
Well, you've been brave before.
Nefret, Votan Birliği'nin o tüneli patlatmasına ve 27 cesur kahramanı acımasızca öldürmesine neden oldu.
Hate drove the Votanis Collective to collapse that tunnel. Brutally murdering 27 brave heroes.
Rahm Tak'ı gafil avlarken ölen Datak Tarr ve 27 cesur askerin fedakarlıkları sayesinde Rahm Tak ve milisleri öldü.
Rahm Tak and his militia are dead, thanks to the sacrifice made by Datak Tarr and the 27 brave soldiers who died bringing the fight to Rahm's doorstep.
Çünkü cesur Führer'imiz muhteşem bir adam fakat o da hata yapıyor.
Because our brave Führer is a great man but not infallible.
Cesur ol, çok az kaldı.
You only have to be brave a little longer.
Ama önce Isaac'e içeceğiz. Cesur ve asil Weten Ogen.
But first we drink to Isaac, a brave and noble Weten Ogen.
Cesur ve asil Weten Ogen.
To a brave and noble Weten Ogen.
Yeni yetenekler kazanır. Cesur, yeni bir dünyada üniversiteye gitmeye başlar.
Girl loses mom, gains abilities, starts going to college, with the backdrop of a brave new world.
Bazen cesur olmanın tek yolu, cesurmuş gibi davranmaktır.
Sometimes the way to be brave is to pretend to be brave.
Aptalca ama cesur.
Stupid... but brave.
Zorlaşma ve kötüleşme olmadan önce açık ve cesur olarak, bu şeyi düzgünce konuşmak istiyorum.
And I just want to talk about this stuff before it gets hard and bad and just do it right, just be open and brave.
- Bir şey olmaz, cesur bir çocuk o.
- She'll be alright, she's a brave kid.
Değiştiremeyeceğin şeyleri kabullen değiştirebileceğin şeyler için cesur ol ve aradaki farkı anlayacak kadar bilge ol.
Accept the things we cannot change, have the courage to change the things we can, and the wisdom to know the difference.
Her zaman bu kadar cesur olmana gerek yok.
You don't have to be so brave all the time.
Sonra dedim ki kendime... -... git ve tanıdığın en cesur adamı bul.
Then I think, go find the bravest man you know.
Artık cesur olmak zorunda değilim.
I don't have to be brave anymore.
Cesur ol.
Be brave.
Boog gerçek kurt adam korkusunu yenerse benimle o özel kamp gezisine gidecek kadar cesur demektir!
If Boog can overcome his fear of a real werewolf, he's sure to be brave... enough to go on that special camping trip with me!
"Adım Boog, cesur bir ayıyım."
"I'm Boog and I'm a brave bear."
İstediğinde süper cesur bir ayı olabiliyorsun.
When you want to be, you can be a super brave bear.
Kötü gramerine rağmen Ve korkunç bir raporlama cesur Lois Lane haklı.
Despite her bad grammar and terrible reporting the intrepid Lois Lane is correct.
Siz ikiniz olmak üzeresiniz Cesur ve soğuk.
You two are about to become the brave and the cold.
Simdi cesur olmalisin çünkü Ruslar eger su an sinirliyse Ajan Ressler'in konvoyunuza saldirmasi sonucu bir musibet daha oldugunu ögrendiklerinde ne kadar hiddetli olacaklarini bir hayal et.
Now, you should take heart, because if the Russians are furious now, imagine how irate they'll be when they learn that there's been another fatality as a result of Agent Ressler's attack on your convoy.
Booth, sen hayatımda tanıdığım en cesur ve özverili adamsın.
Booth, you are the bravest, most selfless man I have ever met.
Cesur ve güçlü görünüyorsun. Bana yardım eder misin?
You look brave and strong, can you help me?
Süper güçlü akılı, cesur ve de kibar.
Um, she's super strong... And smart and brave and kind and she saved you all.
İspanyolca'da "Cesur" demek.
It's the Spanish word for "brave" "
Ben, kendi adıma, yaptığını Oldukça cesur buluyorum.
I, for one, think you were very courageous.